KANA BULANMIŞ KUKLALAR
01.09.2024Kurgu; Kan, vahşet, cinayet, şiddet, intihar söylemi, cinsellik, küfür, argo, psikolojik rahatsızlık, uyuşturucu, alkol vb. tetikleyici ve yetişkin unsur içerir.
Bunları bilerek başlamanızı öneririm.
Bu kurgu; hiçbir kurum ve kuruluş ile bağlantılı olmamakla birlikte, tamamen gerçek dışı bir evrende geçmektedir. Bilim kurgu ve distopya kategorisine girmekle birlikte, hiçbir olay ve teknoloji ürünleri gerçek değildir. Benim hayal ürünümün bir parçasıdır.
Başlama tarihlerinizi alabilirim:
GİRİŞ
♟️
Nereye gidersen git, lanetin seni bırakmayacak. Yalnız olduğunu mu düşünüyorsun? Yalnız olduğunu sandığın anlarda bile yalnız olmayacaksın.
Kanla kaplı hayatın, renkten renge girmiş günahların eşlik ediyor sana. Ruhunu öldürdün, cenneti geride bırakalı çok oldu ama cehennem bile kapılarını açmadı ona. Şeytan önünde eğildi, sana boyun eğdi.
Çok can yaktın, çok can aldın, ah'lar edildi, hiçbiri durup da ben ne yaptım demedi.
Hiç aynaya baktın mı? Günaha bürünmüş yüzüne beğeni dolu bakışlarını attın mı? Tüm hayatın gibi kana bulanmış dudakların, onlara dudaklarını avladıklarının kanıyla boyadığını söyledin mi?
Geçmişin sayfaları aralandı ama geleceğin sayfaları, hemen ardından kapandı.
Yaklaşık otuz kişinin bulunduğu masa, salonun bir ucundan diğer ucuna kadar uzanıyordu. Herkes kendine ait yerinde oturuyor ve olacakları seyretmekten başka bir şey yapmıyordu.
Belirli zamanlarda dünyaya üç şeytan iner, insan bedenlerinde kendine yuva yapardı. Bugün günlerden, ilk şeytanın iniş tarihiydi. Bunu bilen herkes şeytandan kaçmak için kendi bedenlerini saklarken, tek bir beden yuva olmak için can atıyordu.
Fısıldaşmak yasaktı, fikir belirtmek yasaktı, masanın bir ucunda duran ve her şeyi kayda alan orta yaşlı adam, hiçbir detayı atlamamak için büyük bir çaba sarf ediyordu.
"Yedi Eylül, iki bin on beş, pazartesi, Cellatlar Sarayı." Herkes pür dikkat masanın başındaki lideri dinliyordu. Onun sözü ikiletilmez, ağzından çıkan her söz emir kabul edilirdi.
Artık yaşlanmıştı, yetmiş yaşına gelmişti ve oğlunun yerine geçecek varisi seçmesi gerekiyordu. Zekiydi, yaşlılığına rağmen henüz aklını kaybetmiş değildi. Sözleri, ikiletilmezdi belki ama onun yerinde olan oğlu, yirmi yıldan fazla bir süredir onun otoritesini sarsmakla ilgileniyordu.
"Bugün burada, yeni dönem varisini ve taht sahibini seçmek için toplandık."
Toplam yirmi bir tane varis vardı. Oleksander, tam dört varis vermişti ama çocuklarından biri hariç diğer üçü, tahttaki şansını arttırmak için çocuk yapmaktan hiç çekinmemişlerdi. Karşısında, kendi çocukları ve onların eşleri dışında, tam yirmi bir tane torun duruyordu.
Bugün, yirmi bir tane torunundan sadece biri seçilecekti ve tahtın yeni dönem sahibi o olacaktı. Dünya'yı o yönetecek, tüm gücü elinde tutacaktı.
Oleksander, kararı için uzun zamandır düşünüyordu ve kısa zaman önce kararını vermişti. Bu hayattan göçüp gittiğinde gözünün arkada kalmayacağına artık emindi. Alınacak bir intikam vardı ve bunu almadan gitse bile, içinin rahat olacağına emin olmalıydı.
Masadaki herkes sabit ifadesini korusa bile içlerinde, bu yaşlı adamın kimi seçeceğini biliyordu. Bu yüzden pek mutlu oldukları söylenemezdi, surat asmaya fazlasıyla meyilli olsalar da başka ihtimalleri düşünerek buraya gelmişlerdi.
Oleksander, yanıltıcı bir adamdı. Oleksander'ın yerine oğlu Sergey geçtiğinden beri düzen değişmiş, bozulmuştu. Sergey, farkında olmasa bile her şeyi mahvetmişti. Oleksander bu durumdan memnun değildi, oğlu onun tüm planlarını baltalamakla kalmamış, geleceğe yaptığı yatırımları da hiç etmişti. Sergey'in yerine geçecek kişi bu düzeni eski haline getirmek zorundaydı.
Herkes Oleksander'ın, Sergey'in en büyük oğlu olan Griffin'i seçeceğini düşünse de onun bu düzeni sağlamak yerine daha da kötüleştireceği bariz gerçekti. Babasının yolundan gidecekti, istenen buydu aslında ama Oleksander'ın düşünceleri bu yönde değildi. O; kötülüğü kırmak isterken kötülüğü daha da yaymayı amaçlayan biriydi.
Aklındaki ismi açıklamadan önce kutsal metni okuması gerekiyordu. Boğazını temizledi, bu an her taht sahibi için bir kez gelirdi, o da tahttan düştükten sonra. Bunun amacı tahttan düşmesine rağmen gücün hala onda olduğunu ispatlamaktı.
Oleksander'ın babası Altair, onun oğlu Sergey'i seçmişti. O zamanlar tahtta oturan Oleksander babasının verdiği karara uymak zorunda kalıp, tahtını oğlu Sergey'e vermek zorunda kalmıştı.
Sergey, yıllardır tahtta oturuyordu ve en büyük oğlu Griffin ile birlikte, küçük oğlu Ansaldo'yu yıllardır eğitiyordu. Büyük kızı Amelia'yı evlendirmişti, artık hepsi kendi ailesine sahipti.
"İki yüz yılı aşkındır Dünya yönetiminde etkiliyiz," diye söze başladı. "Gücü elimizde tutuyoruz ve bundan sonra da böyle olacak."
Metni ezberinden okumaya başladı.
"Kan akacak, canlar acıyacak, şeytan kendine yeni bir beden bulduğunda her şey son bulacak. Savaşlar başlayacak ve son bulacak, ne devletler yıkılıp yerine yenisi kurulacak."
Herkes dinliyordu, heyecanlı olmalarının yanı sıra Griffin'deki gururu, dik başlılığı ve kendinden eminliği de görüyorlardı. Seçileceğinden çok emindi, taht sahibi olmak için zorunluluk halinde olan kuralların hepsini yerine getirmişti.
Evliydi, iki çocuğu vardı, daha önce hiçbir suça karışmamış, diğer varislere saldırıda bulunmamıştı. Bulunsa bile bunun üstünü çok iyi bir şekilde kapatmıştı. Kendinden hiç bu kadar emin olmamıştı.
Oleksander devam etti. "Her şey yanıp kül olsa da bu imparatorluk sağ kalacak."
Tüm nefesler tutuldu. Şeytan, odanın diğer ucunda bekliyor ve bu manzarayı seyrediyordu. Kendi kurbanını çoktan seçmişti, önünde eğileceği kişi belliydi. Kimse onu göremese bile seçtiği kişinin bakışlarında cehennemi görebiliyordu.
Kıyametin ilk sûr'u üflendi.
"Eylal Vasilisa Zaslavskaya."
Şeytan, dişil forma büründüğünde artık tamamiyle kötülüğün dünyaya inişi tescillenmişti. Emir verildi, bakışlardan da anlaşılacağı üzere Pandora'nın kutusu yeniden hayata dönmüştü.
Tüm oda alev alıp, kasırga gibi birbirini ezip geçerken sadece birinin dudaklarında küçük bir tebessüm vardı. Dişi şeytan her şeyin farkındaydı.
♟️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANA BULANMIŞ KUKLALAR
Action"Kan akacak, canlar acıyacak, şeytan kendine yeni bir beden bulduğunda her şey son bulacak. Savaşlar başlayacak ve son bulacak, ne devletler yıkılıp yerine yenisi kurulacak. Her şey yanıp kül olsa da bu imparatorluk sağ kalacak." Tüm nefesler tutuld...