Giden zeten bir şeyleri göze alarak gitmiştir, geride kalanların ise biraz daha zamana ihtiyacı vardır tekrar nefes alabilmek mutlu olabilmek için.
Yalnız kalınca nefes alacağımı sanırdım lakin şimdi tek başıma boğuluyorum.
Herkesin Göz yaşları yarım kalan aşklar için akar, mutsuz sonlar için ağlar. Aşığın yarım kalması ama bu hayatta yarım kalan aşktan daha çok acıtan herkesin bilipte görmezden geldiği asıl kahredici aşk olmamalı.
Bir yerden sonra alışırsın onun yokluğuna belki ama babasının sesine titreyen bir çocuk alışamaz bu hayata. Çünkü babaların açtığı yaralar iyileşir ama sızısı hiç dinmez.Tüm hikayeler kurgular bu konu üzerine kurulur, kimse değersiz bir hayatı okumak istemez bu yüzdendir ki gerçek hayatta da kimse bizi fark etmez ya şen şakrak bir hayat yaşıyacaksın yada acılarının içinden birinin seni çıkarmasını bekliyeceksin.
Benim evimdeki çığlıklar bir çoğumuzun kapısını kapatmakla seslerin kesilmesini bekliyecek kadar aciz bir durumdu.
Klavyenin üzerinde hızla hareket eden parmaklarım cümlenin sonuna gelmesi ile yazıyı okumadan paylaştım.
"Babam geldi. "
sesi ile kapının hangi ara açıldığını bile anlamayacak kadar dalmıştım. Taki o sihirli kelime irkilmeme sebep olana kardar.
Beni uyaran ise otanca ablamdı yatağın önünde idi."Annem çağırıyor yardım edinde sofrayı kuralım diyor kalkta iki tabak sen koy." Diyip odadan çıktı bir şey söylemeye bile fırsat tanımadı Elimdeki telofonu yastığın altina koymadan önce uygulamadan çıkıp telofonun sesizde olduğunu bildiğim halde tekrardan konturol edip yastığın altına koydum.
Bir yandanda ablama söylenmeyi eksik etmedim madem iki tabak ben gelene kadar koysaydın ya.
Mutfağa girdiğimde annem yemeğin altını karıştırıyor büyük abalam saltanın sosunu döküyor. Az önce beni çağıran İclal ablam ise çatal ve tabakları masaya yerleştiriyordu.
Masada ki tabaklardan birini elime alıp çorba koyup tekrar masaya bıraktım. Bir diğer boş kaseyi de alıp aynı işlemi onada uygulayacaktım bu işlem her seferinde beş kez devam ediyordu. annemin mutfaktan çıkması ile salataları tabaklara ayıran büyük ablam Berfunun yanına yanaştım hızla mutfağa girdiğimden beri aşinası olduğum sessizliğin yanı sıra gergin bir hava da vardı. ama annem varken sorup azar işitmek istememiştim.
"Ne olmuş?" Diye soran bendim.
"Babamın suratı sirke satıyor bişiyler olmuş." Derken oda benim gibi fısıldayarak konuşutu büyük ablam Berfu.
Otanca ablam;
"göze batmamaya çalışın" dedi.
"Biz ne zaman babamın gözune battık ki " dememle ablamın kaşları havaya kaltı küçük bir uyarıydı arkamı döndüğümde annemle babamda mutfağa girmişti, elimde ki son çorba kasesini de doldurup bende masadaki yerimi almış oldum.Masada ki tek ses kaşık seslerinin tabaklara çarpma sesiydi . Masaya oturduğumdan bu yana kafamı ilk defe içtiğim çorba kasesinden kaldırdım. Gözlerim ilk masanın başında oturan babama kaydı, sağ tarafında annem, annem'in yanında büyük ablam, babam'ın sol tarafında ortanca ablam yanında da ben yer alıyordum. Bu düzen ne zaman kurulmuştu aklım ermiyordu ama kendimi bildim bileli hep aynı düzenin içindeydik.
Açık kahve kalın saç tallerine sahip, burnunda bulunan çok az bir çıkıntı onun kemerli buruna sahip olmasını sağlıyordu, kalın ve dağınık kaşları saçlarına oranla daha koyuydu. Üzerindeki kıyafetler temizdi sofraya oturmadan önce değiştirilmişti. Fazladan onu incelediğimin farkına vardığımda ise onunda dikkattini çekmiştim bile gözelerimi bir şey yokmuş casına tabağıma çevirdim bir kaç kaşık sonrasında hızla bitirdiğim çorbanın kasesini de alarak kalktım. Tezgahın üzerine koyup tam mutfaktan cıkarken.
"banada bir su getir."
Demesi ile başımı sallayarak onaylayip suyu doldurup masanin yanına kadar babama vermek için uzattim.
O elimden bardağı alırken beynimin uyusmasını sağlayacak olan o kokuyu solumaya başladım. Tanıdık gelmeyen bu yabancı koku bir kadın'ın kokusu hayır annem parfüm kullanmazdı ablalarıma ait olamayacak kadar da ağır ve keskin bir kokuydu bundandır ki üzerindeki kıyafetleri değiştirmesine rağmen koku üstüne sinmişti.
"Ablalarımdan birine ait bile olamazdı biz babamla kokularımızın bir birimizin üzerine sinemeyeceği kadar uzak dururduk beraber bulunduğumuz tek zaman bağzı akşamlar beraber yediğimiz yemekti. Yemeğini yiyen odasina kaçardı.
Ama aylardır ne zaman ona yaklaşmış olsam üzerindeki bu parfümü soluyordum.
Evdeki herkes farkında olsada hiçbirimiz haberimiz yokmuş gibi davranıp bu konuyu konuşmuyorduk.İçtiği suyu geri masaya bırakması ile sesiz kalarak sanki az önce yabancı bir kadının parfümünü solumamış gibi mutfaktan çıktım.
Bana ait olan odama girmemle beraber kapıyı sesizce kapatarak bir kaç dakika boyunca olduğum yerde bekledim, yerdeki krem renkteki halıyı inceledim üzerinde tam 28 tane siyah halkalar vardı bu halıyı ilk gün gördüğümde sevmemiştim lakin annem bunu beğendiğini ve onun evi olduğu gerekçesi ile kendi istediğini aldırmayı başarmıştı kapının sağ köşesinde bulunan calışma masası pencere kenarındaki bazam onun karşısındaki kitaplığım ve hemen yanındaki üç kapaklı gardırop.
Bu kadardı fazladan hiç bir şey yoktu odada belki ama kendimi fazlalık görüyordum oda da evde belkide bu şehirde bile.
Bir telefonum birde orta okul ve lise yıllarımın yarısından fazla okuyarak geçirdiğim kitaplarım vardı.
Hayır bu yanlızlığa mahkum ediliş değildi seçilmiş yanlızlıktı.
İnsanlar fazlalık benim için birine bağlanmak işte bu kelime her şeyi yaptıra bilir belki de bizlere. İnsan tek aşka mı bağlanır? Arkadaşa, sevgiliye, aileye bağlanır.
İşte buydu bana her seferinde korkutucu gelen,seversen yeri geldiğinde istemediklerini yapmaya zorlanırsın, kendinden ödun verirsin ona bağlanırsın hayatından belli bir yeri zamanı sırf onunla olabilmek için harcarsın bir yaşın onunla geçer beki daha fazlası ama bir gün gider işte bunu yediremezdim kendime bir yaşım seninle beraber dolup gitmişken nasıl bir ömür geride bırakırım ki onu.
Bazen kendinden bile vazgeçmektir.Ama ya yanlız olmayı istemiyorsam sadece bu yaşıma kadar yanlızlık duygusu ise bana dayatılan ve ben bunu sorgulamaya bile gerek görmeyip kendi savunma merkezimin başına geçirerek hayat sürmüşsem.
İşte asıl aptal o zaman çevremdekiler değilde benimdir.
Elim halen kapının kulpunu sıkıca tutuyordu kısa veye uzun bur süre hareketsiz kalmamın sonucunda kapının kulpunu bırakmam ile sırt ve omzumdan gelen kütleme seslerinin ardından bıraktığı sızılar yüzümün buluşmasını sağladı.
Işığı kapatıp yastığımın altındaki telefonuda alıp yatağa yatıp üstüme battaniyeyi çektim. Uygulamaya girimemle bir saat önceki gönderiye 81 beğeniye gözlerim takıldı altta yorum attanlarda vardı onları yarın bakmayı hatırlatmama gerek bile yoktu tüm yorumları okuyordum çünkü.
Parmaklarım tekrar klavyenin üzerinde hareket ederken. Bense çoktan karar vermiştim denemeye çünkü buna değerdi. Yazdıklarımı gönder tuşuna basarak telefonu kapatıp battaniyenin içine attım her ne kadar hemen uyumayacağımı bilsemde gözlerimi kapattım.
Tek rotam yıldızları gözlerinde taşıyan seni takip etmek.
.
11. 35 yayınlanma saati.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayın Gölgesine Sığınmak
Literatura FemininaTek rotam yıldızları gözlerinde taşıyan seni takip etmek.