Benden smut beklemeyin olur mu?
Youtube @Hyunjinimsxx kanalından fikir alarak bu fici yazıyorum,lütfen takip edin<3
_ _ _ _ _Yine sabaha büyük bir gümbürtüyle uyandım,birileri yine bağırıyordu.Yataktan kalkacak halim olmadığından kendimi tekrar boşluğa bıraktım,ancak uykunun bedenimi çoktan terk ettiğini fark ettim.Dışarıdan gelen sesleri dinlemeye başladım,birisinin heyecan çığlıkları alt kattaki salondan buraya kadar geliyordu ve sesinden anladığım kadarıyla bu Felix'ti.
Bende seslere daha fazla kulak kabartamayacağıma karar verdim-ya da zihmin benim yerime karar vermiş olacak ki-yataktan kalktım ve giyinmeye başladım.Evet,şimdi aşağıdaydım,ve tahminim tutmuştu.Felix salonun ortasında bir oraya,bir buraya yürüyor ve sağ elini sallayarak-daha kalkmış olduğumu yeni fark ettiğinden-gözüme sokuyordu.Bunların hemen ardından Jeongin yanıma yakınlaşıp elimi inceledi-belli ki o da 'ruh eşi' konusunda Felix kadar heyecanlıydı-ve sonra"Vay canına,seninde elinde ip var!" diye heyecanla ciyakladı.Bende hemen ardından göz devirdim,her kesin bir ruh eşi omalıydı sonuçta;istese de,ismetese de.
"Tabi ki ip olacak Jeo! Her kesin ruh eşi olmalı sonuçta" diye seslendi Jisung öteki tarafımdan,belli ki üst kattan iniyordu,ve giydiği etek onu gözümde fazla ateşli göstermişti."Vay vay vay" bir an duraksayıp ıslık çaldı Felix,ve hemen devam etti sözlerine "Etek benden daha fazla yakışmış,kıskandım doğrusu" ve bunları söyledikten hemen sonra kollarını göğsünde bitiştirmişti, tebessüm ettim.
"Ama ben dışlanıyorum burada!" diye hemen kendini araya soktu Jeongin ve Jisung ona doğru adımlayıp "Çok özür dilerim bebeğim-ah,sen ve Seung bizim aramızda en parlağısınız,o yüzden dışlıyoruz sizi" diye onu yatıştırmaya çalıştı ancak Jeongin "Dalga geçme" dediğinde "Dalga falan geçiyorum,bak sinirlendirme beni,sen harikasın tamam mı? Bunun dalgası mı olurmuş?" diye sinirle cevabı yapıştırdı.Jisung bizim sözde 'güzel olduğumuzu' asla inkar etmememizi söyler,ve her hangi birimiz 'ben güzel değilim' derse kıyamet koparırdı,ona göre her kes kendisini çok sevmeli ve değer vermeliydi,bende ona hak veriyordum ancak her kesin önünde 'ben harikayım' diyecek kadar özgüvenli'de değildim.
Sonra Jeongin ve Jisung bir-birlerinin elindeki ipi incelerken bir anda benimde kolumu yakalayıp bileğimden zarifçe sarkan ipi incelemeye başladılar,ancak Felix'in bileğini saklamaya çalışması benim gözümden kaçmadı,eh ne'de olsa az önce bileğinden sarkan ipi gözüme yeteri kadar sokmuştu neden bir anda saklamaya çalışıyordu ki?.Bir hışımla kolumu Jeongin'in elinden kurtardığımda şaşkınca gözlerini kırpıştırdı.Ve daha onun "Ne?-" demesine fırsat bırakmadan direkt Felix'e yöneldim."Vay vay parlak yıldızımız neden elini saklıyor acaba?" yüzüme o pis sırıtışı bir az daha yaydıktan sonra sözlerime devam ettim,ona sataşmak hoşuma gidiyordu "Elini görelim" bir şey söylemediğinde, kelimelerime yenilerini ekledim "Hadi"."Off,iyi be!" sonunda bütün her kesin dikkatini kendi üzerine çekmiş olduğunu,fark etmiş olacak ki-aslında Felix zaten ilgiyi severdi-bileğini kaldırıp bize'de gösterme nezaketinde bulundu,ancak bunu yaptığına hemen pişman olmuş gibi bir surat ifadesi takındı çok geçmeden.
Jisung yavaş-yavaş Felix'e doğru adımladı,daha sonra sözünün son hecesine daha yüksek bir tonda vurguluyarak "Pardon?" dedi."Ne pardonu?" diye sordu Felix hemen,ancak bu sefer şakalaşıyor gibi değildiler,o yüzden araya girmem gerekti."Ah,Hadi ama! Sakın bana aptal bir ruh eşi yüzünden kavga edeceğinizi söylemeyin!" dedim sinirle,ve şu an kaşlarımın çatıldığından emin olsamda onları düzeltme zahmetine girmedim.
"Üzgünüm bebeğim,kavga etmeyecektik zaten!" dedi Jisung hemen ve bana yaklaşıp kollarını sırtıma dolamaya çalıştı,ama geriye doğru bir kaç adım atarak kendimi ondan uzaklaştırdım.Onlarla arama bir az mesafe koyduktan sonra Jisung'un ardından Felix'inde beni kucaklamaya yeltenmiş olduğunu daha yeni fark ettim ve kaşlarım daha'da çatıldı.Felix bunu fark etmiş olacak ki hemen "Bir anlığına temas sevmediğini unuttum üzgünüm Minmin." dedi.
Bir kaç saniye boş-boş-sanki bir tuğla duvara bakarmış gibi-baktıktan sonra,tekrar konuştum."Pekâlâ,şimdi,ipin rengini açıklamak için sadece on dakikan var,daha sonraysa ben uyuyacağım." dedim sakin bir tonda ve Felix'i baştan aşağı süzdüm,oda alt dudağını ısırıp bir az düşünür gibi oldu,ancak başka bir seçeneği olmadığını anlamış olacak ki kafasını aşağı-yukarı evet anlamında salladı.Eh nede olsa hepimizin elindeki ip açık pembe renkte olmasında rağmen onunki açık kırmızıydı."Uhmm şimdi ehh-" bir an duraksadı,belli ki hayla bir kaçış yolu olup olmadığını düsünüyor gibiydi,ancak ikinci bir pes edişten-ki ona göre bu bir hayal kırıklığıydı-sonra derin bir iç çekti ve devam etti,sesi şimdi bir az boğuk çıkıyordu;"Ben ruh eşimi sevdim- Ah aman yani,aslında buldum deyecektim- Ay kafam karıştı iyice! Yani gördüm,ah evet,gördüm!"
Aslında yalan söylemediğini biliyordum;Ruh eşleriyle ilgili kitaplarda hangi rengin,hangi nedenlerden ötürü oluştuğunu öğreneli çok olmuştu,o yüzden sadece kafamı sabırsızca sallamakla yetindim."Orasını anladım sadece nasıl gördüğünü soruyorum,eh ne'de olsa sokakta yürürken tesadüfen ruh eşinle karşılaşamazsın değil mi?" bir an durup alaylı-alaylı sırıttım ve devam ettim "Ya da her zaman gittiğin bakkala gidip,o yakışıklı kasiyer çocuğu selamlarken onun ruh eşin olduğunu falan mı öğrendin?" ve sözlerimi bitirip karşımda duran bedenin suratına baktım afallamış,ancak bir o kadar'da meydan okurcasına bir surat ifadesi takınmıştı Felix."Eh iyi anlatacağım o zaman,ama görüyorum ki Jeongin ve Jisung'unda anlatacakları bir şeyler varmış!" son sözünü pencereye bakan ikilinin ilgisini kendi üzerine çekmek istermiş gibi-ki büyük ihtimalle bunun için yapıyordu-bir az daha yüksek tonda vurgulamıştı.İkiside yüzünü bize taraf dönerken yüzlerinde 'ne saçmalıyorsunuz?' dermiş gibi bir ifade vardı,aslında onları suçlayamazdım çünkü ilk başta bende Felix'in ne demeye çalıştığını anlamamıştım ama Jeongin ve Jisung'un bileklerinden pencereye doğru uzanan ve yavaş-yavaş yön değiştiren iplerin renginin açık kırmızıya dönüştüğünü fark etmemiştim.
"Huh?-" normalde şaşırmazdım böyle şeylere,ancak iki dakika içinde ikisininde kollarındaki ipin renginin değişmesi beni hazırlıksız yakalamıştı ve ağzımdan bir şaşkınlık nidası yükselmişti."Bu'da ne demek oluyor?!" diye sormuştum sinirle,sadece iki çift-belki bir az daha fazla-laf etmiştik Felix'le,hangi ara bu kadar zaman bulup ruh eşlerini görmüşlerdi?Ancak sorduğum soru'yla ikiside bileklerinden sarkan iplere bakıp yüzlerine şaşırmış gibi bir ifade yerleştirdiklerinde,onların'da benim kadar şaşırmış olduğunu kabullenmek zorunda kalmıştım.Ve bir anlığına gözüm pencereden dışarıya kaydı ancak hemen bakışlarımı bileğimdeki ipe yönlendirdim-Tanrıya şükür diye geçirdim içimden-ipin rengi değişmemişti.
Ancak yine'de olayı kavramıştım,Felix'i bilemem ama Jisung ve Jeongin'in ruh eşleri-her kimseler artık-evimin önünden geçmişti,iplerinin yön değişmesini'de rahatlıkla buna bağlaya bilirdim,ruh eşleri nerede,hangi yöne,nasıl haraket ederse;iplerin yönü'de ona uygun olarak değişiyordu,bunu nihayet kavraya bilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulmates ¦ Chanmin
Fanfiction"Seungmin hiçbir şey istemiyorum,otur oturduğun yerde!" "Sadece kurabiye yesen?..Yapmak için çok uğraştım.."