FINAL

2.1K 152 260
                                    

Herkese merhaba😭 Gerçekten ne diyeceğimi bilemedim çünkü Alev ve Barış'a bu bölüm çok güzel bir şekilde son veriyoruz. Onların gergin ve çekişmeli aşklarını son kere okuyacaksınız. Ancak farkındaydık ki ikisinin hikayesi artık bitiyordu ya da ben böyle hissettim bilmiyorum. İkisini gerçekten yazarken hep çok eğlendim çok severek yazdım. Kafamdaki Barış'ı umarım tüm gerçekliğiyle sizlere de anlatabilmişimdir. Umarım Alev'in o deli karakterini sizlerin kafasında canlandırabilmişimdir. İkisi benim için çok farklıydı.

Ben bu kurguyu yazarken hep çok eğlendim umarım sizde okurken öyle hissetmişsinizdir. Sizlerle de tanıştığım ve eğlenceli yorumlarınızı, düşüncelerinizi okuduğum için çok mutluyum❤😭

Bazı bölümler sizi kanser de ettim farkındayım ama ben asla pişman olmadım bundan dhsmshsk.

Bu kitaba kütüphanenizde bir şans tanıdığınız içinde çok teşekkür ederimmmm🥺

Çok uzun bir bölümle geldim hem✋

O zaman son kez iyi okumalar, umarım beğenirsiniz🤍

~

Beni nasıl ikna etmişti bilmiyorum ama ne yapıp ne edip bunu başarmıştı. Şu an onunla aynı arabada Rize'ye doğru gidiyorduk. Her ne kadar ona uçakla gidebileceğimizi söylesem de arabayla giderek bolca vakit geçireceğimizi söylemişti. Haritadan baktığım da on üç saatlik yolculuk yapacağımızı bunun onu yoracağını dile getirsem de alışık olduğu için sorun olmadığını söylemişti.

Bu kadar uzun yolculuğa alışık olmadığımdan biraz yatmak adına koltuğumu geriye yatırmış, bacaklarımı ise cama doğru uzatmıştım.

Konuşma seslerini fazlasıyla duymam ile bilincim açıldı artık her şey daha netti.

"Valla anne dokuz saat sonra oradayız Allah'ın izniyle." dedi sakince. Elinden geldiğince yavaş konuşmaya çalışsa da kalın ve gür bir sesi vardı.

"..."

"Uyuyor şu an. Alışkın değil bu kadar uzun yolculuğa. Sen biz gelmeden yatakları hazırla hatta. Şimdi gelcez onu oranın havası da çarpar misler gibi delirir." dedi gülerek.

"..."

"Tamam annem, hadi öpüyorum. Çok sağ ol." dedi ve telefonu kapatarak sakince koydu.

Kafamı camdan çevirdim ve ona baktım. Kaşları hafif çatık, dudaklarını şişirmiş bir şekilde pür dikkat arabayı kullanıyordu. Kolunu disekten cama yaslamış eliyle direksiyonu tutarken boşta olan elini de dizine koymuştu. Sanki saatlerdir araba kullanmıyor gibi rahattı.

"Günaydın." derken sesim pürüzlü çıktığından öksürdüm ve yerimde doğrularak bacaklarımı bağdaş yaptım.

Bana baktı ve kocaman gülümsedi. Dizinde olan elini uzatarak kafamdan tutmasıyla bedenim ona doğru düştü ve kafam omzuna yaslandı. Saçımın üzerine bir öpücük kondurdu. Tişörtten açıkta olan kolumu parmakları ile okşadı, "Günaydın yavrum. Ben uyandırmadım değil mi?" dedi. Hâlâ istifini bozmadan arabayı kullanıyordu.

Kafamı salladım yavaşca, "Hayır. Annen ile mi konuştun?"

"Evet, neredeyiz diye merak etmiş." dedi.

Elimi dizine koydum ve bacağını okşadım, "Annenlere beni ne diye tanıtın?"

Burnundan nefes vererek güldü, "Kayınçom diye." dedi alayla.

Touched • Barış Alper YılmazWhere stories live. Discover now