Aradan 1 hafta geçmişti. Sakin huzurlu gecen bir hafta. Şaşkınlığım gün be gün artarken harun merte zarar verecek hiç birşey yapmamış yanımdan 1 dakika olsun ayrılmamıştı. Seviniyordum çünkü harunun başını belaya sokmasını istemiyordum.
Bu sakinlik mert tarafındada böyleydi. İlk iki gün diken üzerindeydim 2 gün sürem bitmiş ama mert bana ulaşmaya çalışmamıştı. Belki harun 1 dakıka bile beni yalnız bırakmadığı icin fırsat bulamamıştı bilmiyorum. Huzurluydum şimdilik. Bu günlerin çok sürmeyeceğini az çok biliyordum.
"Sevgilim yemek hazır" ah tabi birde böyle birşey var. Harun tüm 1 hafta boyunca tuvalet ihtiyacım harici yerimden kaldırmamıştı beni ne kadar itiraz etsemde izin vermiyordu.
Mutfağa girdiğimde tezgahta salatayla ilgilenen aşkıma baktım. İşini o kadar ciddiyetle yapıyordu ki benim mutfağa girdiğimi fark etmemişti bile. Usulca kollarımı beline sarıp alnımı sırtına dayadım. Derin derin nefes alıyordum. Onun kokusunu içime çekiyor ondan uzak kalamayacağımı bir kez daha anlıyordum.
Yüzünü bana döndüğünde nazlı nazlı geri çekildim.
"Eğer bu günüde evde geçirirsem harun.."
"Sakin ol bebeğim dışarı çıkıcaz bugun"
"Ah sonunda. Sıkıntıdan patlıcam yakında"
"Ne yani benim yanımda sıkılıyo musun? Burdan bunu mu anlamam gerekir "
"Ne hayır ben öyle demek istemedim. Sadece evde çok bunaldım"
"Bilmiyorum ben öyle anlamadım ama"
"Harun ya ne demek istediğimi biliyorsun gıcıklık yapma" dedim sinirle.
"Neyse yemekleri soğutmada ye hadi sonra konuşuruz bunu" dedi gülümseyerek.
Masaya oturduğumuzda ne var ne yok yemeye başlamıştım. Sanırım fazla acıkmıştım. Bu halim harunun komiğine gitmiş olacak ki kahkahasını tutamamıştı.
" bebeğim kimse önünden almıyor yavaş biraz"
"Çok acıkmışım ama napıyım" dedim boyun bükerek. Guzelce yemeğimizi yemiş beraber mutfağı toparlamıştık.
"Hadi güzelim hazırlanda çıkalım"
"Tamam canım" diyerek yöneldim yukarıya. Üzerime bir kot bi tshirt gecirip aşagıya yoneldim.
"Hallettiniz mi? .... Anladım tamam. Beni bekleyin sakın birşey yapmayın ben ilgilenicem... gece yarısı gibi gelirim dikkatli olun elinizden kaçırmayın sakın!" Bu sözler merdiven başında durmamı sağlamıştı. Mertten bahsediyordu kesin. Yakalamıştı merti ve şimdi onu mahvedicekti. Başına bela almasından korkuyordum. Bir şekilde engellemem gerekiyordu onu. Yavaş yavaş aşağıya indiğimde gözleri bana döndü. Baştan aşağı süzdü ve gözleri göğüslerimde takılmıştı.
"Eda bu tshirt ne allah aşkına her yerin meydanda"
"Saçmalama harun ya abartmayalım lutfen hadi gidelim"
"Onu değiştirirsen rahat ederim sevgilim" dedi güler yüzüyle.
"Ama değiştirmicem haruncum hadi cıkalım artık. "
Soylene söylene elimden tutup arabaya yöneldi. Arabaya bindiğimizde hala söylenmeye devam ediyordu.
"Yeter harun ne söylendin ya alt tarafı tshirt"
"Açık olan tüm kıyafetlerini kesicem söylemedi deme"
"Saçmalama savaş çıkar evde sende söylemedi demezsin canım"
Homurdanmasına devam ederken araba avm nin önünde durmuştu. Valeye arabayı verip içeriye yöneldik.
Kısa bir gezmenin ardından
"Sinemaya gidelim mi" diye sordum. Başını sallayarak onaylamıştı beni. Tabiki romantik filme girmemiştik aksiyonu bol bir film seçmişti beyimiz. Oflana oflana koltuklara oturdum. Salon bomboştu bu hoşuma gitmişti nedense. Film başlayalı neredeyse yarım saat olmuş ben sıkıntıdan patlıcak dereceye gelmiştim ne bu boyle vurdulu kırdılı film. Haruna döndüğümde elindeki mısır paketiyle gözünü ekrandan ayırmadan izliyordu. Başımı boyun girintisine gömüp oraya odaklanmak istedim. Filmi zaten coktan boşvermiştim bari sevdiğim adamla ilgileniyim değil mi ama.
Dudaklarımı boynuna değdirdiğimde yerinde kıpırdandı biraz.
"Ne yapıyorsun güzelim"
"Filmi begenmedim bende seninle oyalanıyorum" dedim gülerim. Yüzlerimiz çok yakındı tutamıyordum kendimi. Ellerim yüzündeki sakalları okşarken gözlerimiz bir an olsun ayrılmamıştı.
"Sen çok güzelsin edam" dedi yanağımı okşarken.
"Seni hak edecek ne yaptım bilmiyorum ama iyiki hayatımdasın iyiki bu yalnız adamın yol arkadaşısın" parmakları dudaklarımı okşuyor. Gözlerini bir an olsun ayırmıyordu.
Dudaklarını dudaklarıma değdirdiği an kendimi tutamamış karşılık vermeye başlamıştım. O kadar yoğun duygular yaşıyordum ki bu hareketlerime yansıyordu. Daha istekli karşılık veriyordum. Dili dudaklarımı aralarken çıkan iniltime engel olamamıştım. Harunun eli tshirtumden içeri girerken onu engellemek zorunda kaldım.
Şaşkın ve kızgın bir şekilde suratıma bakmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Burda olmaz hayatım" diyebildim nefes nefese. O an kafasını kaldırıp etrafına bakmış sanki sinemada olduğumuzu yeni idrak edebilmişti.
"Gidelim" diyip elimden tutup sürüklemeye başlamıştı. Kısa sürede eve vardığımızda heyecandan elim ayağım titriyordu. Eminimki o beni sıkı sıkı kavramamış olsa kesin yeri boylardım. İçeri girdiğimiz an dudaklarıma yapışması bir oldu. Karşılık veriyor tutamıyordum kendimi. Elleri tüm vucudumda geziyordu.
Tshirtten iceri soktuğunda ellerini
"Bir daha boyle şeyler giymiceksin" diye fısıldadı kulağıma. Daha ben cevap vermeden yakasını yırtmıştı t shirtumun.
" Harun napıyorsun" dedim isyankar sesimle.
"Göğüslerini benden başkası göremez bacaklarını benden başkası göremez o kusursuz sırtını benden başkası göremez. Anlamıyor musun dayanamıyorum. Başkalarının seni benim hayal ettiğim gibi hayal etmesini istemiyorum. Evet kıskanç bir adamım ve sen buna katlanıcaksın küçük hanım"
Ofladığımda kızgın bir şekilde geri çekilmiş suratıma bakıyordu.
"Ne var harun sevmiyorum boyle kısıtlanmayı"
"Üzgünüm güzelim. Alışsan iyi edersin çünkü benim seni bırakmaya hic niyetim yok"
Ya yaparsın ya yaparsın dedi resmen.
"Sevişirken tartışan nadir insanlarız güzelim farkında mısın " dediğimde kıkırdamama engel olamamıştım.
"Sus ve bana karşılık ver kücük hanım mutlu et adamını"
Dediğinde daha çok gülmüş tutkuyla karşılık vermiştim. Kısa süre sonra çalan telefon yuzunden ayrılmak zorunda kalmıştım. Söverek benden bir adım uzaklaşırken telefonunu kulağına koydu. Elleri hala vucudumu bırakmamıştı. "
"Aklımdan çıkmış. Tamam hemen geliyorum""Bebeğim gitmem gerekiyor. Kapıyı kimseye açma benide bekleme tamam mı acil bir işim var halledip gelicem.
"Gitme harun"
"İşle ilgili güzelim acil olmasa gitmezdim"
"Ne olursa olsun bana yalan söylemeyi kes! İşle ilgiliymis peh! Mertin yanına gitceğini bilmiyor muyum sanıyorsun!"
"İşle ilgili dediysem işle ilgili uzatma işimi halledip dönücem"
"İstemiyorum. Bu saatte bir yere gitmeni istemiyorum. Neden anlamıyorsun "
"İşimi halledip gelicem hemen bende keyfimden gitmiyorum. "
"Sen bu saatte cıkarsan bende çıkarım ona göre"
"Eda saçmalamayı kes! İşle ilgili bir durum var ve gec kaldığım her saniye herşey dahada mahvoluyor. Şimdi ben gidiyorum 2 saate gelirim. Ve sen kucuk hanım burnunu dahi dışarı çıkarmıyorsun "
Cevap vermedim. Çünkü dediğimi yapan bir insandım eğer o çıkabiliyorsa bende çıkardım bu kadar basit ve netti benim için. Dudaklarını alnıma bastırdı ve gitti. Bir süre bekledim. Kendime gelmeyi bekledim. Onun gittiğini idrak edebildiğimde üst kata çıkıp tshirtümü degistirip dışarı çıktım. İnat değil mi iste o benim istediğimi yapmazsa bende onunkini yapmazdım. Söylene söylene yürüyordum. Sahile gelip banklardan birine oturduğumda havanın baya soğduğunu fark etmiştim. Kollarım vucudumu sararken yanıma birinin oturmasıyla irkilmiştim. Kafasında şapka yuzunde gözlük değişik bir tipti. Böyle sanki saklanıyor gibi bir havası vardı. Umursamayıp Önüme döndüğümde
"Sonunda yalnız kalabildik sevgilim" dedi.