Bölüm Şarkısı: Tuna Kiremitçi - Birden Geldin Aklıma
-
Zeminle buluşunca paramparça olan bardak, kırıklarını binlerce mil uzaklara savurabilirdi. Geçmiş ve gelecek, şimdinin varlığında ortaya çıkarken kırıkların uzanıp saplandığı yerlerde usul usul kanayan şeyler patlak vermişti. Fakat yara, iyileşecek olmanın habercisiyken her şeyi daha da kapanmaz bir kaşıntıya sürüklemek bugünün ellerindeydi.
Canan, birkaç adım yaklaşmıştı.
Herkesi ele geçirmiş şok dalgası, anlamsız bakışlar arasında keyiflice dolaşıyordu artık.
Ama ''Gökalp?'' sorusu en çok Akgün'ü şaşırtmıştı.
Bu ismi herkes bilmezdi öyle. Bazen kendisi bile hatırlamazdı hatta. Sadece aileden olanlar bilirdi. Hoş, bilseler de kullanamıyorlardı ya. İşte yalnızca o varken...
Canan, dolu gözlerle Akgün'e bakakalmanın büyüsünden henüz kurtulamamıştı.
Bu hayatta, beklemenin bile unutulduğu zamanlarda yaşarken çok uzaklardan gelen özlem, insanı akıl almaz şaşkınlıklara sürükleyiverirdi. Şoktan sıyrılabildiği ilk anda içinden taşan özlemi daha fazla bekletmeden onu, kolları arasına alıvermişti. Akgün, beklemediği sarılışla hareketsizce kalırken kendisine kocaman olmuş gözlerle bakan Yağmur'a aynı şekilde saplamıştı gözlerini.
Ne olduğu hakkında hiçbirinin, hiçbir şekilde fikri yoktu.
''Ahh, Gökalp'im! Buradasın! Gelmişsin oğlum!''
Canan'ın yanık çıkan sesi, Akgün'ün ruhunu büyük bir silkenişle sarsmıştı. Ensesinden çekilip de sarmalandığı kollardan dehşetle geri çekmişti kendisini. Sımsıkı sarmalandığı yerden çekilmek; içinde, hatırlayamadığı bir yeri de deşiverirken hemen toparlanma iç güdüsüyle bağırıvermişti:
''N'apıyorsunuz ya! N'apıyorsunuz hanfendi! Allah aşkına kimsiniz siz, nerden biliyorsunuz o ismi, ha?'' sorduğu son soruyla bakışları kararmış, tehditkar sesi öne çıkmıştı. Belindeki silaha davranmakta tereddüt etmeyecekti bir sonraki adımda da.
Asi, abisinin omzunun kenarından kafasını dışarı çıkarınca Canan, tekrar öne atılıp ona da sarılmaya kalkışmış, Akgün'ün gerilen kayışları ise tam orada kopmuştu.
''Hop hop hop, geri bas kadın! Kardeşimden uzak dur! Yaklaşma! Ona kimse yaklaşamaz!''
Canan'ın şiddetli itilişiyle Yağmur ve Alaz da beklemeden ileri atılmışlardı.
''Anne, anne iyi misin! Silahı var, dur gitme! Sen annemi nasıl itersin ya!''
''Teyze iyi misin!''
İki kolundan tutan çocukları Akgün'e hamle yapmasınlar diye sıkıca kavramıştı o an Canan. Düşünemiyordu şaşkınlıktan.
''Sakin olun, sakin! Bir şey yok iyiyim!'' Düşünceleri tozlu raflardan kalkarken etrafta uğultulu fırtınalar yaratmaya başlamıştı. Ne düşüneceğini, nasıl davranacağını bilememişti. Yer, ayaklarının altından çekiliyordu sanki.
''Hepiniz delirdiniz galiba! Siz kimsiniz de bu saatte kapımızın önüne dayandınız? Kim verdi size bu hakkı!''
''Asıl sen kimsin be! Öyle silahla gözümüzü falan korkutacağını sanıyorsan avcunu yalarsın manyak herif! Anneme bir daha dokunamazsın duydun mu beni!''
''Çok meraklıydım ben de!''
''Bak abisi siktir git şuradan, elimden bir kaza çıkacak!''
''Asıl sen siktir git lan, süt bebesi! Yeminim ederim asıl benim elimden bir kaza çıkacak şimdi!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazlıkçı Kuzenler ve Mafyanın Çocuklar
General Fictionbir sabah bunaltıcı düşlerden uyandıklarında akmur ve aslaz paralel evrenlerde karşılaşmış bulurlar birbirlerini