Günün üçüncü bölümüdür,
diğerlerini atlamadığınızdan emin olun
Keyifli okumalar :)🍁
Yazar'dan;
"Sabah olacak neredeyse." Saatine bakıp şaşırdı Atlas. Hamit amca ile konuşmak, onun şiir gibi gelen her kelimesini, nasihatlarını dinlemek Atlas'ı inanılmaz rahatlatıyordu. Özellikle bu konuşmalar Ilgaz ile ilgiliyse..
Ve şimdi Ilgaz neden buraya sık sık gelirdi bir kez daha anlamıştı.
"Ben artık müsadeni isteyeyim Hamit amca. Seni de bu saate kadar tuttum hakkını helal et."
"Ne demek oğlum helal olsun. Hem beni biliyorsun evde pek bekleyenim yoktur, sabah erkenden gelir açarım dükkanı. Aksine seninle konuşmak bana da yalnızlığımı unutturdu biraz olsun. Çayımı paylaşacak biri çıktı fena mı? Hem yeter ki sen gel, konuşalım, iyi olduğunu göreyim, ben her zaman müsaitim biliyorsun."
"İyi ki varsın Hamit amca. Sen hep ol hayatımızda olur mu?" Dedi sıkı sıkı sarılarak.
"Sen de iyi ki varsın evlat. Hadi bakalım üzmüyorsun kendini daha fazla tamam mı?"
"Elimden geleni yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim."
Cüzdanından çıkardığı bir miktar parayı çay bardağının altına sıkıştırıp Hamit amca ile de şimdilik vedalaştıktan sonra mekandan ayrıldı Atlas.
Eve gitmeden önce sahile yürüyüp, banklardan birine oturdu. Sabahın temiz havasını içine çekerken az da olsa iyi hissetti kendini.
"Baba, baba pamuk şeker alalım mı?"
Beş yaşlarındaki kız çocuğunun, babasını pamuk şeker satan abiye doğru çekiştirmesini gülümseyerek izledi.
Ardından gözleri dolmaya başladı yine. Ve kulaklarında Ilgaz ile olan konuşmaları çınladı defalarca kez..
"Sonra bir kızımız olur belki. Belki bir de oğlumuz."
"Dur bakalım Ilgaz bey daha sevgili olalı birkaç ay oldu sadece."
"Sen benimle evlenmek istemiyor musun yoksa?"
"Küstün mü sen? İstemez olur muyum? Hem de her şeyden çok istiyorum canım sevgilim ile çekirdek bir aile olmayı "
"O zaman ilk bir kızımız olsun bence.
"Hadi bakalım öyle olsun. Hayali seninle kurunca gerisinin hiçbir önemi kalmıyor..Çünkü seninle kurduğum her hayal hiç öncekiler gibi hissettirmiyor. Seninle kurduklarımın gerçekleşmesi daha mümkün geliyor bana."
"Çünkü mümkün güzelim. Ve emin ol zamanı geldiğinde hepsi teker teker gerçek olacak."
Gözyaşları daha fazla akmadan elleriyle yüzünü temizledi hemen. Çünkü ağlasaydı yine kendini durduramayacaktı ve sokak ortasında bunun olmasını istemiyordu.
"Tüm hayallerimiz mümkün olacak demiştin. Ne o hayallerimiz var artık ne sen canımın içi."
"Efendim birşey mi dediniz?" Oturduğu bankın yan tarafından gelen sese şaşırarak baktı. Eski anılara o kadar dalmıştıki bankın boş tarafına birinin oturduğunu farketmemişti bile.
"Size demedim." Kolundaki saate baktı, ardından telefonu çaldı. Annesinden gelen ve reddettiği on ikinci aramayı da kapatıp telefonu cebine koyarak evin yolunu tuttu.
***
"Ee Seray konuşabildin mi doktor işini? Dur tahmin edeyim, Atlas reddetti."
"Oğlumuzdan sokaktaki bir yabancıdan bahseder gibi bahsetmen de.."
"Bazen gerçekten saçmalıyorsun. Ne zannediyorsun merak ediyorum. Oğlumuzu senden daha az düşündüğümü falan mı?"
"Burdan bakınca pek düşünüyor gibi durmuyorsun ama. Dün akşamdan beri yok çocuk...Bir kere aradın mı? Diye soracağım ama cevabını çok iyi biliyorum."
"Sen defalarca aradın da ne oldu? Açıyor mu? Açmıyor! Ayrıca mesaj atmış ya geç gelirim diye sen de arayıp durma daha fazla. Belli ki konuşmak istemiyor."
"Tam olarak bundan bahsediyorum işte. Sen böyle vurdumduymaz oldukça bu çocuk anne babasından daha fazla uzaklaşıcak."
"Sanki seni dinliyorda. Ayrıca hatırlarsan onu bu eve ben getirdim, sen değil! Hem başına buyruk bu çocuk, başına buyruk! Ve sırf böyle olduğu için gitti o adamla evlendi, sonra da Allah'ın takdiri hastalandı, rahmetli oldu diye onun faturasını bize kesmeye başladı." Anne ve babasının masaya oturdukları andan beri söylediklerine daha fazla tahammül edemeyen İrem ayağa kalktı.
"Nereye kızım daha önündekilere dokunmadın bile."
"Çünkü yiyecek keyif bırakmıyorsunuz insanda. Masaya oturduğumuz andan beri tek konunuz Atlas. Hayır bir çözüm üretseniz, abimin iyiliği için bir adım atsanız ben de mutlu olacağım onun için ama birbirinizi suçlayıp durmaktan başka birşey yapmıyorsunuz." Dediğinde Seray hanım ve Güven bey şaşkınlıkla dinledi kızlarını.
"Öncelikle abimin sizi suçladığı falan yok! Önce onu kızdırıyorsunuz, kızdırıyorsunuz sonra da size ters cevap vermeye başlayınca suçlu abim oluyor. Yok doktora git, yok eve geri dön, yok iyi ol. Son beş yılda abime sürekli emir vermekten başka bir şey yapmıyorsunuz, kendinize dışarıdan bir kez olsun baktınız mı hiç? Ya bir kere bile karşınıza alıp nasılsın diye sordunuz mu? Yada biz senin her anında yanındayız deyip sırtını sıvazladınız mı? Sürekli ne kadar çok şey istiyorsunuz ondan bunun farkında bile değilsiniz. Robot değil ya insan o da insan. Bir yerde patlaması çok normal değil mi? Şimdi de oturmuş, sanki siz çok suçsuzsunuzda abim kafayı yediği için size sarmış, yada sizden kaçıyor gibi suçlu arıyorsunuz, bulamayınca da suçu birbirinize atıyorsunuz. Yok onu bu eve gelmesi için ben ikna ettim, yok sen vurdumduymazsın falan- Çocuk gibisiniz resmen ve birinin bunu size söylemesi gerekiyor artık."
"Kızım biz-" Annesinin lafını yarıda kesip devam etti İrem.
"Anne lütfen! Hep siz konuştunuz biz dinledik. Bir kere ya bir kere de bizi dinleyin. Babam desen abim, Ilgaz abi ile birlikte olduğunu söylediğinden beri ona karşı yüz seksen derece değişti." Deyip yüzünü babasına tutarak devam etti bu kez.
"Ne kadar iyiydiniz, ne kadar eğleniyordunuz eskiden hatırlıyor musun? Sürekli maçlara gider, hep bir aktivite bulurdunuz eğlenecek. Bazen sizi kıskanır, beni aranıza almadığınız için bozulurdum. Ne değişti baba? Abim onaylamadığın bir adama aşık oldu diye mi ondan vazgeçtin bir anda? Yada bir eşcinsel olması gerçeği mi uzaklaştırdı seni ondan? Neden vazgeçtin oğlundan?!"
İrem'in bu haklı isyanına ne annesinin ne babasının verecek bir cevabı yoktu. Çünkü ikisi de kızlarının sonuna kadar haklı olduğunu biliyordu aslında..
"Size afiyet olsun." Tüm konuşmalara şahit olan Atlas'ın varlığından habersiz bir şekilde odasına çıktı İrem. Atlas ise evdekilere görünmek istemeden kardeşinin peşinden gitti.
Seray ve Güven ise büyük bir darbe yemişcesine uzun süre sessizce kaldı masada.
"İrem'in söylediklerinde haklı olduğunun farkındasın değil mi? Oğlumuz ellerimizden kayıp gidiyor ve biz yıllardır hiç bir şey yapmadan öylece seyirci kalıyoruz. Lütfen bırak şu inadını ve biraz olsun bana destek olmaya çalış Güven!"
"Sen hiç bir şey yapma bundan sonra."
"O ne demek?"
"Durumu kontrolüm altına alıyorum demek. Madem sizin gözünüzde kötü bir babayım, ben de üzerime düşen babalık görevini yerine getirerek duruma el atıyorum işte."
"Bir planın mı var?"
"Var evet. Çok yakında Atlas'ın tüm geçmişini unutup, yeni bir hayata başlamasını sağlayacak bir plan hem de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Körü [bxb]
Fiksi UmumAtlas, beş senedir ölen kocasının hayaleti ile konuşuyordu. Ailesi ise onun yeni bir hayata başlaması, yeniden sevip, acılarını unutması için görücü usulü bir buluşma ayarlamıştı..🥀