-39-
Tehlikedeydim. Üstelik tek bir tehlike de değildi içinde bulunduğum. Düşündükçe nefesim daralıyordu. Bebeğimi doğurup büyütmek için başka bir ülkeye, başka bir dünyaya kaçmak istesem, Esteban gibi güçlü bir adam beni eliyle koymuş gibi bulurdu. Öyle bir durumdu ki bu, karnımdaki babasının bile istemediği bir bebekti. Hem babasından saklamalıydım hem de onun getirdiği tehlikelerden.
Kaçamadığım gibi bana sunulan tek teklif de o ailenin burnunun dibine girmekten geçiyordu. Mariano. Daha düne kadar tanımadığım adama nasıl güvenebilirdim ki? Hem de benim gibi en güvenmesi gereken kişilerden kazık yiyen biri bunu nasıl yapabilirdi? Düşündükçe çıkış yolu bulamıyordum.
O gece yatağıma uzanıp dinlendiğimde düşündüğüm şeyler bunlardan ibaretti. Onlara karşı ben ve bebeğim tektik. O henüz hayata gözlerini açabilecek kadar bile büyümediği için ikimizi de ben korumak zorundaydım. Onlara karşı tektim.
Belki de verdiğim yanlış bir karardı. Sırf ben istediğim için babasının istemediği bu bebeği dünyaya getirmek, onu bu tehlikenin içine çırılçıplak atmak korkunç bir fikirdi. Ama ben biyolojik annem gibi olmak istemiyordum. Kendi bebeğimin hayatına son veren kişi olmak istemiyordum. Tek isteğim onun yaşam hakkına sahip çıkmaktı. Belki de yanlız kalmaktan korktuğum içindi onu dünyaya getirme kararım. Yine bencilceydi belki. Hiç bilmiyordum. Bildiğim tek şey onu istediğimdi.
Yerimde duramayacak kadar sıkkın bir hâldeyken yataktan kalkıp hava almak istedim. Camı açtığımda onu gördüm. Evin karşısındaki ağaca yaslanmış buraya bakıyordu. Kaşlarım çatıldı. Burada ne işi vardı? Hem de gecenin bir yarısı.
Konuşulacak her şeyi konuştuğumuzu düşünüyordum. Onunla bağlarımı kopardığımı sanıyordum. Belki de bu benim yanılsamamdan ibaretti. Koptu deyince kopamayacaktı bağlarımız ama tüm söylediklerine rağmen burada olmasına bir anlam veremiyordum.
Sessizce aşağı indiğimde ortalıkta kimse yoktu. Herkes uyumuş görünüyordu. Anahtarlıktan anahtarı aldıktan sonra parmak uçlarımda evden çıktım. Acele adımlarım Carlo'nun durduğu ağaca doğru ilerledi. Yanına varmaya sabredemeden "Senin ne işin var burada?" diye söylendim.
Sessizce yüzüme baktı Carlo. Hiçbir şey söylemiyordu. Sadece dalgın bakışları yüzümü ezberliyor gibiydi. Burada bir açıklama yapması gerekiyordu. Ne yaptığının farkında mıydı? Hem beni ve bebeği istemediğini söylüyor, hem de buraya kamp kuruyordu. Beni Dalia'ya benzediğim için kullandığını, bebeği istemediğini söylememiş miydi? Şimdi burada ne işi vardı? Bir gün söylediklerini ertesi gün inkâr ediyordu. Doğum günü gecemde gelip de bana neden kolye hediye etmişti? Neden kafamı karıştırmaya çalışıyordu? Ne sağlayacaktı bu durumdan?
"Sana söylüyorum Carlo, ne işin var burada? Seninle aramızdaki tüm bağlar kopmadı mı?"
Kaşları havalanan Carlo doğrularcasına "Koptu mu?" diye sordu. Ne söylediğine anlam veremedim.
Kararlılıkla "Koptu." yanıtını verdim. Sabrım taşmış bir biçimde nefes verdim. "Ne işin var burada Carlo? Ne istiyorsun benden?"
"Sadece seni merak ettim."
"Neden?"
Bana karşı söylediği tüm kırıcı şeylerin yalan olduğunu söylemesine mi inanmalıydım yoksa beni istemediğinin gerçekliğini kabul mü etmeliydim bilmiyordum. Bildiğim tek şey Carlo'yu aklımdan da kalbimden de çıkarmaya çalıştığımdı. Ve karşımdaki adam buna izin vermiyordu. Hem beni neden merak ettiğine karşı cevap veremiyordu hem de burada böyle bekleyip duruyordu. Dengesiz tutumu kaldığı yerden devam ediyordu. Böyle bir adamın söylediği hangi şeye güvenip inanabilirdiniz ki? Ben inanamazdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADEH (+18)
Fiksi UmumUYARI: Bu hikâyede kötü örnek teşkil edebilecek davranışlar ve yoğun miktarda cinsel içerik bulunmaktadır. ❝ Açık konuşmak gerekirse hayatımın aşkını nerede bulacağımı pek düşünmemiştim. Ve tabii onunla bir kumarhanenin önünde üzerine kusarak tanışa...