Kahvaltıda dünden artan haşlanmış yumurtadan başka yiyeceğim yoktu. Sanırım tembellikten buzdolabını biraz fazla boşlamıştım. Yumurtayı dolaptan çıkarıp soymaya çalışırken bir yandan da gazeteden emlakçılara bakıyordum.
Benim hikayem çok basit. Büyükannem beni evde yalnız bırakalı bir ay oldu. Yanlış anlamayın, o bir ay için çok mutluyum. Umarım büyükanne uzun bir süre daha eve uğramaz. Her neyse, ev iki katlı ve evin alt katındaki odayı kiraya vermemi istiyor. Olacak iş değil! Bunun ipi var, kopuğu var, sapığı vaar.. Ama beni dinlemiyor. Hem de önüme geçerli bir sebep sunmadan.
Gazetedeki emlakçı numaralarının birini sağ elimle telefona tuşlayıp aradım. Telefon açıldığında nazik bir ses:
-Alo? (Yobuseyo?)
-Merhaba.
-SC Emlakçı'ya hoş geldiniz.
-Evet, ben evimin alt katındaki odayı kiraya vermek istiyorum.
-Kaç yaşındasınız?
-20.
-Üzgünüz, bağlantıda bir sorun var sanırım. Goodbye.
-Ha?
İşte böyle telefon yüzüme kapandı. Diğer telefon ettiğim emlakçı ise adımı söyleyince kapattı. Park Yoo Ri. Aslında ismim kötü değil. Neden böyle oldu ki şimdi?
Evet, canım sıkılmıştı. İnsanlar benden kaçıyor gibiydi. Neden böyleyim anlamıyorum. Büyükannem ailemle birlikte geçirdiğim kazadan sonra onları kaybedince beni yanına almıştı. On yaşımda büyükannem ile yaşamaya başlamıştım yani. Aslında o zamandan itibaren insanlar benden kaçıyor. Büyükannem küçükken bana bu durumu anlamamam için her gün kimseyle konuşmamamı tembih ediyordu. Eğer konuşursam annem ve babamı soracaklarını, benim üzüleceğimi söylüyordu. Nys, o zamandan bu zamana kadar mesajlaşırken kimseyle bir sıkıntım olmuyor. Fakat telefonda? Nönönö. Bir daha kimseyi aramayacağım.
-1 saat sonra-
-Alo? Halmeonieee..
-Efendim Yoo Ri? Hızlı söyle işim var.
-Ok. Gazetedeki bütün emlakçıları aradım fakat kimse bana cevap vermedi T.T
-Emlakçıları mı aradın?
-Evet T.T
-Yoo Ri-a, bir daha benden habersiz iş yapma.
-Neden?
-Çünkü ben sana çok yakında bir kiracı bulacağım tamam mı?
-Yaa halmeoniii. Odayı kiraya vermesek olmaz mı? Huh?
-Aigoo yapmayı acilen bırakmalısın Yoo Ri. Kapatıyorum bye.
Büyükannem telefonu her zamanki gibi benden önce kapattı. Kahvaltı masasının üstündeki döküntüleri toplayıp yukarı çıktım. Yakında önemli bir şirkete alınabilmek için editörlük sınavım vardı ama ben hala evde aylak aylak dolaşıyordum. Üstüme beyaz gömlek, altıma kot etek giyip aşağı indim. Telefonumu alıp almadığımı kontrol ettikten sonra markete doğru yol aldım. Gökyüzünde güneş görünüyordu fakat hava o kadar sıcak değildi. Markete geldiğimde yerde emlakçı broşürleri gördüm. Hah! Büyükannemim sözünü dinlememem için sanki bana kasten yapılıyor! Ne olur ne olmaz diyerek onları yerden aldıktan sonra katlayıp çantama koydum. İçeri girer girmez ramen bölümüne daldığım doğrudur. Ramenlerden sonra gerekli birkaç bir şey alıp kasadan çıktım. Elimde iki market poşetiyle sağa sola gezinerek evimin önüne geldim. Daha doğrusu büyükannenin evinin önü. Ama benimde sayılır. Nys, güzel bahçemizi çiçeklerini koklaya koklaya geçerken kapının önünde bir yabancı gördüm. Benim kapımın önünde? Aiy pardon, bizim kapımızın önünde? Ona çaktırmadan başımı sağa yatırıp yüzüne baktım. Baktım ve bu bizim sütçü değil, gazeteci de değil. Acaba büyükanne kılık değiştirip beni kontrol etmeye mi geldi? Ben şaşkınlıktan bu saçma düşüncelere kapılırken kapıdaki ykşklı beni fark edip yanıma gelmiş. Bana yönelerek:
-Bu evin sahibi siz misiniz?
-Evet de... Siz kimsiniz?
-Ben mi? Ah, biraz ani olacak ama, ben sizin yeni kiracınızım.
~~~
Merhaba! Öncelikle hikayeyi okuduğunuz için teşekkür ederim :')
Birinci bölüm kısa olmuş olabilir... İnşallah diğer bölümler uzun olur.
Bol bol yorum atın ve oy verin! Sizi seviyorum :*
~~~
[NOT]
-Halmeoni ne demek?
-Büyükanne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Halmeoni! [할머니!]
Teen FictionMerhaba dostlar~ Bu hikaye benim Wattpad'e yazdığım ilk kitap gibi bir şey sayılır :) Kitap tamamen bugün gördüğüm rüyadan esinlenerek yazılmıştır. Olay, kurgu ilk okuduğunuzda size basit gelebilir fakat bölümlere devam ettikçe bazı gizemler çözülec...