Aşkı Fısılda 21.Bölüm

285 37 14
                                    

Baran'ın kendisini istemiyor gibi konuşması, sesindeki isteksizlik eliz'i kırmıştı. Bu adam kendisinden ne istiyordu? Hem öpmüş, kovmuştu. Şimdide kendisini istemiyordu. Eliz iki elini sertçe masaya vurup ayağı kalktı. Gözlerinde bariz bir sinir, nefret vardı. Kısa kot şortu, turuncu parmak arası terlikleriyle fazla tatlıydı. Baran'ın karşısında durmuş meydan okumaya hazırdı.

-"ya sen, sen kimsin? İstediğim yere gelirim." Baran hala tadını unutamadığı vanilyalı dudakların karşısında bıcır bıcır konuşmasına, açılıp kapanmasına kayıtsız kalamayacaktı.

-"ben seni istemediğimi söylemedim. Neden sinirlisin?"

-"şimdi yangın var diye bağıracağım. Ya salak, ya... ya aptal" eliz eksik olanıda yapmış, tek ayağını yere vurarak sinirlendiğini belli etmişti. Baran'ın kendisini takmadan geçip masaya oturması çok, çok gıcık bir durumdu.

-"ya ben kime diyorum?" Baran kendisine cevap vermeden irem'e hal hatır sorması sinirlerini dahada zıplatıyordu. Saçını başını yolacaktı.

-"yaaa!, gidiyorum ben." Eliz sandalyede duran çantasını almış, hışımla çıkıyorduki baran'ın sert sesiyle durmak zorunda kaldı.

-"otur masaya!" Resmen emir veriyordu. Bu adam kendisini ne sanıyordu?

-"oturmuyorum." Eliz ne kadar dikleniyor olsada, korkuyordu.

-"en son beni ikilettiğinde olanı biliyorsun. Otur dedim." Baran konuşurken eliz'e bakmıyor, tabağındakilerle ilgileniyordu. Kendisine bakma gereği bile duymuyor oluşu eliz'i sinirden çatlatacaktı.

-"şey... gitmek istiyorum." Evet, eliz kesinlikle geri adım atmıştı. Atmalıydıda. Geçen gün olanları hatırlıyordu ve milletin yanında rezzil olmak istemiyordu. Sessiz ama sinirlice masaya oturmuş, oflamayı ihmal etmeden arkasına yaslanmıştı. Şuan masanın üzerinden baran'a atlayıp kafasını ısıracaktı. Başka türlü geçmezdiki hırsı. Sadece ısırmak değil, şuan eline geçen her fırsatta gıcıklık yapabilirdi. Baran küçük peynirlerin olduğu tabağa uzanacakken eliz ondan önce davranmış, bütün peynirleri tabağına boşaltmıştı. Tabi bunu yaparken o sinsi gülüşünü atmayı ihmal etmemişti. Baran tabiki bu oyunlara gelmeyecekti. Hemen oda eğilmiş, eliz'in tabağından çatalına sığdığı kadar peyniri almıştı.

-"benim onlar"

-"hmmm" baran sadece kafasını sallamış, eliz'i kısacası takmamıştı. Eliz'de gıcıklığa kısa bir ara verip peynir, zeytin ve soslu yeşil zeytin kombinini büyük bir zevkle yemeye başlamıştı. O kadar iştahlı yemesi, peyniri ekmegin arasına koyup zevkle yemesi baran'ın dikkatini çekmişti. Bu kız çok, çok sevimliydi. Gençler büyük zevkle kahvaltılarını yaparken camdan izlendiklerinin farkında değildi. Bu çapkınların anneleri, ilk defa oğulları bir kıza değer veriyor, kahvaltıya -evlerine- davet ediyorlardı. Tabiki izleyecek, değerlendirme yapacaklardı. Sertap oğlu baran'ı dikkatle izliyordu. Eliz'in yaptığı isyankar hareketler ve oğlunun emrivakisi hoşuna gitmişti.

-"bu kız nasıl sizce?" Çayan'ın annesi sibel ve uras' ın annesi belgin eliz'e dikkat kesilmişlerdi.

-"şeker kız. Bilmemki, boyu kısa gibi biraz." Sertap kaynanalığı eline almış, eleştirinin dibine vuracaktı.

-"yani, sanki yanlardan geniş biraz. Baksanıza giyimide basit. Benim oğluma yakışırmı bilemedim." Sibel ve belgin tabiki arkadaşlarına hak vereceklerdi.

-"canım, tanımıyoruz kızı. Şeker iyi niyetli bir kızdır. Giyimine bakmayalım. Sonuçta hafta sonu kahvaltısı." Sertap'da hak vermişti. Kızı uzaktan izleyerek yargılayamazdı. Bahçeye baktığında baran ve eliz'in çikolatayı çekiştirmelerini gülerek izlemişti. Normal şartlarda baran çoktan sinirlenirdi. Bu kıza bu kadar müsamaha göstermezdi. Anneler izlemeye devam ederkem kızlar kafasına göre davranmaya devam ediyorlardı. Bilselerki kaynanalar izliyor kesinlikle cici kız olup, kalkıp bahçeyi temizlerlerdi. Kaleyi böyle kuşatmalılardı. Hele eliz, hiç baran'ın elinden tabakları çekiştirirmiydi? Kalkar besler 'bak oğluna en iyi ben bakarım annecim' rüzgarı estirirdi.

AŞKI FISILDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin