______________________________________
İyi okumalar, sevgilerle...
_____________________________________
"Bunu mu arıyorsun?"
Hava birden soğumuştu sanki. Ayın ışığı daha mı loştu? Bomboş avluda esen rüzgar çıplak kollarıma ve bacaklarıma değdi. Bedenimi saran ürpertiyle yutkunarak kollarımı kendime dolama ihtiyacı hissettim. Ama yapmadım. Sanki kıpırdarsam üzerimdeki gözler beni daha da suçlayacakmış gibiydi.
Gözlerimi karşımdaki parmakların arasında duran hançerden çekemiyordum. Saatlerdir aradığım hançer! Tam karşımda ay ışığıyla parlıyordu parlak gümüş cilası.
Ardından gözlerim hançerin arkasındaki bulanık yüze odaklandı. Gözlerimi ona çevirince netleşen surata baktım. Kaşları yine çatıktı. Gözleri yüz ifademde dolaşıyordu.
Yavaşça yaklaştı.
Aramızda biraz mesafe kalınca durdu.
"Bir soru sordum Ay ışığı"
Elindeki hançeri gözümün dibine soktu.
"Bunu mu arıyordun?"
Öylece kalakaldım. Bundan sonraki akıbetim belli değildi. Belki de iyi bir efendi olup beni cezalandırmamayı seçerdi. Ah kimi kandırıyordum ben! Böyle bir durumda kim olursa olsun karşısındakine ceza verirdi.
'Bir açıklama yap aptal! Dışarıdan tıpkı bir hırsız gibi görünüyorsun!'
Beni kendime getiren iç sesimle gözlerimi tekrar siyah irislere çıkardım.
"B-ben" diye geveleyebildim yalnızca.
Ne diyecektim ki? Hançeri inceliyordum sonra sen geldin ben de cebime sıkıştırıverdim mi?
Bana doğru adım attı yavaşça. Ayın ışığında daha da siyah görünen hareleri üstümden ayırılmıyordu. Gözlerimi yere çevirdim. Koca, siyah ayakkabılarıyla bana büyük adımlar atıyordu. Korkuyla geriledim.
Bana doğru bir adım daha attı. Ben çekingence bir adım daha geriledim. Aramızdaki mesafeyi o kapatmaya çalışırken ben küçük adımlarımla açtığımı sanıyordum. En son sırtım pürüzlü bir zemine temas etti. Duvar...
'Ah! Bu duvarı kim koydu buraya!' diye söyleniyordu iç sesim de benim gibi.
Sırtım duvara yaslıyken aramızda kalan son iki adımı da kapatarak dibime girdi. Siyah gözleri hemen önümdeydi. Uzun boyu nedeniyle kafamı kaldırmam gerekiyordu. O da başını biraz eğerek bana baktı.
Bedeninden yayılan sıcaklığı hissedebiliyordum. Kokusu etrafımı sarmıştı. Daha önce hiç bu kadar yakınında bulunmamıştım.
"Cevap ver Ay ışığı"
Sarı papatyadan ay ışığına terfi etmiştim. Bu lakapları nereden bulduğunu ve neden kullandığını bilmiyorum ama garip hissettiriyordu.
Kısık fısıltısı, sesi çok az çıkmasına rağmen üstümde otorite kurmasına yetmişti.
"Ben aslında-" dedim yine ne diyeceğimi bilemeyerek.
'Gerizekalı! Cevap versene! Biraz daha lafı ağzında gevelersen açıklama yapamadan kendini giyotinde bulacaksın!'
İç sesim içerilerde bir yerlerde aptallığım yüzünden kafayı yemekle meşguldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aitsin (Tarihi aşk serisi 1)
Historical Fiction"Sana iki seçenek sunacağım" dedi kısık ve boğuk sesiyle. Bir yandan da elindeki kadehi hafifçe sağa sola sallayarak içindeki alkolle oynuyordu. Gözlerimi kaçırarak yutkundum. Ben tedirginlikle beklerken o fazlasıyla rahattı. "Ya sıradan bir cariye...