Önümdeki minik atıştırmalıkları saklama kutusuna koyarken hareketlerim biraz hızlıydı.
Çünkü aşağıda bekleyen Ali Asaf'ın varlığı elimin ayağıma dolanmasına sebep oluyordu.
Aslında her şey çok hızlı gelişti. Mete'nin düğünü için bir haftalığına izin istemiştim ve o da benimle geleceğini hatırlatarak beni almak için geleceğini söylemişti. Bunu anlaşmada kabul ettiğimden bir şey dememiştim.
Açıkçası onunla bir yolculuğa çıkacak olmanın heyecanını yaşıyordum. İçten içe tam olarak hazır olamasam da ona onu tanımak için bir şans vermek istemiştim. Er ya da geç bunu yapacaktım ve bu gerçek beni endişelendirse de artık eskisi gibi derin bir panik duygusu yaratmıyordu.
Çünkü o bana adım atarken ben olduğum yerde kalırsam her şey sonsuza dek zor bir süreç gibi hissettirecekti.
Saklama kabını koyduğum çantayı aldım. Bir haftalık süreç olacaktı çünkü düğünden önce Mete'ye bazı konularda yardım etmem gerekecekti. Evleneceği için çok heyecanlıydı ve aklı bir karış havadaydı. Neyse ki akıllılık edip giyeceğim takım elbiseyi onunla göndermiştim. Geri kalan kıyafetleri, pijamalarımı ve iç çamaşırlarını küçük bir bavula koymuştum.
Dört saat sürecek yolculuğumuz için hazırladığım atıştırmalıklar elimde, diğer elimde bavulumla kapıya geldim. Ceketimin cebindeki anahtarla kapıyı kilitleyip asansöre ilerledim. Dış kapıya geldiğimde arabasına yaslanmış alfayı gördüm.
Üzerinde onu hep gördüğüm takım elbise yoktu. Siyah bir tişört, uzun bacaklarını saran kumaş pantolon ve güneş gözlüğüyle her zamankinden farklıydı.
Omegam bu yeni halini gördüğünde heyecanla içimde dönmeye başladı. Şimdi sanki daha genç duruyordu.
Beni görünce yanıma gelip bavulumu aldı. Sessizce onu takip ettiğimde bavulumu bagaja koymasını bekledim. Aslında niyetim onunla aynı anda binmekti ama o yanlış anlamış olacak ki benim tarafıma gelip kapımı açmıştı.
"Teşekkürler." Diyerek binerken bozmadım onu. Bu hareketinin hoşuma gittiğini ve beklenmedik olduğunu bilmesine gerek yoktu.
O kapıyı kapatıp kendi tarafına geçerken elimdeki çantayı arkaya koymadan önce içindeki kahveleri aramızdaki boşluğa bıraktım.
Americano seven klasik zevkleri olan birisiydi. Bense latteyi tercih etmiştim çünkü sütlü şeyleri seviyordum.
Kendi tarafına bindiğinde ve kapıyı kapattığında aynı anda kemerleri taktık.
"Arkadaşın nasıl şeyleri sever?" Diye sorduğunda yolculuk başlayalı beş dakika anca olmuştu.
"Takıları seviyor galiba, saat takmayı falan." Gözlerim onun profilini süzerken sohbet halinde olduğumuz için kendimi bunun garip bir eylem olmadığına ikna etmeye çalıştım. "Neden sordun?"
Yoldan bir saniyeliğine gözünü ayırıp bana gözlüklerinin arkasından baktı. Güneş onun tarafına biraz vurduğundan çıkamayacaktı anlaşılan.
"Düğüne elim boş gelmek istemiyorum." Dedi en sonunda. "Eşi ne seviyor peki?"
"Onlar önemsemez öyle şeyleri." Desem de kendini kötü hissetmemesi için, "Çanta seviyor ama Hande." Diye ekledim.
"Tamamdır." Sanki ne alacağına karar vermiş gibiydi.
Sessizce önüme döndüm. Konuşmak istiyordum ama nasıl bir konu açmam gerektiğini bilmiyordum.
"Nasıl tanıştınız arkadaşınla?" Diye sorarak kurtardı beni düşüncelerimden.
"Beş yıl önce aynı üniversitenin farklı fakültelerindeyken tesadüfen tanıştık. Aslında onun grubundaki bir çocuk benimle aynı yurtta kalıyordu. Zamanla onlarla vakit geçirmeye başladım. Sonra grup dağıldı ama ben ve Mete arkadaş kalmaya devam ettik. Ya sen ve Karan, siz nasıl tanıştınız?"
Konunun cevabımla bitmemesi için araya merak ettiğim soruyu da sıkıştırmıştım.
"Babası benim öğretmenimdi." Dedi gözleri ara ara bana kayarken, keyfi yerinde gibiydi sohbet ettiğimiz için. "O zaman eşinden ayrıldığı için Karan da onun yanında gelirdi okula bazen.
Benden üç yaş küçüktü ama ilk arkadaşım o olduğundan ayak uydurduk birbirimize. Sonra birlikte üniversiteye giderken babası öldü ben de o dönem birikmiş paramla bir eve çıkmak istiyordum. O da benimle geldi. Başka bir anneden kardeşim gibi."
Anıları yad ederken gülümsemesiyle ben de gülümsedim.
"Okul hayatın nasıldı?" Diye sormaya devam ettim. Onu tanımak aramızdaki basamakları eksik köprüye sağlam temeller atmak gibiydi.
"Sıradan. Dersi derste anlayan tiplerden olduğum için tüm hayatımı sadece ders çalışmaya harcamadım.
Hem okuyup hem çalışırken ara ara bazı yarışmalarla biraz çevre edindim. Birikmişlerim, iş tecrübem ve gençken edindiğim çevre işimi kurmamda bana ön ayak oldu."
Ne kadar zorlandığını biliyordum çünkü ben de aynı anda hem okuyup hem çalışmak zorunda kalmıştım. Tek fark benim derslerime deli gibi çalışmam gerekmişti. Onun gibi dinleyerek anlayamıyordum.
"Senin?"
Sorusuyla iç çektim. "Ben çoğu ders için deli gibi çalışmak zorunda kalanlardanım. Sayfa sayfa not tutmadıkça kafama girmezdi.
O dönem ailem destek vermeyi kestiğinden ben de okurken çalıştım. Biraz zor zamanlardı ama bugün çalıştığım işi elde etmek için bunu yapmak zorundaydım."
Sözlerimle sessizleşti.
"Özgeçmişini gördüm, çalışmanın sonuçları ortadaydı. Derecelerle mezun olmuşsun, onlarca yarışmada ülke birinciliklerin vardı. Aslında buradan daha iyi yerlerde daha yüksek pozisyonlarda çalışmak için çok uygunsun."
Övgüleri gururumu okşadı. Boşa olmadığını bilmek iyi hissettirmişti.
"Bir omeganın bunu yapmasını kim ister ki?" Diye alay ettim yine de.
Kast sistemi oldukça netti; cinsiyetsizlerin üstünde omegalar sonra betalar ve en tepede alfalar vardı.
"Benim şirketlerimin yarısından çoğunda omegalar yönetici pozisyonunda." Dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm.
Bunu bilmiyordum.
"Nasıl yani?" Diye sordum şaşkınlıkla bir cevap beklerken.
"Dünyada kast sistemi olabilir ama bana ait olan her yerde zeka önce gelir.
Omegalar alfalardan daha detaycı daha mükemmelliyetçiler. Çoğu işi kolayca halledebiliyor ve takım çalışmasında zorlanmıyorlar.
Alfalar gibi hırslarına kurban olmuyorlar ya da işleri karmaşıklaştırmaya bir üstünlük savaşı haline getirmiyorlar.
İş dünyasında omegalar ve betalar özellikle bulunmaz nimet denebilir."
Sakin ve açıklayıcı ses tonuyla içimdeki omeganın mutluluktan delirdiğini hissediyordum.
Gerçekten Ali Asaf benim alfa nefretimi yok etmek için özellikle var edilmiş olabilir miydi?
Çünkü kendimi ona hayran olmaktan alıkoyamıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanıt| gay
FantasyEymen hayatının en berbat gecesini yaşadığı günün sonunda kurtardığı adamın alfası olacağını düşünmemişti. 02/12/2024: ruhesi #1