22

1.6K 224 27
                                    

Ali Asaf

Elimdeki şampanya kadehiyle boş bir masanın önünde ayakta dikilirken benim gibi ayakta olan çok da kalabalık olmayan etrafta gezdirdim gözlerimi.

Nihayet düğün günü gelmişti. Arkadaşının ailesi olduğu için tüm işlerine Eymen koşturmuştu. Bu yüzden altı gün boyunca neredeyse mesajlar dışında hiç konuşamamıştık.

Ne giyeceğini bile bilmiyordum.

"Merhaba." Duyduğum sesle arkamı döndüm. Gördüğüm bedenin yüzüne bakaklırken gözlerim defa defa süzdü onu.

Eymen üzerinde çizgili siyah bir takım elbiseyle karşımda dikilirken saçları jöleyle tamamen arkaya yatırılmıştı. Gözlerinin etrafında siyah buğulu makyaj vardı ama o kadar etkileyici görünüyordu ki nefesim kesilmişti sanki.

Elimi beline yerleştirip kendime çektim onu.

"Merhaba." Diye selamladım onun gibi. "Çok yakışıklı olmuşsun."

Yüzünde samimi bir gülümseme olsa da hafiften utanç kızarıklığı da vardı yanaklarında. Sanki ilk defa iltifat duyuyormuş gibiydi.

"Omegalara genelde güzel derler." Diye mırıldandı bir elini omzuma yaslarken.

"O halde benim yakışıklı omegam bir ilk." Yavaşça yaklaşıp burnunun ucunu öptüm. Onu ürkütmeyecek türden yumuşak bir öpücüktü. Heyecanlandığını hissetsem de utanmaması için hızlıca geri çekildim ve çok normal bir şey yapmış gibi konuştum.

"Gelin ve damat geliyor." Aynı anda içerisi delicesine alkış sesleriyle doldu. Neredeyse sağır ediciydi.

Eymen hevesle benden uzaklaşmadan arkasını döndü bana. Belindeki elim yerli yerindeydi ve bu sefer göğsü değil sırtı yaslanmıştı bana.

Elleri alkış pozisyonunda defalarca oyalanırken ben de mutlulukla izlediği tabloya döndüm.

Arkadaşı Mete uzun saçlı, kirli sakallı sıradan denebilecek bir yüze sahip betaydı. Uzun boyluydu ve oldukça mutlu görünüyordu. Klasik siyah bir takım elbise gitmişti. Tek fark papyon yerine kravat takmıştı.

Hemen yanındaki kadına baktım. Çok mutlu görünüyordu. Saçları Mete'ninki gibi kadınlar için kısa denebilecek bir uzunluktaydı ve özellikle bir şey yaptırmadığından hafif esen rüzgarda hareketleniyordu hemen. Gelinliği abartı değildi hatta elbise de denebilirdi. Beyaz ve satendi, üst bölümü beyaz çiçek motifleriyle süslüydü. Duvak takmıyordu.

Yan yana gerçekten iyi görünüyorlardı. Ruh eşi işaretleri olmasa bile ruh eşleri gibi görünüyorlardı.

Eymen'i belinden kendime daha da çekerek kulağına eğildim, "Çok yakışıyorlar."

Hala alkışlarken gülerek döndü bana. "Bence de." Gözlerine kadar yansıyordu mutluluğu.

Önüne geri döndüğünde rahatça saçlarının üstünden öptüm onu. Ara ara parfümünden sızan vanilyalı süt ve yabani böğürtlen kokusu başımı döndürüyordu.

Gelinle damat yerlerine geçtiğinde alkışlar kesildi. Eymen, "Nikah şahitliği yapmam gerek." Diyerek kollarımdan çıktığında istemsizce kendimi boşlukta hissettim ama toparlandım.

Nasıl olsa önümüzde uzun bir ömür vardı ve artık benden kolayca ayrılamayacaktı.

Tanımadığım birinin yanına gitti muhtemelen diğer şahit oydu.

"Saygı değer misafirler, bu kutlu güne hepiniz hoşgeldiniz." Nikah memurunun mikrofondan duyulan sesine hemen alkışlar karıştığında Eymen'in göz ucuyla bana baktığını görüp gülümsedim ona. Gözlerini kaçırsa da o da gülümsüyordu.

"Lafı fazla uzatmadan, Alfa Seyit Uygar ve beta Meryem Uygar oğlu Mete Uygar, Hande İnçer'i eş olarak kabul ediyor musun?"

Önlerindeki mikrofona uzanan beta, "Evet." Dediğinde tekrar bir alkış tufanı koptu. Gelin yüzündeki tebessümle damada baktığında damat çoktan geline bakıyordu.

"Peki, sen Alfa Davut İnçer ve Omega Jale İnçer kızı Hande İnçer, Mete Uygar'ı eşin olarak kabul ediyor musun?"

Memurun sorusundan hemen sonra Hande coşkuyla, "Sonsuza kadar evet!" Diye bağırdığında aynı hevesle davetliler alkışlayıp ıslıklar çalmışlardı.

"Sizler bu ana şahitlik ediyor musunuz?" Eymen'den bir an olsun ayrılmayan bakışlarım onun heyecanla titreyen ellerinin mikrofonu kavrayıp, "Ediyorum." Demesini izledi.

"Ben de sizi karı koca ilan ediyorum." İmzalardan sonra memurun son sözleriyle gelin ve damat ayağa kalkmıştı. Saniyeler içinde kalabalığa aldırmayıp öpüşen ikiliden bakışlarımı çektim. Eymen ayağa kalkmış gururla izliyordu onları.

Hemen sonra hızlıca onlara sarıldı, yanıma gelmek için koşar adımlar attığında nihayet yan yana gelmiştik.

"Çok heyecanlandım." Dedi önünde onun için aldığım şaraptan hızlıca iki yudum alırken.

"Onlardan daha mutlu görünüyorsun." Dedim dans eden ikiliye bakarken.

Sesimi duyurabilmek için kulağına eğildiğimde o da cevap verebilmek için neredeyse boynuma sokulmak zorunda kalmıştı.

"Çok uzun süredir bekliyorum bu anı aslında." İtirafıyla şarabını tamamen bitirmek için önüne döndü.

Yan yana durmuş şaraplarımızı içerken benim aksime o çoktan ikinci kadehi bitirmişti bile.

"Hadi gel, gidelim." Birden elimde hissettiğim küçük el ile bakışlarım aşağıya kaydı.

"Nereye?" Diye sorarken kadehimi masaya bırakmıştım bile.

"Yüzmek istememiş miydin? Çok yalnız bıraktım seni hem." Çoktan beni sürüklemeye çalışmasıyla hareket etmedim.

"Ya arkadaşın?" Sorduğumda omuzlarını silkti.

"Söyledim ona. Zaten o heyecandan beni görecek durumda değil artık." Tekrar peşinden sürüklemeye başladığında ona uyup peşinden ilerledim.

Önümdeki beden ilerlediğinde benim bakışlarım birbirine kavuşmuş ellerimizdeydi.

Fotoları instaya attım bakmak isteyenler olursa

Kaçtım ben

Bölümle  ilgili yorum bekliyorum canlar her gün geliyo artık yorum yapmıyorsunuz ama adamakıllı olmuyor böyle hevesim gidiyor

Kanıt| gayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin