❛Korkuyorum, lütfen duy beni.
Kurtarabilir misin beni bu cehhenemden?❜
Asena Soykırım
Bazı zamanlar çığlık atmak istersin ama cesaret edemezsin. Bazı zamanlar ise cesaret edip çığlık atmana rağmen kimse senin sesini duymaz ve sen cesaret etmiş olmana rağmen kendini özgüvensiz hisseder, yapabilecek durumda olsan dâhi cesaret edemezsin bir daha.
Günlerdir gözyaşlarım durmuyor, sesim susmuyordu. Ama kimse benim gözyaşlarımı görmüyor, sesimi duymuyordu. Kendimi görünmez biri gibi hissediyordum. Değersiz bir çöp gibi kenara atılmış...
"Asena," bileğimi bir kelepçe gibi sıkan el tüm benliğimi hapsetmişti. "Bak bana, birazdan bu lanet şehirden sonunda kurtulacağız. Tadını çıkar son dakikalarının bir daha gün yüzü göremeyeceksin." Sessiz kaldım. Hiç kimse sesimi duymuyor, beni görmüyordu. "Canın acıyor mu?" diye soran adamın yüzüne baktım.
Bugün ona zorluk çıkardığım için yanağımda beş parmağının izi çıkmıştı ve hâlâ acıyor mu diye sormaya yüzü vardı.
"Geçecektir, korkma."
Vücudumda bıraktığı morluklar geçerdi elbette ama ruhuma bıraktıkları kabuk tutsa dâhi iz bırakacaktı. Bundan emindim. Saniyeler geçerken vücudumda hissetiğim acı yüzünden yavaştan gözlerim kapanıyordu ama tam olarak bilincim gitmiyordu. "Siktir, siktir, siktir!" Hemen yanımda oturan adamın aniden bağırarak küfür etmesi yüzünden irkildim. "Senin yapacağın işi sikeyim, Hüseyin! Lan hani çevirme olmayacaktı bu yolda!"
Ne?
Gözlerimi açtım ve arabanın camından dışarı baktım. Hemen ileride çevirme vardı! Arabanın yan aynalarından gördüğüm kadarıyla arkamızdan gelen askeri araç orada durdu ve biz tam olarak arada sıkışıp kaldık. "Söyle Murat abi." Hüseyin'in sesini duyunca yanımdaki adama döndüm.
"Lan senin amına koyayım ben! Hani yolda çevirme olmayacaktı?!" Murat sinirden köpürürken kardeşi Hüseyin'e ağzına geleni söylüyordu. Gözlerimi ileriye çevirdim önümüzde iki veya üç araba vardı sonra biz geçecektik.
İleride gördüğüm kadarıyla birkaç asker arabalardan herkesi indiriyor üzerlerini, ardından arabanın içini arıyordular. "Kapat, bir sike yaramazsın sen!" Murat telefonunu sertçe arkaya attı. Önümüzde tek bir araç kalınca Murat hemen aradaki mesafeyi kapattı.
"Aşağı inin." Açık camdan sesini duyduğum asker ile yutkundum. Kurtulmam için bir şans olabilirdi. Avuç içimde arabaya bindiğimden beri tuttuğum kağıdı daha çok sıktım ve Murat'a döndüm. Biz arabadan inerken önümüzdeki arabayı kontrol eden askerlerden biri, "komutanım, temiz!" diye bilgilendirme yapmıştı.
Yanımda duran adam, "izin ver." dedikten sonra bakışları refleks olarak bana döndü. Yüzüme dikkatle bakınca kaşlarını çattı ve ela gözlerini gözlerime çevirdi.
"Bebeğim yanıma gel," arabanın diğer tarafında duran Murat'ın sert sesiyle derin bir nefes aldım. Avuç içimde sıktığım kağıdı askerin yanından geçtiğim sırada eline tutuşturdum ve şimdilik hiçbir tepki vermemesi için dua ettim. Murat'ın yanına geçtiğim an kolumdan sertçe tutulmam ile yüzüm buruştu. "Sesini çıkarma." diye tehdit etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YUANFEN
Teen FictionBir insan bazen bir çift ela göze yenilirdi. Ben karşımda bir dağ gibi duran adamın ela harelerine yenilmiştim. Onu gördüğüm ilk an bile kalbimi güven ve huzurla doldurmuştu farkında dâhi olmadan. Bazı insanlar farkında olmadan bir başkasının hayatı...