1.Bölüm: Evlat acısı.

101 18 23
                                    

Yazar'dan:

Mevsim sonbahar olsada Urfa hayla sıcak olduğundan avluda kurulan masada oturan Saruhan aşireti bu gün toplandıkalrı en büyük ağa olan Hazar ağanın konağındaydılar.

Yemek yiyeli çok olmuş, Melek hanım kaynanası Narin hanım ve eltileri Rojda ve Yeliz ile birlikte çay koymak için mutfağa gitmişlerdi. Aşiret in en büyük erkekleri olan Efken, Araf, Awir, Armanc, Berken ve Yankı; Hazer ağa ve Fırat ağa ile birlikte birlikte iş ve ekonomi gibi güncel olayları konuşuyor dular.

Diğerleri ise küçüklükten beri her toplandıkları da onlara hikayeler anlatan, herkezin korktuğu fakat iş torunları olunca yumuşayan Hızır dedelerini dinliyordular.

"Hz İbrahim davasında okadar düşkün ve bağlıymışki o dönemdemin kıralı Nemrudun baskı ve zulümlerine bile katlanmış. Nemrud bakmış ibrahim davasından çaymıyor o zaman yakaçam demiş. Hz İbrahim mi yakmak için kocaman bir ateş yakmışki o ateşten çıkan alevler göğe kadar çıkmış." Elierini göğe doğru açan yaşlı adam elerini indirip masaya yasladığı bastonunu tutup anlatmaya devam etti. "Hz İbrahim devasa alevlerin içine atılacağı sırada ateş suya, içindeki odunlar da balığa dönüşmüş. Bu yüzden Balıklıgölün içinde yüzen balıkların sırtlarında siyah lekeler olduğunu söylerler. Efsane, bu lekeleri içinden çıktıkları o devasa ateşin izleri olarak kaldığı söylenir."

Belkide on larca kez dinledikleri hikayeyi, ilkez dinler gibi tekrar aynı ilgiyle dedelerini dinlemişler di.

Tabi üç kişi hariç. Burhan, Orhan ve Sıraç.

"Dede şimdi biz o göldeki balıkları öldürürsek günağa girermi-ağğ!" Burhan nın sorduğu saçma soruyla hem yanındaki sandalye de oturan kuzeni Poyraz tarafından ensesine yediği şaplakla bağırması ile çardakta oturanlar bağıranı, Burhan olduğunu görmeleriyle tekrar konuşmalarına devam etmişlerdi.

Hakketiğine emindiler.

"Ulan it oğlu ben burda ne anlatım da sen ne diyon?" Torununun ağmaklığına sinirle baktı Hızır ağa. Elindeki bastonu alıp yerinden kalkıp hayla çardakta konuşan oğulları ve büyük torunlarının yanına gitti.

Bu kadar kafiydi yoksa vuracaktı kafaya bastonu.

Dedelerinin kalkmasıyla birlikte hepsi Burhan na gülerken, Burhan onlara somurtarak baktı.

"İstersen bir dene ikiz ama sen çarpışmadan o iri yarı güvenlik sana çarpar ona göre götü kola. " Diyen Orhan ikizine gülüp yanında oturan Kerim in omzunada şaplak atıyor du.

"Lan! omzum koptu it." Kerim yanında oturan kuzeni Talha ya yaklaşırken, Talha kolunu Kerim in sandalyesinden uzatıp hayla gülen kardeşinin ensesine elini geçirdi.

"Ağğ! Abi."

"İnsan değilsin biliyoruz da rol yap bari mal." Orhan abisine gözdevirip diğer tarafında oturan ve ona bıyık altında ona gülen Sıraç a döndüğünde alınganlık la ona baktı.

"Tamam be oğlum bir şey demedikte Devran amcam yine gelmemiş."

Babası ve amcası uzun bir süredir konuşmuyordu. Yemekte konuşmak istememişti ama şimdi sormak için tam zamanıydı.

"Biliyorsun durumları hem Hazar amcam da bize gelmiyor." Dedi kendi durumunda dile getiren Talha.

"Siz onu bunu bırakın ikisi bize bile gelmiyor." Dedi Ardil.

Bir birlerini görmek istemedikleri için böyle güzel anlarda bu birisi yada ikisi eksik oluyordu.

"Hakatlan bize gelince ikiside yok ha." Kardeşinin bu dediğini doğruladı Gediz.

Saruhanlar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin