Bir yıl içinde hayatım yerle bir olup tekrar inşa etmiştim.Annemi
kaybetmiş,canımın parçasını can parçamı kaybetmiştim.Daha sonra bir kenara çekilip hayatımın yerle bir oluşunu izlemiştim.
İlk zamanlar yokluğunu hissetmemiştim onun.Zaten son 2 yıldır hastane ile ev arasında mekik dokuyorduk.Ayda yılda bir toparlanıp hastaneden çıkınca her şey iyi olacak hayalleriyle yeni yeni umutlarla eve gelip düzenimizi oturtuyorduk.Fakat hiç uzun soluklu olamıyordu hayallerimiz. En fazla iki ay sonra bir bakmışız yine hastaneye kaldırmışız. Sonunda yenik düştü bu oyunda ve kaybettik onu.
Canımızı en kötü şekilde acıtarak her şey bitti derken her şeyin tekrar başladığını kalbimizin içine cam kırıkları bırakarak ve sürekli kanatarak bittiğini nerden bilebilirdik?
Bir süre anneannem sürekli bize gelip gitti. Babamı oğlu gibi severdi. Tabii olaylar karışmadan önce. Babaannem ben üç dört yaşlarındayken kaybetmişiz. Hayal gibi hatıramdaki o kesitler..
Annemin babası olacak o adam ki dedemden bahsediyorum alkolikti. İçip içip saçma sapan şeyler yaptığını duydum. Hatta bir keresinde anneanneme silah çektiği bile olmuş. Tam bir nefretlik. Elinde nerden geldiği bilinmeyen bi kuru sıkı.. Anca anneanneme yeter onun gücü başkasına silah çekse kafası güzel indirler aşağı bizde kurturduk ama yok.
Annem hastaneden çıktığında evde yatarken gelip 'Keşke ölseydin.' Dediğini hatırlıyorum hayal meyal. Ama annemin içten bi şekilde 'Keşke ölseydim!' Diye ağlayarak haykırışları zihnimden hiçbir şekilde silinmeyecek. O ne yaparsa yapsın.
Şimdi evinin baş köşesine güya çok sevdiği kızının fotoğrafını asmakla iyi baba olunmuyor. Ya bırak babayı insan olunmuyor!
Anneannem tamam dinç bi kadındı fakat hergün bize gelip gitmek hemde 4 kere yaşına biraz fazla geldi ve ayağından ameliyat olmak zorunda kaldı. Bende yaramaz bir çocuk olarak yerimde durmadım ve evde yangın çıkardım ayrıca neredeyse doğal gazdan zehirleniyordum. Bu ikisi ortak değil farklı olaylar.
En sonunda anneannem kendi elleriyle kızının yerine birini bulup babamın evlenmesine vesile oldu. Ne kadar acı olduğunun farkında mısınız?
Daha sonra evimizi değiştirdik. İlk başta ne olduğunu anlamamıştım. Küçüklük işte.. O kadın annemin tüm hatıralarını silmeye çalışıyordu. Ve istediğine ulaştı da zaten. Anlamam geç olsa da. Fakat ellerinin yetişemediği bir yer varsa da orası benim kalbimdi. Babamınkini er geç ele geçirecekti. Ama ben onu yüzünü gördüğümde tüm toleranslarım ona karşı tükenecekti.
Bide cadı kardeşim var. On yaşında sürpriz yumurtadan çıkan kardeşim. Ne hoş haber ama!
Son yılımı tamamlamak bahanesiyle okulumu değiştirmemiştim. Yoksa hemen evimize yani yeni evimize yakın bi okula kaydımı alacaklardı. Atlattığım travmadan sonra iyice içine kapanık bir kız olup çıkmıştım. Zaten sessiz sakin biriydim. İletişim kuramamaktan korkuyordum. Biriyle göz teması kuramassam selam vermeyen biriyim. Hadi ama, ne arkadaş edinmesi?
Liseye başladığımda okul değiştirmek benim için kaçınılmaz sondu. Ama bı okul biraz farklı bir yer. İlköğretimdeki
Öğrenciler bu okula geçiş yapmış. Özel bi okul ama fiyatı tavan değil. Orta halli herkes gelebilir.
Ve bir yıl sonra burdayım işte..Hayatım baştan aşağı alaşağı olmuş,yeni insanların arasında yeni bi başlangıç yapıyorum.
Her başlangıçta en azından bir müzik duyduğunda geçmişteki yok oluşlarla canını yakacaksa,ne gerek var başlamaya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıldayan Çığlıklar
Dla nastolatkówYaklaşık bir yıl.. Bir yılda değişen hayat şartlarım..Ve onun getirdiği esinti.. Esintinin savurduğu ruhlar..Ruhlarda oluşan fırtınalar.. Hayatımdan kurguladığım ama sonunu bir türlü getiremediğim hikayem.Davranışlarımla gerçekleştiremediysem de hay...