onunla kilsede tanıştım,
fakat şeytan da olabilirdi.★ ★ ★
"abartma, acıtmıyor." onu kaldırıp çeşmenin yanına kadar getirip, oturtmuştum. sonra bel çantamın içinden dizinde olan küçük kırmızı çiziği kapatmak adına çıkardığım yarabandının üst kısmını söküyordum. tabii sökmeyi becerirsem.
"kanıyor ve enfeksyon kapabilirsin. yaralar kötüdür." yarabandını dizindeki çizikle paralel hizalayıp yapıştırırken, gözlerini üzerimde hissettim. tanrım, çok ağırdı, bakışları bile. "hem yalan söyleme, her yara acıtır." en çok acıtan yaralar da dazai gibi sürekli gülüp, ciddiyetsiz görünen kişilerin gerçekliğidir.
"ben acıyı hissetmeyen mutasyona uğramış süper güçlü bir canavarım." söylediklerine güldükten sonra yarabandının kağıtlarını çöplüğe atmak için ayağa kalktım. "piç herifin tekisin, be." ve gözleri benim hareketlerimi takip ediyordu. "ben de ağzı bozuk chuuya nerede kaldı diye düşünüyordum."
karşımda olan kişi şu an dazaiydi. ego değil. dur, zaten ego dazai ise. duygularım içeride lahana çorbası olmuşken nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum ancak atsushinin "nasihatları" kulaklarımda çınlıyordu.
"e, ne konuşmak istiyordun benimle, parazit?" doğru, içimden geldiği gibi davranacaktım. eğer gerçekten karşıma çıkma cesaretini bulduysa ve tahminlerim doğru çıktıysa, bu onun için de zor olmalıydı. "evet, şu olay." şaşkın ve meraklı bir şekilde ona bakıyordum. ve kahvrengilerinde kendi yansımamı görmüştüm. sonsuza kadar orada kalabilirmişim gibi hissettirmişti bu.
yine. yine oluyordu bu. kalbimi saran o garip duygu, mide bulantısı, bedenimdeki titreme. "seninle uzun zamandır bu konuyu konuşmak istiyordum ancak bir türlü cesaret edemiyordum, havuç." bana doğru yaklaşmış ve ellerimi kendi avuçları arasına almıştı. "aslında benim de sana söylemek istediğim şeyler vardı." aynada yaptığım provaların hepsi aklımdan silinmişti. "evet, uhm... ben..." çünkü bundan sonra atsushinin dediği gibi, içimden geldiği gibi davranacaktım. "senden hoşlanıyorum!"
evet. şu an bu andayız. bedensel fonksiyonlarımın çalıştığından emin değilim. hatta şu an içeride kocaman bir trafik sıkışıklığı varmış gibi hissediyordum.
içinden geldiği gibi davran.
içinden geldiği gibi davran.
içinden geldiği gibi davran.
gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. avuçları arasındaki elimi onun ellerine daha da sabitleyerek ona doğru yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
thenbhd
أدب الهواةdüşünsenize deprem oluyor ve eviniz bu deprem yüzünden ters bir şekil alıyor, anlarsınız ya. âşık olursun ve bütün hayatın değişirmiş gibi. [ soukoku ] düz yazı, texting, for her. 221122, jazmyn white.