Medyada ki şarkı kafede çalıyor.
Keyifli Okumalar.
-
BÖLÜM DÖRT
"Esin kim bu adam?" diye fısıldayan İrem'e Murat ve Sinan da bakışlarıyla hak verdi.
Esin hariç hepsinin aklında "Pasaklı" diyerek bağıran densiz adamın kim olduğu vardı. Esin gözlerini Jeremy'e dikmiş sinirden kızarmıştı. Oyunun başından beri onu izlemesi zaten utanç vericiydi. Peki ya bağırmasına ne demeliydi...
İnsanlara rezil olmamak için susmayı tercih eden Esin, arkadaşlarına dönerek "Size sonra anlatırım" dedi. "Oyuna devam edelim." İrem ve Murat bakışlarıyla onayladı ama Sinan tatmin olmamıştı. Esin'in tek arkadaşları onlardı. Şimdi bu herif de nereden çıkmıştı? Üstelik yabancıya benziyordu. Esin Sinan'ın duraklamasıyla düşüncelerini az çok tahmin etti.
"Lütfen Sinan" diye fısıldadı. Sinan Esin'in kedi yavrusu bakışına dayanamayıp "Tamam" dedi. Esin ve arkadaşları oyuna devam ederken insanlar olan biteni merakla izliyordu. Ayakta cevap bekleyen Jeremy oyunun devam etmesiyle yerine oturdu. İnsanlar Jeremy'nin oturmasıyla oyunun son kısmını izlemeye koyuldu.
Esin sahnede son kısmı güzel şekilde oynamaya çalışıyordu. Gözleri ikide bir Jeremy'le kesişince bu pek mümkün olmuyordu ama başarmıştı. Esin aklını yiyip bitiren sorularla mücadele etmek yerine Jeremy'e sorup kurtulacaktı.
Oyun bitmesine dakikalar kalmıştı. Jeremy Esin'in yeteneği karşısında adeta büyülenmişti. Kim bilir kaç tiyatro oyuncusunu izlemişti. Hiçbiri Esin kadar rolüne sahip çıkmamıştı. Esin özel olmalıydı. Onun gözlerinde ki parıltı Jeremy'nin ruhunu okşamaya bile yetmişti. Jeremy İtalya'da yaşıyordu. Babası iki yıl önce vefat ettiğinde evi terk etmişti. Babasının ölümünden annesini ve büyükbabasını sorumlu tutuyordu. Babası ölmeden bir gün önce beraber balık tutmaya gitmişlerdi. Beraber balık tutarken babası Jeremy'nin sırtını sıvazlayarak "Eğer bana birşey olursa, sonuçları ne olusa olsun gerçekleri bulmak için çabala" dedi. Jeremy korkmuştu. "Baba ne demek istiyorsun. Başın dertte mi?"
Jackson oğlunun gözlerine derin derin baktı. Belli ki ona anlatmak istediği çok şey vardı. İstese de anlatamadı. Dudaklarına kilit vurdu adeta. "Benim oğlum gerekeni yapar" diye geçirdi aklından.
"Başımın dertte değil evlat. Sadece uyanık ol! Haksızlıklar mücadele et. Kır, ez, geç. Babanın taktiklerini uygula. Beni de sakın unutma."
Jeremy'nin şüpe dolu gözleri babasının gözlerinde gezindi uzunca süre. "Veda eder gibi konuşmanı anlamasamda söylediklerini harfiyen yapacağıma emin ol baba."
"Sana güveniyorum Jeremy. Çünkü sen benim oğlumsun."
Güzel geçirdikleri günün sonrasında babasını çalışma odasında ölü olarak buldu. Çalışma masasında duran kağıtlar kana bürünmüştü mürekkebe bürünmesi gerekirken. Babasının sağ elin de silah vardı. Sol eli ise ceketinin cebindeydi. Cebinde kağıt parçaları vardı. Sanki kağıdı saklamaya çalışmıştı. Jeremy kağıdı okuyacakken annesi içeri girdi. Jeremy kağıdı saklayarak cebine attı ve annesini aldırmadan kaçtı.
Gösterinin bitmesiyle insanlar dağılmaya başlamıştı. Jeremy sandalyesinden kalktığında bir el koluna sarıldı. Döndüğünde Esin'i görmeyi beklemiyordu. Esin'in siniri gözlerinden okunuyordu.
"Pasaklı ha? Oyunu rezil ettin."
Jeremy gülümsedi. "Evet pasaklısın. Üstelik sahneye de yakışmıyorsun." Aslında Esin'in en çok sahneye yakıştığını görmüştü. Esin Jeremy'nin açıksözlü oluşu karşısında ne diyeceğini bilemedi.
"Sen ne anlarsın sahneden" dedi kekeleyerek. Hocaları ona sahnede çok güçlü olduğundan az bahsetmemişlerdi.
Jeremy Esin'in kolunu tutarak kendine çekti. Bedenleri çarpıştığında Esin'in kalbinde şimşekler çaktı. Nefesi kesildi. Jeremy Esin'in kulağına doğru eğildi. Sıcacık nefesi Esin'in kulağını yakıyordu. İkisinin de bedeni alev almış durumdaydı. Olanları izleyen arkadaşları ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Sinan Esin'in yanına gideceği sırada İrem onu durdurdu.
"Ona izin ver."
Sinan istemeye istemeye kabul etti ve kulise doğru gitti.
Jeremy Esin'in kokusunda mest olduğundan ne diyeceğini unutmuştu. Kendini toparlayıp "Yakında kim olduğumu göreceksin. O zaman söyleyeceklerim hayatını şekillendirecek" deyince Esin zorlukla bedenlerini ayırdı. "Kimsin sen!"
Jeremy cevap bile vermeden orayı terk ederken Esin ağlamaya başlamıştı. Neden ağladığını bile bilmiyordu. Jeremy'nin oyunu mahvetmesi mi, oyunculuğuna hakaret ederek hayallerini yıkması mı? Esin'in ağladığını gören İrem koşarak Esin'e sarıldı. Hıçkırıklara boğulan Esin'i kim kurtaracaktı? Kendini öyle çaresiz hissediyordu ki?
İrem arkadaşına destek olmak istesede Esin İrem'in kolları arasından sıyrılıp "Ben gidiyorum." dedi. İrem'in konuşmasına fırsat vermeden uzaklaştı oradan.
-
Gece siyah battaniyesini örtmüştü yine. İstanbul'un kalabalık sokakları durgunlaşmış, sesler duyulamayacak kadar azalmıştı. Esin eve dönerken sokakların birinde iş ilanı gördü. Ağlamaktan kızarmış gözleriyle yazıyı okuyamayınca iş yerinin camına yanaştı.
'Tecrübeli bayan eleman aranıyor.'
Kafe eski görünümü sayesinde baya dikkat çekiyordu. Esin bu işi alabileceğini düşünüyordu. Hatta emindi. Bu işte tecrübeli olmak bir yana, Esin gereğinden fazla tecrübeliydi.
"Tecrübe. Çalışmadığım mekân bırakmadım desem?"
Kafenin kapalı olduğunu düşünüp gidecekken içeriden orta yaşlı bir bayan çıktı. Esin'i gören kadın "Ne istemiştin kızım" diye sordu nazikçe.
Esin nedense heyecanlanmıştı. Günü kötü geçsede sonu güzel bitecek gibi görünüyordu. "Ben iş ilanına bakmıştım."
Kadın Esin'i inceleyip genç olduğuna karar verdiğinde "Tecrübeli kelimesini okumadın galiba?" dedi. Esin cevaba memnun olmadı.
"Yaşıma aldanmayın bu civardaki kafelerde epey çalıştım."
"Öyle mi?"
Esin gülümsedi, "Öyle." Ayrıca çok da çalışkanımdır. İşe ihtiyacım da var. Hiç değilse denesek? "
Kadın Esin'in isteği karşısında şaşırdı. Böylesine istekli eleman bulmak kolay değildi.
"Tamam yarın akşam gel deneyip görelim."
"Tamam. "
Esin istediğini almış olmanın mutluluğuyla yürümeye devam etti. Günün geri kalanında ne Jeremy'i düşündü nede mahvolan oyunu. Sadece unutmaya çalıştı. Unutup baştan başlamaya odaklandı.
-
''Esin iki numaralı masa hesap istiyor''
''Tamam Abla."
Esin dünün vermiş olduğu yorgunlukla okula gitmeyip akşama kadar uyumuştu. Bedenen dinlenmiş ancak ruhen bomboş hissediyordu. Son sürat çalışmaya devam ederken kalabalık bir gurup içeri girdi. Esin hesabı aldıktan sonra yeni gelen müşterilerin yanına gitti.
''Hoşgeldiniz.''
Esin'in güler yüzü adamlardan birinin arkasına dönmesiyle soldu.
''JEREMY!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PASAKLI
Teen Fiction... "Hey Pasaklı!" Esin izleyiciler arasından gelen sesi merak ederek etrafına baktı. Yakışıklı adamın bağırdığını anlayınca utandı. Bu adamı gözü ısırıyordu ama gözlüğünden dolayı tanıyamadı. Adamın kime seslendiğini merak ederek etrafta göz gezdir...