"bu kadardı, ders bitmiştir."
Yaşlı adam gözlüğünü düzeltip kitaplarını toparladı ve sınıftan çıktığında herkes başını masaya koyup sızlanmaya başladı. Hiç sevmem bu dersi. Adam yaşına başına bakmıyor, çiftleşme dönemindeki Arizona kertenkelesi gibi oynaşıp duruyor.Çantamı toparlamak için başımı kaldırdım. Herkes yavaş yavaş çıkıyordu.
Defterimi çantaya koyarken birinin başımda dikildiğini hissettim.
"Lee Felix, konuşabilir miyiz?"Gözlerim yerinden çıkacak gibi Baktım. Bu tüm herkesin ağzında yakışıklılığı ile konuşulan hyunjin...
Benimle ne konuşmak istiyor olabilirdi ki?
Heyecanlandığımı belli etmeden ona baktım."Ne konuda?"
"Sadece beş dakika benimle gel, lütfen."
Gözlerinde çaresizlik vardı sanki. Aynen şu an iki dakikada psikolog oldum, nasılım kızlar?💅🏻
Yerimden kalkıp çantayı omuzuma taktım ve başımı sallayarak önümden gitmesine izin verdim.
Kapıdan çıkarken tüm sınıf bizi izliyor ve aralarında konuşuyorlardı varoşlar.
Kudurun.İki kat çıktık ve terasın kapısını açtık. Astım var bende çocuk! Niye beni bu kadar yürütüyorsun?
Terasta yalnız olmanın rahatlığı ile bir yere oturacakken hyunjin omuzumdan tuttu ve derin nefes aldı.
"Sevgilim olur musun?"
Neden olmasın canım benim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
69+96
Fanfiction"annem kanser ve son dileği benim mutlu olduğumu görmek" "bunun benimle ne alakası var?" "sevgilim olur musun?"