KAÇIŞ
Bayram ile son işimizi hallediyorduk. Bu işten sonra onu ele vermek için büyük bir fırsatım olacaktı. İşimin en güzel yanı da buydu. Böyle pisliklerin güvendikleri insanın gerçekte onların hayatlarını bitirdiğini öğrendikten sonraki yüz ifadelerini izlemekti. Paha biçilemez bir zevk.
Şu anki tırın içinde Bayram'ın bildiği kadarıyla genç kızlar vardı. Onları yurt dışında, parasını peşin aldığı adamlara satıyordu.
Bu işin tamamını güvenerek bana emanet ettiği için içinde bulunması gereken kızlar vardı elbette, ama sınırın yanında bekleyen bir tırda plastik mankenler vardı. Bu tır yerine o tır sınırdın geçecekti.
Bayram'ın bana yaklaştığını fark edince ona döndüm. "Ben gidiyorum, ama çok yakında seninle tekrar görüşmek dileğiyle kadim dostum, Fatih." deyip elini sıkmam için uzattı.
Başımı sallayıp elini sıktım. Elbette görüşemeyecektik, çünkü o parmaklıkların arasındayken ben özgürce yaşıyor olacaktım.
Onu hangarın dışına kadar eşlik ettim. Evine varmadan yakalanacaktı, ancak bundan habersiz yine o iğrenç sırıtışıyla arabaya bindi. Çamını açıp, "İçimde bir huzur var, nedense her şeyin çok güzel olacağını seziyorum." dedi gözlerimin içine bakarak.
Onu anlamadığımı düşünmeliydi, çünkü ona göre işitme engelliydim. Bu yüzden işaret diliyle anlaşıyorduk ancak bunu sesli dile getirmesi bir yerde yanlış yaptığımı düşündürüyordu. El sallayarak uzaklaştı.
Gözden kaybolunca hangarın içine girdim. Üzerimdeki erkek kılığından kurtuldum. Göğüs kısmımı gizlemek için taktığım silikon göbeği çıkarınca üzerimden bir ağırlık kalktığını hissettim. Bunu taşımak çok zordu. Artık yüzümü yara yapan yapışkanlı bıyıktan da kurtuldum. Peruğu artık takmıyordum çünkü saçlarımı küt kestirmiştim. Bayram'ın yanına gelirken de saçımı ince ve pis göstermek için yağ sürüyordum.
Artık bunları yapmayacağım için gerçekten çok mutluydum.
Tırın yanına yaklaşınca dışarıdan sesler duyar gibi oldum ama yanılmıştım. Kapağı açınca bütün kızlar birden bağırmaya çalıştı. Ağızları kapalı olduğu için pek bağıramıyorlardı ama hepsinin sesi birden çıkınca tüm hangarda yayılıyordu.
"Sakin olun! Ben istihbarat için çalışıyorum, sizi kurtarmak için buradayım." deyip tam yardım etmek için tırın içine binecekken kolumdan tutan bir elle durduruldum.
Daha arkamı dönüp kim olduğunu görmeden ellerim kelepçelenmişti. "Özel kuvvetlerden Üsteğmen Tuncay Erdem. Seni yasa dışı satışlardan dolayı göz altına alıyorum." diyen sesle omuzumdan ona baktım.
Oydu. Bayram'ın yanına sızan asker. İlk karakolun arkasında konuşmalarını dinlerken karşılaşmıştık. Şimdi ise beni tutukluyordu. "Yanlış yapıyorsun, ben masumum. Onları kurtarmak için buradaydım." diye debelenmeye başladım.
"Nerde o masum ayağına yatan İngiliz muhabir?" dedi alayla.
Elbette ona MİT'den olduğumu söyleyemezdim. Kimliğim her kim olursa olsun gizli kalmalıydı. Yıldırım Denizer'in kesin emri vardı bu konuda. Öleceğimi dahi bilsem ağzımı açmamalıydım, çünkü eğer konuşursam Yıldırım beni yaşatmazdı.
"Gerçekten bir şey yapmadım. Sana yemin ederim!" diye kurtulmak için daha çok çırpındım. Ama nafileydi, sarıya dönük açık kahve gözleri kararmış gibiydi.
Onunla geçirdiğim vakitler gözümün önüne geldi. O zamanlar aslında geçirdiğimiz vaktin kıymetini anlamamıştım çünkü görev icabı onunlaydım, ancak şu an her şey zihnimde daha açıktı. Ben onunla çok güzel zamanlar geçirmiştim.
Kolumdan tutup dışarı sürükledi. Gözlerime dahi bakmıyordu. "Seni ilk o emniyette gördüğümde yakalamalıydım!" diye mırıldandığını duydum.
Bana karşı nefreti beklendikti elbet ama bu kadarını ben dahi beklemiyordum. Fazla neşe dolu bir insandı, güzel bir hayatı olduğu açıktı. Ama galiba o güzel, renkli hayatına koca bir karanlık çökmesine sebep olmuştum.
Artık kurtulmak için çabalamayı bıraktım. Kolumu o kadar sert sıkıyordu ki kaçamayacağımın farkındaydım. "Tuncay, sana yemin ederim ben bir şey yapmadım." diye onu ikna etmeye çalıştım. Zor gibiydi, gözlerindeki karanlık fazla korkunç duruyordu.
Durdu, ardından kararmış gözlerini bana dikti. "EĞER HİÇBİR YAPMADIYSAN BURADA NE İŞİN VARDI?!" diye kükredi adeta.
"Söyleyemem." diye mırıldandım sessizce. Bana olan bakışları gerçekten ürkütücü olmaya başlayınca gözlerimi kapadım.
Bu yoldan çıkmam biraz zor gibiydi. Ama zorluk olmasaydı hayatı yaşamanın bir anlamı da olmazdı.
...devam edecek...
Hello aşklarım, yeni bir kurguyla yine ben.
Bu seferki içime çok güzel sindi. Şimdilik ilk bölüm hazır ikinci bölümü yazıyorum. Umarım sizde beğenirsiniz.
Giriş bölümü olduğu için kısa ama normal bölümler dopdolu.
Ne düşünüyorsunuz şimdilik?
Başrollerin sizce nasıl bir ilişkisi olacak?
Öpüyorum hepinizi ilk bölümde tekrar görüşmek üzere😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış
Mystery / Thriller"Ben Samantha, Londra'da doğdum. 25 yaşındayım ve haber muhabirliği yapıyorum." Şiddetle elini masaya vurdu. "Kes! Saçma sapan şeyler zırvalayıp durma, bana gerçekleri söyle!" "Ben Zeynep. İstanbul doğumlu, 27 yaşında bir kızım. Ankara üniversitesi...