*_*_*_*_*_*_*_*_*
Minho gece adını duyduğunda normalde kalmazdı. Ama bu kişi Jisung olduğu için ayılması çok uzun sürmedi. Kafasını iyice çeverip küçüğe baktı, "efendim," diye boğukça seslendi.
Jisung'un aldığı kesik nefesler sanki birisi ile boğuşuyormuş gibi geliyordu, "imdat," boşluğa seslendi. Minho onun yardım isteği ile doğruldu, komodinin üstündeki küçük lambayı yaktı, Jisung uyuyordu ama rahatsız gibiydi.
"Sungie?" diye seslendi, onu uyandırmak ister gibi. Jisung onun kolları tuttu, sıkıyordu ve gözleri hâlâ kapalıydı. Yüzü buruşmuş, Minho'nun kolunu tırnaklamaya başlamıştı.
"Uyan balım," Jisung'un tutuşudan kurtuldu onu yumuşak bir şekilde sarstı ve uyanmasını diledi.
Jisung gözlerini açıp karşında Minho'yu gördüğünde dişlerini sıktı, koluna vurdu, bu sertti, "sen nerdesin!" Sesi kısık ama sinirliydi. Bir kaç defa daha vurdu büyüğün koluna. Minho daha cevap veremeden devam etti, "Bana pusu," koluna vurdu tekrar, "kursunlar, sen? Yat uyu!" Hâlâ gördüğü şeyin etkisinde kalmış gibiydi.
"Dur, sakin ol," Minho onun vuruşlarından kaçmak yerine sakinleştirmeye çalıştı, Jisung kısa bir an için durduğunda ona sıkıca sarıldı, "Ne pususu? Rüya mı gördün?" Jisung ise onu duymazdan geldi, yüzünü avuçlayıp dudaklarını birleştirdi, Minho ne olduğuna anlam veremedi ama ayak uydurdu. Jisung sanki sinirini atmak ister gibi hırçınca öpüyordu büyüğü, Minho'da aynı şekilde karşılık verince Jisung'un nefesi tükenene kadar birbirlerinin ağızlarını yediler.
Sincap çocuk yorgunca ayrılıp başını yastığa bıraktığında bitik nefesleri arasında sitemle bağırdı, "Beni yesinler, sen yerinden kalkma! Duyma..." Bir 'of' çekti, yüzünü onun zıttına çevirdi. "Git görmek istemiyorum seni, git uyu sen." Diye kovdu büyüğü.
"Sevgilim, rüyandaki Minho ile beni karıştırıyorsun galiba, seni kimse yemiyor." Sakince açıkladı, biraz kırılmıştıda ama bu fazla uzun süren bir şey değildi. Jisung hafif doğrulup kendisini kontrol ederken, Minho kendini tutamdan güldü.
"Ne yedi seni? Anlatmak iseter misin?" Diye sordu. Jisung hiç bir yerinde hasar olmadığından emin olup büyük ile gözlerini birleştirdi, "Beni yesinler, sen yat uyu." Yine kendi bildiğini diyordu. Minho onun anlına birikmiş terleri sildi elinin tersiyle.
"Özür dilerim," onun suyuna gitmeye çalıştı, Jisung'un yüzü tekrar buruştu. Ellerini Minho'nun boynuna çıkardı, "Korktum!" Sitem etti, Minho'yu kendine çekip sarıldı. Büyük olan neyden korktuğunu merak etmişti, sıkıca sarıldı o da.
"Anlatmak ister misin?" Biraz kafasını kaldırmış onun yüzüne bakıyordu Minho.
"Bana dokunur musun? Öp ya da onun gibi bir şey işte..." Diye istekte bulundu Jisung. Bu Minho'yu biraz şaşırtsada, yanında olduğunu anlamak için küçüğün böyle bir şey istediğini anlamıştı.
Kolları sıkıca Jisung'a sarılıyken, dudaklarını yanağını bastırdı, o sinirliyken dudaklarını öpmek iyi bir seçenek gibi durmuyordu hele ki biraz önce aldığı ısırıklar hâlâ biraz acısını gösererirken hiç mantıklı bir hareket değildi.
Dudaklarını yanağından çenesine, boynuna kaydırdı. Bir baskı
uygulamıyordu, sadece dokunuyor, dili ile okşuyordu ama bu Jisung'un siniri atması için yeterli olmuş gibiydi.Uzaklaşacağı sıra Jisung boynunda olan kollarını sıkılaştırmış izin vermemişti. Minho yanağına bir kaç öpücük daha koydu, "bana ne olduğunu anlatmak ister misin? Şu an sadece ben varım, burda seni yiyen bir şey yok."
"Uyuyordum, sonra odaya bir ayı girdi, benimle dalga geçiyordu ayağımı vurup kaçıyordu." Sonunda anlatmaya başlayan Jisung ile Minho tüm odağı ile dinledi ama gülmemek zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısasa Kısas |Minsung✓✓
FanfictionJisung lise için Busan' dan Seul' e annesinin ısrarları ile gider. Oraya gittiğinde kalacağı yurdun iki bloğu vardır. Her iki blok da birbirleri ile anlaşamazlar. Ve Jisung sanki bunu gidermek için gelmiştir. O anlaşmazlıkları hiç fark etmez çünkü h...