Karanlık bir gecede bir sokağın ortasında uyanmıştım. Nerede olduğumu ve nasıl buraya geldiğimi bilmiyordum. Ufak hareketlerle etrafımı incelemeye koyuldum. Loş bir ortamdı ve fazlasıyla geniş duruyordu.Etrafı iyice süzdükten sonra burasının aslında bir sokaktan ibaret olmadığını anladım. Aslında bir mağaradaydım ve burası gerçekten çok büyük bir yerdi.
Karanlık olmasına karşın etrafta loş bir ışık hüzmesi vardı. İçten içe bu ışık hüzmesinin ne olduğunu çok merak etmiştim. Gözlerimle etrafta bir çeşit hareketlilik aradım fakat burası çok ıssız bir yerdi ve benden başka kimseyi de görememiştim.
Detaylı incelediğimde burası gerçekten çok güzel bir yerdi. Eski zamanlarda yapılmış şehirlerden kalma harabelere çok benziyordu. Yapılar çok görkemlilerdi ve dahası çok büyüklerdi. Her birini tek tek incelemek ve onlara dokunmak istiyordum. En sonunda merakıma yenik düşeceğimi elbette biliyordum. Ki zaten bu da çok uzun sürmemişti.
Biraz düşündükten sonra etrafı incelemeye karar vererek her gördüğüm taşı, toprağı ve kabartmaları incelemeye koyuldum. Hepsi büyük bir özenle yapılmış gibiydi. Çeşitli insan suretleri, hayvan siluetleri, birkaç tane haç simgesi ve bazı duvarlarda ise sıralı şekilde atılmış çentikler bulunuyordu.
Biraz daha gezdikten sonra mağaranın bir köşesinde parlayan bir nesne dikkatimi çekti. nesnenin yanına gittiğimde ise matruşkaya benzeyen tasvirlerle oluşturulmuş, keskin hatları olan bir nesneydi ve dahası çok güzel kokuyordu. Merakıma yenik düşerek nesneyi elime alarak incelemeye koyuldum.
İnsana benzeyen gözleri vardı fakat bunlar kıpkırmızıydı. Vücudu ise altın dikenlerden oluşuyordu. Kolları ve bacakları ise normal bir insanınkilerden hayli uzun ve çelimsizdi. Dikkatli bakıldığında iskeleti ise deri olduğunu düşündüğüm şeyin altından belli oluyordu.
Bir çeşit totem eşyası gibiydi fakat hayatımda hiç bu kadar korkunç bir totem eşyası görmemiştim. Yeniden incelemeye koyulduğumda arkasında Fransızca bir şeyler yazdığını farkettim. Ortaokulda verilen Fransızca dersleri yüzünden Fransızcam iyiydi. Nesnenin arkasında ise tam olarak şöyle yazıyordu:
"Aucune sensation, aucun contact visuel. Le Fouet du Temps arrive pour vous."
*Hissetmek yok göz göze gelmek yok. Zamanın Kırbacı ise senin için geliyor.*
Zamanın Kırbacı'ndan bahsediyordu ama ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Öğrenme umuduyla elimdeki nesneyi bir kez sağa doğru çevirdim.
Nesnenin içinde sanki alevlerin içinden yeni çıkmış kadar sıcak fakat bir o kadar da kötü kokan bir kül yığını bulunuyordu. Küllerin ne olduğunu düşünürken elimdeki nesne bir anda sallanmaya başladı ve kontrol edemediğim için yere düştü. Mağaranın zemini artık hepten küllerle doluydu. Fakat küller anlam veremediğim bir biçimde duruyorlardı, sanki elimden kaymış gibi değil belirli bir şekilde dağılmış gibilerdi. Bunu fark eder etmez hemen küllerin oradan uzaklaştım. Mağara zeminini tamamen göz hapsine alacak şekilde durduğumda gördüğüm görüntü ise beni tamamen afallatmıştı.
Elimden düşen küller bir dairenin içinde yıldız oluşturmuşlardı ve fazlasıyla büyüktü. Görüntü karşısında donup kalmışken zeminin bir anda titrediğini hissetmiştim. Mağara sanki deprem oluyormuş gibi sallanıyor, duvarlarından birer birer küçük taş parçaları eksiliyordu.
Mağara sallandıkça içeriye kötü bir koku yayılıyordu. Koku beni tesiri altına çoktan almaya başlamış ve hafiften başım dönmeye başlamıştı.
Artık koku yüzünden nefes almakta bile zorlandığımı hissederken bir anda bir şey tarafından çekilmeye başlanmıştım. Karşı veremeyeceğim şekilde güçlüydü. Başımı kaldırıp beni sürükleyenin ne olduğuna bakmak istemiştim fakat vücudumu asla hareket ettiremiyordum. Normal bir insan gibi elleri olduğunu hissediyordum ama daha fazlası gibiydi.
Korku beni ele geçirmeye başlamışken bir anda durduk. Geldiğimiz yeri biraz da olsa hatırlıyor gibiydim. Etrafa baktığımda burasının neresi olduğunu anlamıştım.
Beni getirdiği yer yaklaşık bir 10 dakika önce küllerden oluşmuş daire yıldızın tam ortasıydı. Fakat bu alanda bir farklılık vardı. Karşımdaki duvarda daha önce olmayan bir yazı yazıyordu. Yine Fransızca yazılmıştı ve tam olarak şöyle yazılmıştı:
"Le Fouet du Temps est venu pour vous."
*Zamanın Kırbacı senin için geldi.*
****
Evet böylelikle ilk bölümün sonuna gelmiş bulunduk. Bölüm biraz kısa oldu çünkü olay örgüsü için böyle gerekiyordu.
Diğer bölümler elbette daha da uzun olacak.
Karakterlerimizi bir takım maceralar bekliyor.
Satır aralarında yorum yapmayı ve yıldızımı parlatmayı unutmayınız efendim.
Ne kadar sürçülisan ettiysek affola!
Diğer bölümlerde görüşmek üzere.
Bana ulaşmak için;
X (Twitter) Hesabım: raidenregheena
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN KIRBACI
TerrorBu sefer çan sesi bizim için çalmıştı. Hayatlarımızın kırılma noktasında ya zamanın yelkovanında bir tabut olacaktık ya da o zamanı kendimizle beraber durduracaktık. Alin Öztürk ve arkadaşları, üniversitelerinin tatile girmesi sebebiyle bir araya ge...