4

360 27 12
                                    

Barış cam kenarındaki bir msaya oturduğunda mekanın boş olmasının şansına olduğunu düşünmüştü. Islak montunu yanındaki sandalyeye kuruması için asmış dıışarıda yağan yağmuru izliyordu.
Yüksel bey yeni demlediği çaydan iki bardak doldurup oğlunun oturduğu masaya geçip karşısına oturmuştu. Oğlu bedenen burada olsa da aklı başka yerdeydi belliydi. O yüzden bir süre sessizce ona uyak uydurmuş o da yağmuru izlemişti.
Barış kendisine gelmiş gibi başını babasına çevirdiğinde babası güven verir bir gülümsemeyle ona bakmıştı. Belli ki kendisi lafa girmeden oğlu başlamayacaktı.

"Anlat bakalım yıllardır sustuğun şu sırrı Barış efendi." dediğinde genç adam şaşkınca babasına bakmıştı. Sorgular bakışlarla babasına bakmıştı.

"Sen?!" dediğinde babası oğluna başını sallayıp gülümsemişti. Olayın detaylarını bilmese de bu iki gencin sakladıklarını sandıkları aşklarının farkındaydı. Gerçi ne olmuştu da ikisi de birbirlerini böylesine görmezden geliyolardı. İkisinin de, özellikle Balca kızının gözlerindeki bu kırgınlığın geçmeyen sebebi oğlu muydu?
Barış hala kendisine anlamsızca baktığı için onun sorularını gidermek adına konuşmaya başlamıştı.

"Bakma öyle saf saf. Her şeyi bilmiyorum tabi ama ikinizin de geçmişte parıldayan gözleri neden son zamanlarda böylesine solgun. Hele ki kızımın ruhu neden çekilmiş gibi?" dediğinde genç adamın kalbi bir kere daha ezilmişti. Balca bunları hiç haketmemişti. Derin bir nefes vererek başını iki eli arasına alıp saçlarını karıştırmıştı.
Yüksel bey ne zaman olduğunun tarihini tahmin edemese de bu iki gencin bir zamanlar sevgili olduğunu biliyordu. Diğerleri farkında mıydı bundan emin değildi,yıllardır çocuklarla beraber saklamıştı bu sırrı.
Barış babasına geçmişten Ankara'ya kadar özet geçmişti. Yüksel bey bir hevesle dinlemişti bunları,oğlunun sesindeki o heyecan mutluluk ona da geçmişti.

"Olaylar tahmin ettiğim zamanlarda mı patlak verdi yoksa." derken zihninde o günlere gitmişti. Barış ise bu sözlere anlamsızca bakmış anlatmaya devam etmişti,hangi zamanları kastettiğini bilmiyorudu ama babası o sırada umuyordu ki Balca'nın geçirdiği zor günlerin sorumlusu oğlu olmasaydı.

"Önce her şey çok iyiydi her şeyi idare edebiliyordum ama sonra ne kadar çalışsam da yetmiyor gibi gelmeye başladı. Ben ilerlemek istedikçe sanki yerimde sayıyor gibiydim. Sonra hırstan mıdır nedir artık gözüm körleşti. Sadece futbolu gördüm,ona odaklandım. Zihnimde hep daha çok çalışmalısın emeklerinin karşılığını almalısın diye bir ses yankılanıyordu sanki. Ben de ona kandım gözümden her şeyi herkesi silecek kadar hırslandım.
Balca bana hep destek oluyordu aramızda hiçbir sorun yoktu ama sonra ne oldu bilmiyorum. Ona zaman ayıramadığımı farkettiğimde omuzlarıma yük bindi sanki o benim davranışlarımı haketmiyordu,elimde olmadan tüm ilgimi futbola vermiştim. Gözüm öyle kördü ki hayattan öyle soyutlanmışttım Balca'nın asla unutmadığım doğum gününü bile unutup o akşam ona ayrılık mesajı attım. Ki o daha bir iki gün önce benim doğum günümde yanımda olmak için onca yol gelmişti. O gün bile yanında değildim, takımdan çocuklarlaydım,mesajlarına dönmemiştim.
Belki o zamanlar oturup düşünecek kadar aklım olsaydı böyle bir karara varmazdım.
O an aklıma gelen ilk şeyi yaptım o daha fazla üzülmesin diye ondan ayrıldım. Daha iyi olurum sanmıştım ama sonra çöktüm. Neye elimi atsam elimde kalıyordu sanki. Giden,bitiren ben olmuştum ama kalbimdeki ağırlık hiçbir zaman geçmedi. Ben ayrılsak da yüzyüze bakarız,konuşuruz sanmıştım onun hayatımdan böyle hiç olmamış gibi silineceğini hiç düşünmemiştim. Sonra bana sesini, yüzünü bile göstermeyecek kadar yok oldu. Ben baktığım her yerde hala onu görürken yaşadığım her şeyin sıkıntısını onun üzerine yükleyip ilk ondan kaçtım. İstediğim yerlere gelsem de hiçbir zaman 'oh be' diyeemedim. Kariyerime odaklanıcam diyip ilişkimi bitirdiğim halde bile zihnimin kalbimin ağırlığı altında ezilirken onu düşünüyordum,onsuz bir an geçiremiyordum sonra dedim ki kendini ne kadar yorarsan o kadar düşünmezsin, zihnimi hala o kaplarken daha çok çalıştım. Ben Balca'yı hayatımdan sadece bedenen çıkarmışım baba bunu çok erken anlasam bile artık bizi dönülmez bir yola sokmuştum. Sonra bir cesaret gücü bulduğumda aramıştım ama numara kullanılmıyordu. Ablam haftalarca neredeyse yüzüme bakmadı,numarasını kimden istesem vermedi,kime 'o nasıl' diye sorsam cevapsız bırakıldım. Delirecek gibiydim. O günden sonra da ilk defa sesinş,yüzünü havalimanı gecesi gördüm."
diyip içindeki derin nefesi bırakmış nefes almak için yanındaki sürgülü camı açmıştı.
Yüksel bey şimdi anlam veriyordu o garip yolculuğa,ikisinin arasındaki o sessizliğe, Balca kızının yaşadıklarının sebebini şimdi anlıyordu.
Bu defa derin bir nefes alıp konuşma sırası kendisine geçmişti. Ellerini birbirine sürtüp bağlamıştı. Oğlu anlatırken araya girmemek için çok zor tutmuştu kendisini,hatta yalan yok bir tokat bile indiresi gelmişti yüzüne ama yapamadı zaten pişmanlığı yüzünden akıyordu.

Ela Balca ve Barış AlperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin