5

356 22 8
                                    

Bilgilendirme;
Arkadaşlar kurgum şimdilik günümüzle paralel gitmiyor. Hatta genel olarak daha farklı bir şekilde ilerleyecek gibi benim gözümde. Aklınızın karışmaması için bilgilendirmek istedim. Ayrıca Balca ve Barış ayrıldıklarında yirmi yaşındalardı şu an ise yirmi iki yaşındalar.


Hani kul plan yapar kader gülermiş derlerdi ya. Barış tam da onu yaşamıştı işte. İstanbul'a dönmek için son beş günü kalmıştı,sonra kampı başlıyordu. Bu süre içinde kimseye bir şey demeden Balca'nın yayladan dönmesini beklemişti. Genç kız gideli iki gün olmuştu gerçi Barış bu iki gün içerisinde dışarıya karşı sessiz olsa da  gece içi içine sığmaz olmuş evdeki herkes uyurken dışarı çıkmıştı. Kendisini sokağa attığında bir süre evin bahçesinde dolanmış sonra da dayanamamış yaylaya çıkmıştı. Yollarda ışık bile yoktu arabanın uzunlarını açmış yavaş yavaş yol almıştı. Gecenin bu saatinde neden bunu yaptığını sorgulasa da bir cevap bulamamıştı kendisine. Hatırladığı kadarıyla gecenin kör karanlığında geldiği evin önünde farlarını kapatıp durduğunda tek bir ışık bile yanmıyordu ama orada beklediği birkaç saat sanki gönlü ferahlamıştı. Artık hava aydınlanmaya başladığında evdekiler merak etmesin diye geri dönmüştü.
Sabah kahvaltıya kalktığında da mutfakta sabahın köründe bile son ses Hacer annesiyle telefon görüşmesi yapan annesinin konuşmalarına kulak misafiri olduğunda Balca'nın yayladan ineceğini öğrenmişti. Elinden ne gelirdi bilmiyordu ama bu habere oldukça sevinmişti,bir şekilde bir şeyler ayarlaması lazımdı.
Keyifle kahvaltısını yaparken telefonu çalmıştı. Çok sevindirici bir haberi hiç istemediği bir an almıştı ama elinden hiçbir şey gelmezdi.
Milli takımın yedeklerindeydi fakat bir oyuncunun kadro dışı bırakılmasıyla kendisi on birde başlayacaktı. Bu yüzden iki saat sonrasına alınmış uçakla İstanbul'a dönmesi gerekiyordu. Oradan da İsviçre'ye geçecekti.Sevinci ve hüznü yine aynı anda yaşamıştı. Balca ile arasına yine futbol girmişti. Eşyalarını apar topar hazırlamış evdekilerle hatta Hacer annesi ve Ali babasıyla da vedalaşmış sonra da havalimanına gitmişti. O son kontrollerden geçerken Balca'da evine gelmişti.

Balca'dan iki gün önce yayla evi
Babam beni yaylaya getirdiğinde bir süre bizimle oturmuş,annesiyle hasret gidermişti. Babaannem kar yağana kadar yaylada kalırdı,sonra da bizim evimize geçer ilkbaharda geri yaylaya çıkardı.
Babam evden ayrıldığında onu yolculamış sonra da yanan sobanın etkisiyle sıcacık salonda oturan babaannemin dizinin dibine yatmıştım. Küçüklüğümden beri en sevdiğim şeyi yapıp saçlarımı okşamaya başlamıştı.

"Yine o kıvırcık uşaktan mi kaçtı ha de bakayım." dediğinde dizinin dibinde istemsiz gülmüştüm.

"Yoo seni özledim babaanne. Gelemez miyim?" diyince popoma bir tane şaplak indirmişti.

"Seni yalanci seni. Utanmıyosun dimi yalan etmeye biliyorum ben yine ondan kaçtin." dediğinde sessiz kalmıştım. Babaannem buraya ilk geldiğimde derdimin gönül yarası olduğunu anlamıştı beni yine böyle dizine yatırmış derdimi dinlemişti. Anne ve babamın endişeli olduğu günlerde onlara hep gönüllerini ferahlatacak şeyler söylemişti. Yaylada olmak bana hep iyi gelirdi. Sabahları yürüyüş yapar komşuların hayvanlarını severdim. Babaannemle beraber yemek yapıp onun ev işlerine yardım ederdim.
Şimdi de biraz dinlenmek ve durulmak için gelebileceğim en iyi yer burasıydı. Aklımda ki her şey birkaç saatliğine de olsa uçup gidiyordu burada.
Zihnimi biraz da olsa toplayabildiğim iki günün sonunda babam gelip bizi almıştı hem birkaç güne İstanbul'a dönecektim ailemle ve sevdiklerimle zaman geçirmek istiyordum. Döndüğümde çok özlüyordum sonra.

Eve geldiğimizde her şey kaldığı yerden devam etmişti. Babam işe giderken biz de annem ve babaannemle son güzel günlerin tadını çıkarmak için bir şeyler hazırlayıp bahçede yeme kararı almıştık. Hava biraz esiyor olsa da güneş tüm o serinliği alıp götürüyordu. Annem bahçedeki küçük bostandan topladığı yeşilliklerle bize kısır yapmıştı bir yandan da fırında benim yaptığım kek pişiyordu. Sonra da içine börek atacaktık. Benim ellerim kirli olduğu için çalan kapıyı babaannem açmaya gitmişti. Kapı girişinden gelen yüksek sesli konuşmalar ve kıkırdamalarla gülmüştüm, ses tonlarını asla ayarlayamıyorlardı.
Ben bulaşıkları makineye dizerken mutfağa Emine annem ve kızlar girmişti. Her birinin elinde birer borcam vardı herkes bir şey hazırlamıştı. Annemler bahçeye geçerken biz de kızlarla mutfakta ayaküstü sohbet ediyorduk.
Kapı tekrar çaldığında bu defa açmak için ben gitmiştim. Gördüğüm kişiyle birbirimize adeta çığlık atmış hemen sarılmıştık.
Zeynep ve Ayşe teyze gelmişlerdi. Ayşe teyze halimize gülüp içeri girerken biz de kolkola girmiş fısır fısır konuşuyorduk.

Ela Balca ve Barış AlperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin