"Nerede kaldı bunlar ya?" dedi Elif, İlkin'in yanından kalkarak. İlkin, Elif'in elinden tutup onu yanına oturttu.
"Aşkım, gel buraya, biraz yalnız bırak onları. Saliha'ya iyi geliyor, Hande."
"Benden kaçıyor gibi, İlkin."
"Hayır aşkım, sana bu yanını göstermek istemiyor. Yıllardır ayaktaydı, hiç senin yanında bu kadar düşmemişti. Şimdi senden utanıyor."
"Biraz zaman ver Saliha'ya."
"Korkuyorum, İlkin... Annem gibi olmasından korkuyorum."
"Sakin ol, o hâlâ eski Saliha."
"Gel buraya."
İlkin, Elif'i kendine çekip sandalyesini ona doğru çekti, önce dudağından öptü ardından Elif'i kollarının arasına aldı.
"İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın."
"Sen de."
O esnada odaya Hande ve Saliha girdi. Hande, Saliha'nın kolundan tutarak ona destek oluyordu. Elif hemen ayağa kalkıp ablasının yanına gitti. Saliha'nın yanına geldiğinde gözlerinin kızarmış olduğunu fark etti. Tam "İyi misin?" diyecekken Saliha eliyle onu durdurdu.
"Elif, iyiyim. Lütfen sürekli sorma, biliyorum endişeleniyorsun ama cidden kötü olduğumda söylerim."
Elif sessiz kalınca Saliha gülerek, "Anlaştık mı sıpa?"
"Anlaştık."
Masaya geçtiklerinde herkes sessizce yemeklerine odaklanmıştı. Elif, yaşananların etkisiyle biraz kırgındı. Kafasında hâlâ ablasının durumu dönüp duruyor, zaman zaman göz ucuyla Saliha'nın yemek yiyişini kontrol ediyordu. Saliha'nın her lokmayı dikkatle aldığını görmek onu bir nebze rahatlatsa da içindeki endişe tam anlamıyla dağılmamıştı.
O sırada İlkin, Elif'in sessizliğini fark etti. Elini masanın altından Elif'in ayağına doğru uzatıp nazikçe dokundu, onu sakinleştirmek istercesine. Elif, İlkin'in bu küçük dokunuşuyla bir an durakladı, ona dönüp hafif bir gülümsemeyle karşılık verdi. İlkin'in bu hareketi içindeki tedirginliği biraz olsun hafifletmişti.
Tam o sırada Hande, ortamın sessizliğini bozmak için başını kaldırıp İlkin'e baktı. Alaycı bir gülümseme ile söze girdi.
"Hayırdır İlkin Hanım, yarın bizi yenmek için planlar mı yapıyorsun? Dikkat et de Elif'le bana yenilme."
Bu lafla masadaki hava bir anda değişti. İlkin, bir kahkaha patlatıp gözlerini kısarak Hande'ye baktı
"Tabii ki planlarım var! Ama sizi üzmek istemem, o yüzden belki biraz yavaş oynarız."
Saliha, göz ucuyla karşısında neşeyle şakalaşan üçlüye baktı. Hepsi, masada bir oyun oynuyor gibiydiler. Haftalardır bu kadar mutlu, bu kadar kendileri gibi görmemişti onları. Saliha'nın yüzünde istemsiz bir gülümseme belirdi, içinde hafif bir sıcaklık hissetti.
İlkin, Elif'in elini sıkıca tutmuş, şakayla karışık Hande'ye meydan okuyordu. Saliha, üçlünün masadaki şakalaşmalarını sessizce izlerken dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. İlkin, Elif ve Hande'nin arasındaki o sıcak, neşeli diyaloglar bir süredir içini kemiren karanlık bulutların biraz olsun dağılmasına neden olmuştu. Haftalardır görmediği bir şeydi bu; onları bu kadar mutlu, bu kadar kendiliğinden kahkahalar atarken görmek... Neşeleri adeta masanın üzerinde dans ediyordu, her kahkaha havaya karışıp odanın içine yayılıyordu.
İlkin, Elif'in yanağına bir öpücük kondurmuş, Elif ise hafifçe kızarıp mahcup bir gülümsemeyle ona cevap vermişti. Hande, iki sevgiliye alaycı bir bakış atıp sözleriyle ortalığı daha da canlandırıyordu.