Part 29 - Yüzleşme (Özel Bölüm)

170 29 3
                                    

uzun zamandır bu fice özel bölüm yazmayı istiyordum doğum günüme nasipmiş, bunun heyecanıyla güzel uzun bölüm hazırladım sizlere (smutlarda vardır biraz dikkat)

iyi okumalarr

🌒

3 hafta sonra
21 Eylül 2024 - Cumartesi

Genç adamın omuzları, saçları ve giysileri sırılsıklam olmuştu. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur onun görüş alanını kısıtlıyordu. Dudaklarının arasında savurduğu onca küfürler yağmur seslerine karışıp yok oluyordu. Bir gece vaktinde ve böyle çıldırmış gibi yağmur yağan günde neden sokakta olduğunu sorgulamadan edemiyordu, neden dışarı çıkmıştı?

Tabii ya bunların hepsi evde cıvıl cıvıl gezen sevgilisi yüzündendi. Gecenin bir vakti rahatlık batmıştı ufaklığa Jungkook'u tekmeleyerek evden dışarı atmış istediğini almadan geri dönerse onu öldüreceğini söylemişti. İstediği şey ise basit bir gece lambasıydı. Küfrede küfrede sokakları gezmişti iri olan adam, bu hallere düşeceğini hiç ama hiç tahmin etmemişti. Katil olduğu dönemler daha kolaydı.

Jimin durduk yere küsüyor Jungkook onun gönlünü almaya çalıştığı anda ise iri olanı küçük elleriyle bir güzel pataklıyordu. Jungkook moraran eklemlerinin başka türlü morarmasını isterdi ama şiddete maruz kalıyordu işte. Boynunu kütletti ıslak saçlarını geriye yatırdı, üşütmese iyiydi. Sonbahardan dolayıhava zaten fazla serindi bir de bu serinliğin içinde sırılsıklam olunca hastalıktan korkar olmuştu.

Hastalanırsa eğer Jimin ile uyuyamaz onu doya doya öpemezdi. Tek korkusu hasta olduğunda ona yaklaşamamaktı zaten. Salak saçma şeyler değildi bunlar ama eski Jungkook olsa kahkahalarla gülerdi bu haline. Biraz gururu inciniyordu doğrusu, hanımcı diye alay ediyordu Yeonjun onunla. O çocuğu da bir gün dövecekti aklına koymuştu.

"Dur!" duyduğu erkek çığlığıyla Jungkook bir köpek gibi kulaklarını kabarttı. Ses bir apartman girişinden duyulmuştu. Birinin yardıma ihtiyacı olduğu bariz belliydi gelen çığlıklarla. Jungkook elinde tuttuğu poşete baktı, Jimin'e verdiği sözü yine çiğneyeceği anlardan birindeydi. İkilem onu zorluyordu. Bir yandan eve gitmek isterken diğer yandan çığlığın sahibini kurtarmak istiyordu.

Poşeti kavrayan eli sıkı bir yumruk haline geldiğinde ikinci seçeneği seçtiği anlaşılmıştı. Poşeti bir arabanın kaputuna koyarak apartmana koştu. Alkollü olduğu belli olan uzun saçlı orta yaşlarda bir adam liseliye benzeyen çocuğun üzerine kapaklanmış bedenini çocuğa sürtüyordu. Jungkook bu manzara karşısında duraksamıştı, zihninin geçmişinde kalan o iğrenç anılar gün yüzüne çıkmıştı.

Çaresiz çırpınarak ağlayan çocuğa bakarken yutkundu, beyni kendisini yanıltarak o çocuğun kendisi olduğunu düşündürdü. İşte o zaman Jungkook'un elleri uzun bir aradan sonra titemişti, yalnızca bedeni değil tüm vücucu titreşime geçmişti. Çocuk çığlık atmak istiyordu ama ağzı o kirli eller yüzünden kapalıydı, gözlerinden akan yaşlar girişe kadar ulaşan yağmur damlalarına karışıyordu. Siyah saçları uzun olduğundan adam onları kavrıyor acımadan çekiyordu.

Jungkook ayakları geri geriye gitti, ne kadar çocuğa yardım etmek istese de travmaları tetiklendiği için kendinde değildi iri olan. Yıllar öncesinde o pislik adamın bıraktığı morluklar bedeninde düzenli sızı oluşturmuş canını yakıyordu, ağzından bir hıçkırık peyda oldu hemen ardından olduğu yerde dizlerinin üstüne çötktü. Başı eğikti çocuğun tecavüze maruz kalışını izlemiyordu ama çığlıkları net şekilde duyuyordu. Yağmur sesine karışan yardım çığlıkları canını yakıyordu.

"Korkuyor musun?" Jungkook nazik bir ses işitti. Sesin nereden geldiğine bakmaya çalıştı ama kimseler yoktu görünürde. "Acılarına hapsolacak mısın?" o nazik ses yine duyuldu ama başka kimsenin bu sesi duyduğundan emin değildi. Sanki birisi yakından kulağına konuşuyordu. "Başka yerlerde arama beni, ben senin her zaman içindeyim. Ben senim ve sen bensin Jungkook." iri olan başını yerden kaldırdı elini kalbine yerleştirdi.

My Litte Mouse ٭ Jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin