.
.
.★
---
BTS dünya turunun bir durağındaydı. Sahne ışıkları sönmüş, konser sona ermişti. Herkes oteline dönmüştü, ama Taehyung’un içi içine sığmıyordu. O gece, otel odasında hapis kalmak istemiyordu. Sessizce odasından çıkıp otelin arka bahçesine doğru yürüdü. Ay, gökyüzünde parlarken, hafif bir rüzgar etrafında esiyordu.
Tam o sırada, Taehyung uzaklarda bir gölge fark etti. Gölge ona doğru yaklaştıkça, Jungkook olduğunu anladı. Jungkook, her zamanki gibi kapüşonlu sweatshirt’ü ve rahat bir havasıyla ona doğru yaklaşıyordu.
"Sen de mi buradasın?" diye sordu Taehyung, gülümseyerek.
Jungkook omuz silkti. "Uyuyamadım. Sen?"
Taehyung derin bir nefes alarak yukarı, yıldızlarla dolu gökyüzüne baktı. "Bazen sadece gökyüzünü izlemek istiyorum. Şehir ışıklarından uzak, sessiz bir yerde."
Jungkook da başını yukarı kaldırdı. "Haklısın. Yıldızlar gerçekten güzel bu gece."
İkisi de sessizce oturdular, yıldızların altındaki dinginliği paylaştılar. Taehyung, Jungkook’a dönüp bakarken, aralarındaki dostluk bağının yıllar içinde nasıl güçlendiğini düşündü. Jungkook her zaman yanında olmuştu; ne zaman zorlanırsa, ne zaman gülerse, Jungkook hep oradaydı.
"Hatırlıyor musun," dedi Taehyung, "ilk kez birlikte sahneye çıktığımız günü? Ne kadar heyecanlanmıştık."
Jungkook gülümsedi. "Tabii ki. O zamanlar hep birbirimize bakıp, 'Başardık mı?' diye soruyorduk. Ama şimdi... her şey daha gerçek."
Taehyung içten bir kahkaha attı. "Evet, çok uzun bir yol kat ettik."
Bir süre daha sessizlik içinde oturdular. Sonra, Jungkook aniden konuştu: "Sana bir şey sormam lazım, Taehyung."
Taehyung merakla ona döndü. "Ne oldu?"
"Bu kadar yakın olmak, bazen seni düşündüğümde... seni arkadaş olarak görmekten daha fazlasını hissediyorum," dedi Jungkook, sesi yumuşak ama kararlıydı.
Taehyung'un kalbi hızlandı, ama sakinliğini koruyarak cevap verdi. "Ben de bazen aynı şeyi hissediyorum, Jungkook. Ama belki de önemli olan sadece hissettiğimiz şey değil, bu hislerin bizi nereye götüreceği."
Jungkook, Taehyung'un gözlerinin içine derin bir şekilde baktı. "Bizi nereye götürürse götürsün, hep yanında olacağım."
O anda, iki dost arasındaki bağın, dostluktan çok daha derin bir şeye dönüşmekte olduğunu ikisi de biliyordu. Ama acele etmiyorlardı; bu anın tadını çıkarmak, birbirlerinin yanında olmanın huzurunu hissetmek onlar için yeterliydi.
Yıldızlar, onların üzerinde parıldamaya devam ederken, ikisi de gökyüzünün altında yeni bir başlangıç yapıyorlardı.
---
Son.
★