Taşlı patika yolda bindiğimiz atlı araba bir oraya bir buraya giderken bedenimi sabit tutmak için resmen savaşıyordum.
Bakışlarım Nasya'ya dönerken onun da bakışları bana döndü. Daha sonra gözlerimi önümdeki şehzadeye çevirmemle birlitke tam bir şey söyleceğim esnada atlı araba durdu.
Daha sonra kapının açılmasıyla birlikte bakışlarım dışarıya döndü ancak hiçbir şey göremedim.
Bir kaç saniye sonra Şehzade Timuçin ayağı kalktı ve yeşil gözlerini bana dikti. "Siz burada kalın, ben size işaret verdiğim vakit inersiniz." Dediği zaman dışarı doğru çıktı.
Kafamı hafifçe kapının dışına çevirdiğim zaman hafif yaşlı bir kadının genç adama sarıldığını duydum.
"Aslanım.."
Gözlerimi hafifçe kısmamla birlikte kendimi geriye doğru çektim. Bir kaç saniye sonra "Sinyor Matteo." Diye bir ses geldiği zaman oturduğum yerde duruşumu dikleştirdim.
Ayağı kalıp bakışlarımı Nasyaya çevirmemle birlikte kafamla dışarıyı işaret ettim.
Daha sonra derin bir nefes alıp kapıdan dışarı doğru çıkmamla birlikte kapının kenarından tutup, basamaklardan yavaşça indim.
Geniş bir bahçenin girişindeki şık giyinimli iki hatun ve şehzadenin gözleri bendeydi.
Benim ardımdan çıkan Nasya'da benim gördüğüm görüntüyü görürken "Kim bunlar aslanım?" Diye sordu yaşlı kadın.
Timuçin'in yeşil gözleri bana döndü ve beni baştan aşağı süzdü. Daha sonra da konuştu.
"Ünlü İtalyan Prensi Sinyor Matteo validem."
Karşımdaki kadın şaşkın bir şekilde gözlerini açarken derin bir nefes aldı.
Hemen yanı başındaki genç adamın yaşlarındaki kızda şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.
"Aslanım, bunun burada ne işi vardır? Sakın onu hareme getirdiğini söyleme bana."
Evet, konuşan sanırım Timuçin'in validesiydi. Valide hanım Timuçin'e korku ile bakarken diğer kadında yutkunup, başını kaldırdı.
"Ağabey bunun bir savaş sebebi olacağını bilmez misin? Eğer bu hünkarımızın kulağına giderse kelleniz bile gidebilir." Diye validesine katılır bir tonda da ekledi anladığım kadarıyla Timuçin'in kız kardeşi olan hatun.
"Haremde onu bir sır gibi saklayacaksınız, kimse onun burada olduğunu bilmeyecek."
Artık daha fazla dayanamıyordum. Sinirle bir nefes alıp geri vermemle birlitke "Bunun bedelini çok fena ödeyeceksin barbar şehazde!" Dedim sinirden titreyen sesimle.
Timuçin gözlerini bana dikip bir kaç saniye gözlerimin içine baktı ve daha sonra da validesi ve kız kardeşine dönüp "O size emanettir." Dedi ve has bahçeden az ilerideki sancak sarayına doğru ilerlemeye başladı.
Esen rüzgar saçlarımı dalgalandırırken umutsuzca tek gözümden bir damla düştü ve yanaklarımda kurudu.
Bir kaç saniye sonra "Ağalar, yolu gösterin." Diye Timuçin'in validesi konuştuğu zaman iki adet ağa kollarıma girdi.
"Emredersiniz Müjgan Sultanım."
"Ve nedimeye de lütfen." Diye kız kardeşinin de eklemesi ile "Sizde emredersiniz Dilruba Sultanım." Dediler.
~~~~
Bir dairenin içine girmenizle birlikte ağalar kollarımı bıraktı. Bir kaç saniye sonra da Nasya'da benimle aynı daireye getirildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Yeşili
Fiksi SejarahSinyor Matteo, İtalya'nın asil ve zarif prensidir. Ta kii taht yolunda koşan ve Osmanlı İmparatorluğunun veliahtı olan bir Şehzadenin eline düşene kadar. Tür: Tarihi Kurgu