"Madem sensin o. Madem sevmeksin, gülmeksin, yaşamaksın. Madem yüzün yüzümde, sesin sesimde. Madem milyarlarca ihtimal varken rastladık birbirimize. Kal böyle değişme, gitme, bitme. Yaşlan benimle."
Cemal Süreyya.
*
Uyarı, bu bölümde tetikleyici unsurlar vardır, lütfen dikkatle okuyunuz.
*
Daha önce birini kaybetmenin acısını babamın evden gittiği gün anlamıştım. Daha çocuktum, neyin ne olduğunu anlayacak yaşta bile değildim ama anlamıştım işte. Babam bizi terk etmişti. Başka bir kadın için mi yoksa depresyonda mıydı, hiçbir şey bilmiyordum, tek bildiğim annemle beni onun yokluğuyla baş etmemiz için bırakıp gitmiş olmasıydı.
Üzülmüştüm. Ağlamıştım. Yaşım ilerledikçe ağlamalar kesilmişti. Üzüntü yerine içimde koca bir hissizlik vardı. Onunla daha çok zaman geçirseydim farklı hisseder miydim, emin değildim.
İkinci kez hissettiğim acı annemi kaybettiğimde yaşanmıştı. Onu kaybetmeyi seçmek zorunda kaldığımda... Şimdi ise Halil'i kaybetmiştim. Sevdiğim adamın abisinden çok bana abi olan adamı.
Halil ölmüştü.
Ve onunla beraber sevdiğim adamı kurtarma hayallerim de ölmüştü.
Halil'i seviyordum, elbette ölmesine üzülmüştüm ama beni etkileyen asıl şey kaderin önüne geçemeyeceğim gerçeğini nihayet öğrenmiş olmamdı. Zamanın akışıyla oynamış, tarihi değiştirmiştim. Bu da demek oluyordu ki bugünden sonra Kenan her saniye her dakika içinde ölebilirdi.
Aptaldım. Koca bir aptal! Kaderi değiştirebileceğime inanmıştım... Bir şeyi değiştirdiğim kesindi ve bana geri dönüşü acı olmuştu.
Neden geçmişe, özellikle bu zamana geldim ki?
Niçin?
Sevdiğim adamı bile kurtaramayacaksam neden bu lanet olası zamandayım? Allah kahretsin! Neden?
Aklımda binlerce sorum ve sıfır cevabım vardı. Halil'le beraber benim umudum da ölmüştü. Sevdiklerimi kurtarabileceğime dair olan inancım yıkılmıştı.
Cenaze kalabalıktı. Meğer ne çok seveni varmış Halil'in. Nasıl sevmesinler ki, o benim bu dünyada tanıdığım en iyi adamlardan biriydi. Hepsi onu son yolcuğuna uğurlamak için işini gücünü bırakıp gelmişti. Onun için...
Ailemiz... Ailemiz kahrolmuştu. Huriye teyze, Ayşenur, Kenan. Hiçbir şeyden haberi olmayan Bekir'in bile gözyaşları kesilmemişti. Önce babasını kaybetmişti, şimdi de baba yerine koyduğu abisini. Kenan'ın yanından bir saniye ayrılmamış, kalan tek dalına boynu bükük sarılmıştı. Onun bu halini gördükçe içim parçalanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARKLI ZAMANLARA AİDİZ
Ficción históricaBedenim tir tir titremeye başlamıştı. Gözlerim dolmuş neredeyse ağlayacaktım. Etrafta yeni yeni fark ettiğim geçmişe ait şeyler vardı. Tabelalar, arabalar, insanların üzerindeki kıyafetler bile... Kaza yaparken duyduğum gibi bir korna sesi duydum, a...