Boran'ın anlatımıyla bu bölümü yazacağım..
Herkesten ihanet yiyen ve ihanetle sarsılan biri istese de başkasına güvenemiyor, güvense de içinde hep bir şüphe kalıyordu. Çevrenizde başına gelenlere rağmen ders çıkarmamış ve yine aynı hataya düşmüş bir insan varsa işte o zaman onu bazen kendi haline bırakmak gerekiyordu.
Parmaklarımın arasında duran kalemi karşıdaki duvara fırlatıp atmıştım. Kalem duvara çarpmış sonra da yere düşmüştü. "Rojin neden bu kadar aptalsın!" diye kendi kendime söylendim. Gerçekten neden bu kadar aptal biriydi. Ofisin kapısı açılmış, Harun içeri girmişti. "Halı sahaya gidiyoruz, geliyor musun?" diye sormuştu. "Kim kim gidiyorsunuz?" diye sordum. "Ben, Berzan, Erdem, Kürşad ve bir kaç arkadaş." demişti. "Tamam bende geliyorum. Ama önce eve gidip üstümü değiştirmem lazım." dedim. "Tamam bende üstümü değiştirmek için eve gideceğim. Halı sahada görüşürüz." dedi. "Görüşürüz." dedim ve ofisten çıkan Harun'un arkasından bende ofisten çıktım.
Eve gelince direkt yatak odasına girdim ve takım elbisemi çıkarmaya başladım. Fenerbahçe formasını ve kramponlarımı giyip ardından odadan çıktım. Merdivenlerden inerken kucağında İnci'yle mutfaktan çıkan Rojin bana bakmıştı. Gözleri üzerimde dolaştıktan sonra yüzümde durmuştu. "Ne oldu?" diye sordum. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. "Sence bu halimle nereye gidebilirim." dedim. "Bilmem." dediğinde "Halı sahaya gidiyorum." dedim ve yanından geçtim. "Yemek yemeyecek misin?" diye sormuştu. "Aç değilim." dedim. Kapıdan çıktığım sırada arkamdan gelmişti. "Ne zaman beni affedeceksin." dedi.
"Ben çıkıyorum." dedim ve Rojin'i arkamda bırakıp evden çıktım. Onu ne zaman affedeceğimi bile bilmiyordum. Arabama atladım ve halı sahanın yolunu tuttum.
Harun'un pas verdiği topa vurduğumda top fileye girmiş ve gol olmuştu. "Golll." diye bağıran Erdem koşup bize doğru gelmişti. Hep beraber birbirimize sarılmış, gol sevincini yaşamıştık. Berzan'a pas verdiğim zaman Berzan topa vurmuş, top direkten dönmüştü. "Hadi be!" diyen Berzan sitemle nefesini vermişti. Maça ara verdiğimiz zaman telefonum çalmıştı. Telefonu çıkarıp arayana baktım. «Zilan» arıyordu. Telefonu yanıtlayıp kulağıma götürdüm. "Efendim Zilan ne oldu?" dedim. "Boran bey acilen eve gelmeniz lazım. İnci ateşlendi." dediği zaman şok oldum. "Rojin, İnci'yi hazırlasın ben hemen geliyorum." dedim.
"Beyler benim acilen gitmem lazım kızımın ateşi çıkmış." dediğimde "Bizde gelelim mi?" diye soran Harun'a "Onu alıp hastaneye götüreceğim. Bir şey olursa ben size haber veririm." dedim. "Tamam." demişti. Halı sahadan apar topar çıkıp arabama atladım.
Son sürat eve doğru arabayı sürmeye başladım. Evin önüne geldiğim de arabanın kapısını açıp arabadan inmiştim. Evin kapısı açılmış, ağlayan İnci'yi kucağında tutan Rojin dışarıya çıkmıştı. "Çok mu ateşi var?" diye sordum. "Evet ne yaptıysak düşmedi." dedi. İnci'nin alnına dudaklarımı bastırdım. Ateşini kontrol ettiğimde ateşler içinde kaldığını görmüştüm. "Hemen arabaya bin hastaneye gidiyoruz." dedim ve Rojin'in binmesi için kapıyı açtım. Rojin arabaya binince bende direksiyonun başına geçmiştim. Rojin, İnci'yi emzirince İnci biraz sakinleşmişti.
Hastaneye geldiğimiz gibi acil bölümüne girdik. "Doktor yok mu? Kızım ateşlendi." dediğim zaman nöbetçi doktor yanımıza gelmişti. "Hemen ilgileniyorum." demiş ve İnci'yi almıştı. Orada bulunan bir Hemşire, İnci'yle ilgilenmeye başladı. İnci'ye serum için kelebek taktıklarında ciyak ciyak ağlamaya başlamıştı. Rojin, İnci'ye bir şeyler söylüyor, onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Bitti kızım iyi olacaksın." dedim ve minicik ellerini tuttum. İnci'ye serum takmışlar ve bizi bir odaya almışlardı. İnci biraz kendinden geçince uyuklamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Fiction générale{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...