20

302 36 18
                                    

"Ne yaptın lan saçlarına?" diye sordu Yeonjun, uzun bir süre sonra ilk kez koyu saçlarla gördüğü arkadaşına şaşkınlıkla bakarak. Taehyun’un sarı saçlarının diplerinin bile çıkmasına tahammül edemeyen biri olduğunu biliyordu. Şimdi karşısında kahverengi saçlarla duruyordu. Bu değişiklik onu gerçekten şaşırtmıştı.

"Canım sıkıldı," diye yanıtladı Taehyun, omuz silkerek. "Dolabında birkaç boya vardı, ben de bu renge dönmek istedim."

Yeonjun başını salladı, ama gözlerini hâlâ Taehyun’un saçlarından ayıramıyordu. "Anlıyorum… Depresyon falan mı bu?"

"Evet," dedi Taehyun, gülümseyerek, "Beş gündür aynı evde olmanın depresyonu. Soobin nerede?"

"Balkonda, sigara içiyor," dedi Yeonjun, bir an duraksayıp gözlerini devirdikten sonra. "Son zamanlarda epey sigara içmeye başladı, sinirim bozuluyor."

Taehyun hafif bir kaş çattı, yüzünde beliren bir endişe ifadesiyle kapıya doğru baktı. "Evet, fark ettim... Ama bir şey söylemedim, üstüne gitmek istemiyorum."

Yeonjun başını salladı, Taehyun'un ne demek istediğini anlıyordu. "O zaman, hadi gel Soobin gelene kadar şu saçının kahvesine alışmaya çalışayım," diyerek gülmeye başladı.

Yeonjun, Taehyun’un yeni saçlarını incelemeyi bitirmiş gibi göründüğünde, ellerini başının arkasında birleştirip hafifçe geriye yaslandı. "Bence iyi olmuş. Ama sarı saçla seni görmeye o kadar alışmışım ki, hâlâ garip geliyor."

Taehyun, hafifçe gülümseyip yere baktı. "Evet, ben de aynısını düşünüyorum. Ama değişiklik iyidir, değil mi? Belki iyi gelir."

Yeonjun başını salladı. "Tabii. Ama yine de söylemeliyim, kahverengiyi sevdim. Belki bu seni biraz daha... nasıl diyeyim, ciddi gösterir."

Taehyun gözlerini devirdi. "Komik şaka, ben zaten ciddi biriyim. Ama belki Beomgyu koyu saçlarımı daha çok beğenir?"

Yeonjun, kahkahasını tutamayıp, "Beomgyu'nun seni beğenmesi için bir şey yapmama gerek yok ki," dedi. "Ama şakayı bir kenara bırak, senin sorunun ne? Bunu yapıyorsan gerçekten bir şeyler değişmiştir. Sarı saçlarından vazgeçmezdin sen."

Taehyun iç çekti, koltuğa iyice gömüldü. "Bilmiyorum, aslında. Sadece her şeyin çok üst üste geldiği zamanlar. Kendimi bir süre dışarıya kapatmak istiyorum galiba, beş gündür burada olmak biraz böyle hissettirdi. Belki bu saç rengi bile bir çeşit sembol, kim bilir."

Yeonjun, Taehyun’un söylediklerini dikkatle dinledi. "Bunu anlıyorum. Ama sen, normalde her şeyi bu kadar içselleştirmezsin."

Taehyun hafifçe omuzlarını silkti. "Belki bu kez farklıdır. Herkes değişir, değil mi?"

Yeonjun ve Taehyun, sohbetlerine devam ederken balkondan gelen hafif bir tıkırtı dikkatlerini çekti. Soobin, kapıyı sessizce aralayarak içeri girdi. Elindeki sigara bitmek üzereydi ve gözlerindeki gerginlik fark edilmesi zor olmayan bir ipucuydu. Dudaklarının kenarındaki ince kasılma, içinde tuttuğu duyguların yüzeyde olduğunu gösteriyordu. Yorgun bir ifadeyle içeriye doğru ilerledi, ama varlığını hissettirmemeye çalışırcasına.

"Soobin, iyi misin?" diye sordu Yeonjun, sesindeki yumuşaklık dikkat çekiciydi. Soobin’in bu haline şaşırmış gibiydi, ama tam olarak ne olduğunu kestiremiyordu. Onunla yüzleşmek için henüz hazır değildi.

Soobin, sigarasını son bir nefesle söndürdü ve gözlerini devirmemeye çalışarak, "Ne olacak, iyiyim," dedi. Sesi kontrol altında, neredeyse mekanikti. "Siz ne yapıyorsunuz burada? Çok önemli bir şey konuşuyormuş gibisiniz."

nippleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin