Siyahlarıma mavi olduğunu sanmıştım

6 2 0
                                    

Yağmurlu bir gündü. Sanki gökyüzü de derdimi anlamış gibi ağlıyordu benimle birlikte. En son ne zaman güzelce gülmüştüm hatırlamıyordum. Annemle babamı kayb ettiğim günden bu zamana kadar yaşamıyordum. Uyuşturucunun nasıl bir zehir olduğunu bildiğim halde hala devam ediyordum o lanet şeyi içmeye. Ancak bırakmaya çalışmıştım. Tanrı kendi alsın canımı diye beklemeye başlamıştım. Tanrının bana korumam için verdiği bedene, tene o kadar kaba davranıyordum ki, sahi ne zaman alacaktı tanrı canımı. Neden hala yaşıyordum. Neden nefesim hala gidip geliyordu. Yaşamak istemiyordum. Onları o kadar çok özledim ki. Ancak annem bana kızardı. Uyuşturucu içtiğimi öğrense kızardı. Bıraktım zorda olsa yaptım. Her günümü son günmüş gibi yaşamaya devam ettim.

Aşk. Aşk nedir ki? Basit 3 harf 1 aptal ve 1 yalancıdan oluşan bir karmaşaydı. Aşk acıtır. Aşk seni sen olmaktan çıkartıp başka birine dönüştürür. Benim aşka inancım yoktu. Ta ki o esmer güzelini görene kadar. Tanrıya yemin olsun ki hayatımda gördüğüm en güzel yüze sahip biriydi. Onu gördüğüm ilk zaman ağlıyordu. Nedeni ni çok merak etmiştim. Sormayıda istemiştim. Ancak doğru değildi.

Esmer güzelini gördüğüm günün üzerinden 1 hafta geçmişti. Kalbimi ilk görüşte nasıl deli gibi attırmıştı bunu inanın bende bilmiyordum. Onu gördüğüm yere gelmiştim 1 hafta boyunca ancak bulamamıştım. Bu günde öyle yapmıştım. Onu gördüğüm sahil bankına gelmiştim. Bu sefer öncekinden daha çok sesli ağlıyordu başını dizlerine gömüp. Yanına yaklaştım. "Neden ağlıyorsunuz bayım?" Diye seslendim. Ancak bana cevap vermedi. Başka bir soru sormaya karar verdim. "Neden üzgünsün?". Ve yine soruma cevap alamadım. Beklemeye karar verdim. Belki ağlaması geçer diye düşündüm. 20 dakika sonra artık ağlamıyordu. Başını dizlerinden kaldırıp gözlerime baktı. Onunla göz göze geldiğim ilk saniye kalbim durdu sandım. Nasıl böyle güzel gözlere sahip ola bilirdi bir insan. Bana bakmaya devam etti ben ise onun kahve rengi gözlerinde kayb olmaya başlamıştım bile. Bana seslendi "Özür dilerim bayım." Sesi. Bir insanın her şeyi nasıl bu kadar güzel ola bilirdi? Sustum. Sonra ise konuşmaya başladım. "Neden akıtıyorsunuz inci tanelerenizi? Onlar çok kıymetli değiller mi? Hadi anlat bana. Seni bu kadar kırıp döken ne." Sustu. Yüzüme bakıp konuşmasına başladı. "Ailem. 1 hafta önce kaza da kayb ettim." Sustum. Söyleyecek tek lafım yoktu. Darmadağın hiss ediyordum. Nasıl kaderimiz benzerdi? Nasıl olurdu böyle bir şey? Devam ettim lafıma. "Biliyormusunuz. Ben de ailemi kazada kayb ettim. Her gün ölmeyi diledim. Ancak bak buradayım." Yüzüme baktı. Kısa bir süre konuşmadı. "Ben ölmek istiyordum." Dedi. "Neden? Benim gibi düşünüyorsun?" Dedim. "Artık onlarsız yapamıyorum." Dedi. "Bende. Bende yapamıyorum." dedim. Sonrası sessizlik.

Bu sessizliği bozan kişi esmer güzeli olmuştu. O zarif sesiyle aklımı kayb ettiriyordu bana. "Ben Kim Taehyung. 18 yaşındayım. Peki siz bayım?" Demişti. "Ben Jeon Jungkook. 20 yaşındayım." Demiştim kahve rengi gözlerine bakarak. "Ben kalkayım bayım. İzninizle." Demişti. "Eğer sorun olmazsa numaranı ala bilirmiyim?" Merakla sormuştum. O üse gülerek "Tabi bayım buyurun" demişti.

İlk tanışmamız böyle olmuştu. Nereden bile bilirdimki ilk tanıştığım insan kalbimin ritmini böylesine güzel bozmayı başaracağını. Ölmeyi istiyordum onunla tanışana kadar. Hayat öylesine boş geliyordu ki. Onu görene kadar her şey siyahtı. Hayatımın mavisi olmuştu bana. Mavi reng bana en güzel duyguları, semanı hatırlatırdı. Ah bir de tabi esmer güzelini.

O günden sonra ara sıra buluşurduk hep. Sohbet edip gülerdik. Daha doğrusu o gülerdi ben gülüşünde kendimi kayb ederdim. Tanrı şahit o an zaman dursun istedim. Kirazlarını öpmek. Kokusunu solumak istedim. Kalbimin ritmini bu denli bozması. Ah tanrım neden her kes aşk acıtır diyordu. Aşk o kadar zarif duyguymuş ki. Ben kendim için değil de onun için yaşamak istiyordum. Ona söylemek istiyordum. Seni seviyorum. Seni son nefesimden vazgeçecek kadar çok seviyorum. Ancak korluyordum. Bu düşüncelerimden onun bana seslenişiyle ayılmıştım.

Le bleu du noir/taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin