Hırçın yağmur taneleri, sabırsız bir telaşla döverken Arnavut kaldırımı sokakları, kadın ilk adımını attı geleceğinin. Geride bırakmıştı geçmişine dair ne varsa. Acılarını, yaralarını, umutlarını, bedeninde yer edinmiş ne kadar yaşanmışlığı varsa her birisini geride bırakmıştı.
Tam bir araftaydı kadın, geçmişi karanlıklar içinde kalamaya mahkûm, geleceği ise geçmişinin hayaletlerinin gölgeleriyle dolup taşıyordu. Hayatının bundan sonraki bölümünde ya yeniden ayağa kalkacak ve benliğine sahip çıkacaktı ya da duvara gölgesi vursun diye bekleyen çaresiz bir hayalete dönüşecekti.
Onu tarihi köprüye ulaştıracak meydandan geçerken, şemsiyesinin altından izledi insanları. Nasılda tasasız görünüyorlardı. Nasıl da heyecanlıydı adımları. Hayatı yaşamak için geç kalmak istemiyormuşçasına telaşlıydı her birisi. Onunsa bu andan başka zamanı yoktu artık. Ne olacaksa bu anda olacaktı. Geçmiş gelecek birer toz bulutundan ibaretti gözünde.
Tam yolun ortasında elindeki şemsiyeyi kapatıp yağmur tanelerinin yüzüne değmesine izin verdi. Bedeninde ki izleri silebilir miydi yağmur taneleri? Ya da kalbindekileri? Aklının odalarına salınmış ateşleri söndürebilir miydi?
Yağmur, ona yeni bir beden verebilir miydi?
~~~~~~
Yine ve yeniden merhaba,
İlk açtığım hikaye silindiği için yeniden başlıyoruz. Bu arada hikayemizin adı da değişti.
Sophia'nın masalında bana yaren olursanız gönlümü havalandırırsınız efendim :)
Sevgiler~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiyân
ChickLitKüçücük bir yuva hasretiydi kadının içini kavuran. Yıllardan yollardan enkazlardan sonra, Belki de tufanından sonra Nuh'un... Derme çatma umutlarıyla, koşuyordu kaderinin aşiyânına... "ESVED Hikayesinin Sophia karakterinin öyküsüdür. Seriden bağım...