TESADÜFLER YARATIYORUM

7 3 2
                                    

14. TESADÜFLER YARATIYORUM
→→

HAZEL'DEN...

Hayalet gibi hissediyordum. Sabahları uyanıyor hazırlanıyor ve okula gidiyordum sonra eve dönüyor yatağıma giriyordum hemen. Ertesi gün yeniden aynı şeyleri yapıyordum. Ruhum çekilmiş gibi hissediyordum. Belki de ben abartıyordum. Her şeyi ama her şeyi. Çünkü o sadece özel ders vermek olarak görmüştü tüm bu yaşanılanları ama ben şu an bunun yasını tutuyordum. Acı çekiyordum.

Sınav haftası gelmişti ve o son günden beri onunla hiç iletişime geçmemiştim. İstemiştim. Çok istemiştim hem de. Ama yazamamıştım işte. Benden bu kadar çabuk vazgeçebildiği için ona kızmıştım kendi içimde. Ama bu arada bir okuluna gidip belki onu görürüm umudu ile Ulularla takılmama engel olmamıştı.

Görememiştim. Hiç denk düşmemiştik bile. bu yüzden oraya gitmekte gelmiyordu artık içimden. Hep kahve aldığı kafeye uğruyordum arada bir sabahları derslerden önce. Daha kargalar bile kahvaltısını yapmadan erkenden çıkıp kahve almaya gidiyordum onu görme umuduyla. Kapısına gitmeye cesaretim yoktu ama her şey tesadüfmüş gibi yapmak için onun olduğu yerlere gitmekten de alıkoyamıyordum işte kendimi. İşin garip yanıysa hiç denk düşmüyor oluşumuzdu. Sanki tüm bunları yapacağımı bildiği için her yerden kesmişti elini ayağını. Mesela artık o parka gelmiyordu ve ben akşamları birkaç saatlik yürüyüş için evden her çıktığımda kendimi orada buluyordum. Oraya bile gelmiyordu artık. Sanırım o beni tamamen hayatından çıkarmanın bir yolunu bulmuştu. Sırrını bana da vermeliydi çünkü ben hâlâ bunu atlatabilmiş değildim.

Aramızda bazı kurallar vardı ama onları aştığımızı düşünmüştüm. En azından onu öpmemin sorun çıkarmayacağını düşünmüştüm. Ya da ben onun kadar güçlü değildim ondan uzak durabilmek için.

Yine de iyi idare ediyor gibiydim. Etrafımda kimse kalmasa da...

Okula vardığımda ikizim benden önce sınıfına koşmuştu. Sınav haftaları çok stresli olur sınava bir saniye klana kadar da ders çalışmaya devam ederdi. Bu yüzden zaman kaybetmeden ders çalışmaya gitmişti. Hafta sonu Ongun'un onu fizik sınavı için hazırlamıştı ve bugün fizik sınavı vardı. Daha önce bende ona fizik anlatmıştım ama tüm sınavlarından kıl payı geçmişti. Bu sefer bir şeylerin değişeceğini pek sanmıyordum. Aslında onun kafası sözel çalışıyordu. Bu yüzden bir okul dergisi vardı. Ama annemler sayısal seçmesini istediği için sayısalda kalmıştı. Aynı şeyi annem benden istese kabul etmezdim büyük ihtimalle ama o zorluk çıkarmamıştı bile.

"Pelin!" kantinin girişinde birileriyle konuşuyordu. Bizimde birazdan matematik sınavımız vardı onun hakkında konuşuyorlardı.

"Ne var?" aramızda hala bir gelişme yoktu.

"Konuşabilir miyiz?" arkadaşımı özlemiştim. Tüm bu zamanı onsuz geçirmekten yorulmuştum. Aslında birazını Ladine anlatmıştım ama yarım yamalak olarak.

İtiraz etmeden benimle yürüdüğünde şaşkındım açıkçası. Çünkü kaç gündür konuşmuyordu benimle. Konuşma taleplerimi geri çevirip çevirip duruyor. Saçma sapan bahaneler sürüyordu öne.

"Gerçekten buna ne zaman son vereceksin?" diye sordum gözlerden yeterince uzaklaştığımıza inandığımda.

"Neye?" diye sordu kayıtsız bir şekilde.

"Yapma Pelin?" yorulmuştum artık onu kovalamaktan. Arkadaşlık denen şeyin kovalamacadan ibaret olmadığını ikimiz de biliyorduk ve daha önce asla bu kadar uzun süren bir küskünlüğümüz olmamıştı.

İKİZ ÖLÜLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin