[2] Yalancı Yabancı.

111 10 22
                                    

Korktu,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Korktu,

Masumiyet kafiri.

Ve insanı binlerce kez test etti.

"Tanrı hikayesi sona erene kadar yaşaması için insana güçlü bir dirayet veriyor. Ancak insanın hikayesini erkenden bitirmek istemesini önleyecek hiçbir şey yapmıyor."

15 Şubat 2014

Dar, yüksek tavanlı upuzun bir koridorun sonundaydım. Koridorun hemen sonundaki dar ve uzun duvara, kocaman bir tablo asılmıştı. Küçük bir kız vardı resimde, çiçekli yaylaların tepesindeki bir kayalıkta oturuyordu. Sadece sırtını görebiliyordum, ama ben onun gülümsemediğine adım kadar emindim.

Yine de bazıları başka şekilde düşünebilir. Yani; ilk bakana hoş gelebilir tablo, tablodaki kızda mutlu gelebilir. En azından annem tabloyu temizlemem için elime bezi tutuştururken "Burada oyalan. Bak resme, ne güzel, sil dur." Demişti.

Halbuki ben, bu resmi hiç sevmiyordum.

Hemen yan kapımda annem ve o adam var. Şahinlerin lideri olan, annemin kişisel hizmetçisi olduğu Adil Vedat Şahin. Çalışma odasındalar, bende birkaç adım uzaktayım. Annemin çığlıklarını duyabiliyorum. Bunların, şehvet çığlığı olduğunu ayırt edebiliyorum dokuz yaşında olmama rağmen. Belki de (şimdilik) mide bulandırıcı olarak adlandıracağım bir içgüdü var içimde, bunu kestirebilmemi sağlayan.

Eski bir çizgi film hatırlıyorum, yetim kızın sirkte çalışan ailesine kaçmaya çalıştığı. Ama ısrarla, her defasında ailesi tarafından yetimhaneye; ona sürekli kızan öğretmenin yanına geri gönderildiği.

Tuhaf, her ailesine kaçtığında sevinirdim. Ama içimi bir korku kaplardı. Sonra ailesi onu geri gönderdiğinde ağlardım, ama... içimde rahatlardı. Çünkü ona her zaman kızan öğretmeninin yanındayken daha fazla güvende olduğuna inanıyordum.

"Beğendin mi?" diye bir ses duyduğumda irkilerek zıpladım yerimden. Elimdeki bezi yere düşürdüm, arkamı döndüğümde annemin asla yaklaşmamamı söylediği Küçük Bey, Karan Sezer Şahin, karşımdaydı.

Sakin bir şekilde bakıyordu bana, ben ona şaşkınlıkla bakarken. Tasasız bir yüzü vardı Küçük Bey'in, bu beni şaşırtıyordu. Çünkü sol gözü mosmordu ve sol yanağı da kanlanmıştı.

Aslında, yorgun ve tasasız bir yüz demek daha doğru. Olgun bir sessizlikte vardı gibi ama... hiç inanmıyordum sessiz biri olduğuna. Buraya geldiğimden beri bana zarar vereceğinden korkmadığım, nasıl biri olduğu ile alakalı fikir de yürütemediğim tek kişiydi.

Birinin daha on iki yaşındayken, böylesine dayak yiyip de tasasız bir yüzle hafifçe tebessüm edebilmesini anlayamıyordum. O yüzden, Küçük Bey'i de anlamıyordum.

KIRKAYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin