Sabahın ilk ışıkları yüzüme vuruyordu. Her ne kadar açmaya çalışsamda gözlerimi açamıyordum. En son Karan beni tekrardan kaçırmıştı. Sanırım artık kaçmayacağım. Çünkü Karan herkesten daha iyi niyetliydi. Ya da bana öyle geliyordu.
Ama hep burada kalmak istemiyorum. Karan'a alışmak istemiyordum. Düşüncelerim yine trafik kazası oluşturduğu için onları bıraktım. Gözlerimi tekrar açmayı denediğimde açabilmiştim. Evet. Karan'ın benim için verdiği odadaydım. Yataktan kalkıp lavaboya doğru yürüdüm.
Lavabodaki aynadan yüzüme baktım. Biraz düzelmeye başlamıştı. Otelde geçirdiğim günlerde göz altlarımın morluğu gitmişti.
Sadece yüzüm şişmişti. Artık hiç bişey umurumda değildi. Ne Yaman. Ne abim. Ne de Esra. Son olaylarda Esra ve abime çok sinir oldum. Ya olum aranızda 11 yaş var ya. 11 biri üniversiteye gidiyor. Diğeri senelerdir meslekte. Neyse artık umurumda değil kim ne yaparsa yapsın.Elimi yüzümü yıkadıktan sonra lavabodan çıktım. Dolaba doğru ilerlemeye başladım. Umarım Karan benim için kıyafet getirmiştir. Çünkü üzerimi değiştirmek istiyorum. Dolabın kapağını açıp baktığımda Karan'ın benim için kıyafet koyduğunu gördüm. Altıma siyah kısa bir şort üzerime ise uzun mavi bir t-shirt giyindim. İkiside uzerime tam olmuştu. Karan benim bedenimi nerden biliyor? Odanın köşesinde kahverengi ayıcıklı peluş terlikler duruyordu. Hemen onları alıp giydim. Gayet rahattı. Kapıyı açıp odadan çıktım.
Merdivenlerden inmistim. Aşağıda Karan'ı gördüm. Mutfaktaki masada oturmuş gazeteye bakarak beni bekliyordu. Adımlarımı hızlandırıp karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Bakışlarını gazeteden çekip konuşmaya başladı.
"Günaydın sevdiğim. Nasılsın?" Cidden nasıl olduğumumu soruyor. Acaba nasıl olabilirim. Abimle çocukluk arkadaşım flörtleşiyor. Yaman bunca zamandır bana yalan söylemiş acaba nasıl olabilirim?"Günaydın." Dediğimde sağ kaşını yukarı kaldırıp nasıl olduğumu tekrar sormuştu.
"Kötüyüm." Dediğimde sorgulamamıştı. Bir zahmet sorgulamasın. Yaşadıklarım ne kolay ne zordu. Masaya baktığımda patates kızartması, reçeller, peynir, zeytin gibi şeyler vardı tabağıma biraz patates kızartması aldım. Çatalımı ağzıma götüreceğim sırada yine Karan konuşmuştu.
"Bugün seni biri ile tanıştıracağım."Ya ben daha dün kaçırıldım. Dur bi soluklanalım, nefes alalım. Acaba kim ile tanıştıracak.
"Kim bu tanıştıracağın kişi?" Evet merakıma yenik düşüp sordum. Düşüncelerim ve dediğim şeyler birbirine uymuyorsa bu benim suçum değil."Söyleyemem sürpriz olacak." Yavrum evladım çatlatma insanıda söyle kim bu tanıştıracağın kişi!
"Söylesen ölürsün değil mi?"
"Ölmem ama sürpriz olacak demiştim. Yani ısrar etme söylemeyeceğim." Aman söyleme be! Sana da bişey denmiyor.
Kahvaltımızı yapmıştık. Beraber salonda oturup televizyona bakıyorduk. Ama sıkılmıştım. Ne kadar sinir bozucu bir film bu. Karan'a baktığımda bana bakıyordu. Sanırım düşüncelerimi gördü.
"Bade. İyimisin?" Niye durduk yere bu soruyu sormuştu. Halbuki yüz ifademde de kötü bir durum yoktu.
"Neden sordun?" Dediğimde anlamsız gözleri ile konuşmaya başladı.
"Sabahtan beridir bana hiç laf sokmadın. Benimle tartışmadın. Birşeyin yok değil mi?" Anladı. Kafamdaki susturamadığım düşüncelerimi anladı.
"Keyfim yok. Yoksa hazır cevabım bunu sende biliyorsun." Neyse belli etmemeye çalışalım. Yoksa laflardan çıkamam.
"Yalan söylemeyi beceremiyorsun Bade." Ya bu adam manyak mı şu kafam yerine gelene kadar bana bişey söylemesin. Lütfen.