Nedir seni bu kadar şiddetli ağlatan!" diye bağırdım bulutlara. Biraz daha hızlandığını görmem tebessüm etmemi sağlamıştı. "Senin ağladığını tüm dünya görüyor!" dedim bir kez daha bağırarak.
"Ben ağlasam kimse anlamaz değilmi?" dedim titrek sesimle. Arkamdan gelen sesle havada olan ellerim inmiş yüzümü o tarafa dönmüştüm."Ben anlarım."
Ayaz. Gitmemişti. Bunca zaman dışarıda, bu soğukta yağmurda mı kalmıştı? Yanıma yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Gözleri özenle yüzümde dolaşıyor, özellikle gözlerime bakıyordu. Elini kaldırıp baş parmağıyla gözyaşımı sildi. Bu hareketi tekrar gözümden yaş akmasına neden olmuştu. "Gitmemişsin?" dedim titrek bir sesle.
"Nasıl giderim?"
"Ama ıslanıyorsun?" dedim masumca. Dudağının köşesi kıvrıldı. Kaşlarını kaldırıp " Bu durumda sende ıslanıyorsun?" dedi.
"A-aynı şey değil" dememle sorgularcasına bakışları tekrar gözlerimi buldu. "Kirliyim ben, " dememle kaşlarını çattı. "Temizlenmem gerekiyor." dedim ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımı silerken. Bir anda elimi tutmasıyla bakışlarımı ona çevirdim.
"Kirli değilsin Bade," dedi nazikçe. Ama bir yandan içindeki öfkeyi görebiliyorum. "Zalim insanların günahları seni kirli yapmaz."
"Hazır değilim." dedim birden. "Ayaz ben yüzleşmeye hazır değilim. O kadar güçlü değilim!" dedim hıçkırarak. Elini saçlarıma uzatıp avcunun içine aldı. "Sen hayatımda gördüğüm en güçlü kızsın Bade." dedi tebessümle.
"Değilim Ayaz değilim!" dedim ıslak çimlere çökerek. Oturur vaziyette ceni pozisyonu alıp yüzümü gökyüzüne çevirdim. "Hala küçücük bir kız çocuğuyum!"
Yanıma oturduğunu hissetmekle ona doğru döndüm. Yüzündeki endişe, hüzün ve çaresizlik duygusunu görmem içimi burkmuştu. O Ayaz Demirkaya'ydı. Hüzün ona yakışmıyordu. "Abim," dedim donuk bir sesle. Beni dinlemek için iyice bana döndü. "Eğer abim bizi bırakmasaydı, yada bırakmadan önce engel olsaydı, " gözümden bir damla yaş aktı. "Çok güzel bir çocukluğum olabilirdi. O iğrenç şeylere maruz kalmaz-" Bir anda göğsümdeki acıyı hissettim ve başımı gömüp hıçkırarak ağlamaya başladım.
Bir çift kolun beni kendine çekip sarıldığını hissettim. Ayaz beni göğsüne çekmiş, çenesini başımın üzerine koymuştu. "Nasıl?" dedim sorgularcasına. Ayaz başını hiç kaldırmadan " Ne nasıl?" dedi. Kolları sığınılacak bir liman gibiydi. Ne eksik ne fazla. Sanki dünyadaki bütün herkesten beni koruyabilecek gibi güçlüydi bana sarılan kolları. Tıpkı abim gibi.
"Neden artık rahatsız olmuyorum? Sanki travmamı unutuyorum sen bana sarıldığında. Sanki bu iğrenç anılarım hiç yaşanmamış gibi. Nasıl yapıyorsun bunu?"
Ayazın tebessüm ettiğini hissettim. "Belkide güvenini kazanmışımdır?" çenesini başımdan kaldırdı ve hafif yüzüme eğildi. "Şikayetci misin yoksa?"
Şikayetci değildim. Ama korkuyordum. Güvendiğim kim varsa alıp başını gidiyordu. Bunun en büyük örneği abimdi.
"Abi, sen hep benim yanımda olacaksın değil mi?"
"O nasıl söz papatyam. Tabiikide olucam. Abiler her zaman kardeşlerinin yanında olurlar."
Abiler her zaman kardeşlerinin yanında olurlar. Benim öz abim bile beni kendine bu kadar bağladıktan sonra terk edip gitmişti. Ayaza güvenmek istiyordum ama bir tarafım 'hayır' diyordu. Başımı kaldırıp beni izleyen Ayaz baktım.
"Sende beni bırakmazsın değil mi?"
Dudağının kenarındaki tebessüm bir anda kayboldu. Neyden bahsettiğimi biliyordu. Bugün detaylı olmasada duymuştu. Dudağını saçıma bastırdı. Bu bir sözdü. Ona güvenebilmem için bir sözdü."Sana söz veriyorum Bade. Ben her zaman yanında olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nakavt Sevgilim! +18
Genç Kız EdebiyatıDilini dilime sürtmeye başlamasıyla göğsüne vurmam hızlandı. Gözlerimden yaşlar boşanırken titremeye başlamıştım. O ise hiçbir şekilde bunu umursamıyordu. Dilimi dudaklarının arasına alıp sertçe emmeye başladığında tekrardan inledim. 1 dakika boyunc...