ZEHİRLİ KUĞU
16.11.202432. Bölüm: Yüzüğe Bağlı Hayatlar
"Eline bağlamış hayatını, utanmadan benden umut bekliyor."
: ̗̀➛ ˗ˏˋ Ölüler Konuşamaz, Farazi 'ˎ˗
🦢🪷
Beren Kuyu
Umutlarım yerle bir olduğunda saatler öğlen üç buçuğu gösteriyordu. Artık saatlere baktığımda kaç olduğunu anlamak için zihnimi kurcalamaya ihtiyaç duyuyordum. Her şey başa dönmüştü sanki, gördüklerim ve idrak ettiklerim benden bunu istiyordu.
Ne diyebilirdim ki başka? Utanması da mı yoktu bu adamın? Kocaman olmuştu, eskisi gibi değildi. Yüzü tamamen oturmuştu, büyük bir adamdı artık. Yaşını almıştı.
Nişanlanmıştı.
Gözlerim kapandı ihtiyatla, acı çekiyordum. Bu yaşananları unuttuğumu sanarak aptallık etmiştim. Ben unutmaya çalışıyordum, öyle de olmuştu. Hislerim köreldi, o burada olana kadar da öyleydi benim için. Unutmuştum, tekrardan gün yüzüne çıkmıştı her şey.
Nasıl nişanlanırsın?
Elindeki nişan yüzüğünü görmüştüm. Apaçık ortadaydı, benden gizleme gereği de duymadı. Derin bir nefes aldım, avucumun içindeki bıçak devam etti tahtayı bilemeye. Amacım yoktu, hava almak için askeriyenin bahçesindeydim.
Birazdan hava kararacaktı, yemek yiyemiyordum, yemek istememiştim. Bizimkiler birazdan gelip bana hesap soracaktı ama emindim ki uyarı almışlardı. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
"O kazığı birinin kalbine mi saplayacaksın?" İrkilmedim, ardımdan gelen sesten uzaklaşmak istedim, yine de bu haksızlığı yapmadım. "Sanırım öyle yapmam gerekir,"
Yanımdaki yerini aldı, oturduğum basit kaldırım taşına çöktü benim gibi. Her nereye bakıyorsam oraya baktı benimle birlikte, koku yayıldı hafifçe, bana uzatılan poşete göz attım. "Çörek," dedi. "Karnın acıkmıştır diye düşündüm."
"Hayır," ama bunun kaba olduğunu düşündüm, yumuşatmak istedim. "Teşekkürler ama tokum."
"Bunun yalan olduğunu ikimiz de biliyoruz."
"İştahım yok Barlas." Rahatsız edici sessizlik arttı, ben zihnimdeki sesleri susturamıyordum, diğerlerinden gelen sesler ruhuma yük oluyordu, katlanılmaz olmanın sınırında yürüyordum.
"Bana kızacak mısın?" Derin bir nefes verdim, ona karşı çok mahcup hissediyordum. "Neden kızayım?"
"Seni rahat bırakmıyorum." Yutkundum, amansızca kendime bir çıkış yolu arıyordum. "Kimseye kızmıyorum," dedim. Benim gözlerime bakmaktı amacı ama ben onun gözlerinden kaçtım. "Kendime kızıyorum işte, boş ver sen beni."
Sağ tarafımda kalan çakmağa uzandım, ellerim arasına geldiğinde bıçak ve kazık yeri boylamıştı. Çakmağın ardını bir dal sigara aldı, havaya kaldırdım, dudaklarım arasına girdiğinde ateşlenen çakmak sigaranın ucunu tutuşturdu. Derin bir nefes çektim içime.
"Sen sigara içmezdin," diye fısıldadı. Ben ise onun aksine nettim. "Hiçbir zaman ağzımdan öyle bir şey çıkmadı." Yakıcı duman boğazımı delip geçti.
"Beren," yine bakmadım ona, dudaklarımın arasından firar eden sigara dumanına baktım. "Sen sigaradan nefret eder, ağzına bile sürmezsin." Duman yayıldı arazımda, bu söylediklerini apaçık yalanlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİRLİ KUĞU
ChickLitGastronomi öğrencisi olmanın birinci kuralı, yaptığınız yemeği ne kadar çok kişiye tattırırsanız ve ne kadar çok fikir, eleştiri alırsanız her seferinde daha iyi bir iş çıkarmanızdı. "Zehirlenmem değil mi?" Cık'ladım, "O kadarcık şeyden zehirleneceğ...