1- "Fırtınanın içine doğru takip edeceğim o kurdu"
"Bir daha sakın karşımıza çıkma, bu defa affetmeyiz ona göre."
Jimin yine bir başka sürüden gecenin bir yarısı, herkesin gözleri önünde dışlanmıştı. Bu kaçıncı seferiydi? Yedinciden sonra saymayı bırakmıştı aslında. Yirmi yaşına bastığı gün kendini yine kapının dışında, devam eden hayatların, birbirlerini seven çiftlerin, mutlu aile tablolarının soğuk ve ıssız tarafında buluvermişti. Onu kulübelerin öbek öbek konumlandırıldığı kurt mıntıkasındaki geçici kulübesinden yaka paça dışarı, mıntıkanın uzağına fırlatıp atmışlardı.
Hayatı pahasına sakladığı sırrı bir şekilde yine ifşa olmuş, hâl böyle olunca kimse tanımadığı, sahipsiz bir omeganın sorumluluğunu almak istememiş ve bu macerası da aynı şekilde sonuçlanmıştı. Artık alışmış sayılırdı hatta buna. Ama keşke bugün, doğum gününe girdiği gece olmasaydı. Yeni güne gireli daha on dakika bile olmamıştı. Erkenden yapsalardı bunu, sabahın bir köründe, kimse onu acıyan ve korku dolu bakışlarla izlemiyorken ve arkasından fısır fısır konuşmuyorken.
Neden koskoca dünya üzerinde onun sığabileceği bir yer yoktu? Bu dünya bir tek ona mı fazla geliyordu? Oysaki zaten zayıf ve çelimsizdi o, şu kocaman dünyada fazla alan kaplamazdı ki.
Üstü başı yeni yağmış karla kaplanan Jimin düştüğü yerden kalkarken ellerinden güç aldı, onlardan başka neyi vardı ki? Sürü güvenliğinden sorumlu savaşçı alfalar yine de insaflı davranmış ve biraz öteye deriden yaptığı çantasını da atma nezaketini göstermişti. Jimin'in tüm hayatı buydu işte. Bir çantadan ibaretti, içindeyse hiç yanından ayırmadığı, paslanmaya yüz tutmuş kabzası işlemeli bıçağı, başka bir sürü bulma macerasında bir şifacının ona verdiği şifalı otla dolu cam kavanozu, kırık bir ayna ve birkaç eski püskü yazlık kıyafeti daha doğrusu paçavrası vardı. Zaten olup olacağı buydu, hiç bir çantadan ileri gidebildiğini hatırlamıyordu. Hep birilerinin yanında sığıntı olarak ya da köhne barınaklarda idame ettirmişti hayatını. Bir keresinde, kabul edildiği ikinci sürüde kitapları olmuştu ilk defa. O gün gözleri umutla parlamışt. Sürünün kimse tarafından pek sevilmeyen kahiniyle aynı kulübede birkaç ay kadar yaşadığında olmuştu bu. Yaşı o zamanlar on beşti, umutları büyüktü.
Kahin sırrını omeganın gözleriyle ilk kesiştiği anda anlamış ama saklamıştı. Yine de Jimin hep gözünü üstünde hissetmiş, bir yandan da başını sokacak bir yuvası olduğu için sevinmişti. Kahin ona harflerin bir kısmını öğretmiş ve birkaç değerli kitabını da ona hediye etmişti. Jimin tam da heceleri öğreniyorken sır kötü niyetli bir omega tarafından ifşa edilmiş, Jimin de köyün meydanında linç edilmekten son anda kurtularak dağlara doğru kaçmıştı. O gün ölmediyse hiç ölmezdi ki. Yaşadıkça büyüyor ve hayatta kalmanın zorluklarını öğreniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Wolven Storm❇︎yoonmin
ФанфикSon sürüsünden de lanetli olduğu gerekçesiyle dışlanan genç omega Jimin, hayatı boyunca yolunu gözlediği, uğruna acılar çektiği ruh eşine fırtınalı bir gece yarısı ansızın kavuştuğunda işler hiç de sandığı gibi gitmeyecektir. geleneksel omegaverse...