Güneş ayın yerini almış havayı aydınlatma görevini üstlenmişti yeni doğmaya başlayan parlak güneşin kırmızı turuncu ve sarı tonlarında parlak ışığı gözüme vuruyordu gözlerimi açtım baş ucumda duran saate baktım saat 05:30 gösteriyordu her ne kadar bu saatte uyanmak yorucu olsa da yine güneş doğuşunda kalkmak çok güzeldi yatakta hareketlendim sırt üstü döndüm ve gözlerimi ovuşturdum draco hala uyuyordu galiba draconun tarafına doğru döndüm
" Günaydın müstakbel karıcığım
Ne bu güzellik " uyanık olduğunu bilmediğim için aniden konuşunca korktum "BABANI SATİM" diye bağırdım korkudan olmuştu draco şaşkınlıkla yatakta dikeldi oturur pozisyona geçti
" Ne ? Babamı mı satacan?"
"Ya draco napıyorsun anidem konuşunca korktum öyle demek istmedim yoksa tabiki ba-" cümlemi draconun kahkahası kesti ben ona şaşkın şaşkın bakıyorken o yatakta gülmeye devam ediyordu kendimi tutmayıp bende kendime gülmeye hatta kahkaha atmaya başladım
" Ay afet yani sabah sabah kahkaya boğdun ya beni ay yok bide sat babamı yani" sonunda gülme krizinden çıktığımızda konuştum
" Ay draco Allah senden razı olsun sen bana güldün bende sen bana güldüğün için gülüyorum valla kısır döngüye girdik sabahın beşinde" gülümsedi elimi tuttu
" Sağol canım tanrı seninde yanında olsun her sabahamız böyle olsun "
" Amin en kötü günümüz böyle olsun " istemsizce güldüm
" Neye güldün?"
" Hiç sabah sabah imana geldik ona gülüyorum " oda güldü.
" Evet harbiya "
" Spora gidecek miyiz ?"
" Tabi istiyorsan gideriz "
" Ben istiyorum valla ben bu hayyatta en büyük korkum formunu kaybetmek valla"
Güldü
" Valla bende kaslarım erişin istemem yani neyse hadi çıkalım yataktan" yatak kaltık baş ucunda duran sudan içtim
" Şu içmeyi unutmaaaa"
" Tamaaaaammmmmm bak içiyorum " diyip elindeki bardağı kafasına dikti
" Aferin " güldü
" Bak ya" ikimizde lavoboya girdik ve sabah rutinlerimizi yaptık
" Bir şey itiraf edeyim mi?"
" Neymiş o "
" Seninle böyle birlikte sabah kalkıp beraber sabah rutini yapacağım aklımdan hiç geçmemişti "
" Yani benimde aklımdan geçmemişti açıkcası dün kirlileri makineye atıcam hatırlat demiştin "
" Ha evet doğru ya"
" Sen kahve koy ben çarşafları atarım "
" Sağol bitanesin " dedim ve yanağına bir öpücük bıraktım ve banyodan çıktım mutfağa doğru gittim dolaptan kahve alacaktım filtre kahvenin yanında türk kahvesi de vardı şaşırdım ve tezgahın üstüne baktım türk kahvesi Makineside vardı bunu yeni fark etmemde komikti
" draco"
" Geldim " yanıma tezgahın yanına geldi
" Bı sorunmu var"
" Yokta sen türk kahvesimi içiyorsun Makineside varmış"
Güldü "evet yenimi fark ettin?"
" Yani evet şaka gibi yeni fark ettim " güldü
" Hmmm benim sevgilimin kafasımı karışıkmış biraz?" Dedi gülerek
" Yia gülme ya komik değil "
" Tamam tamam kızma şaka yaptım müstakbel karıcım "
" Neyse kahveyi yapayım ben" tezgaha doğru döndüm kahveyi tezgahın üstüne bıraktım derken...
Draconun nefesini ensemde hissetim sonra ellerini belimde hissetim yavaşça elleriyle belimi sardı ve sırtını sırtıma yasladı
"Hey ne yapıyorsun?!" Kafası boynuma gömdü saçlarımı sağ omuzumda topladı belimde ki elleri sıkılaştı koca kollarıyla belim le karnımı sarmıştı
" Nişanlıma sarılıyorum olamaz mı?" Nefesi boynumu gıdıklıyordu
" Olurda yia gıdıklanıyorum" kırkırdadım sesli güldü
" Boynundan gıdaklanıyor muydun?"
" Herkes boynunda gıdıklanır bi kere!"
"Yo ben gıdıklanmam mesela bütün gün yatakta benim boynumu sürekli öpsen mesela... Hiç durmadan, hiç huylanmam yani ..."
" Ya DRACO!"
güldü
Seksi piç !
Şerefsiz ama akıllı piç!
Yakışıklı piç!
" Tamam tamam bişey demiyorum."
" Konuyu kahveden buraya nasıl getirdin bilmiyorum aklın fikrin şeyde"
" Neyde?"
" Ya şeyde işte" güldü
" Şey ne ?"
" Ya draco ! Ya bak bilerek yapıyorsun dimi"
" Yoo neyse şuan konumuz türk kahvesi"
" Ya dalga geçme !"
" Dalga geçmiyorum sevgilim ama senin elinden türk kahvesi içmek dalga geçilcek bir konu değil yani" güldüm
" Hmmm türk kahvesi mi istiyorsunuz bay malfoy?"
" Senin elinden olacaksa evet istiyorum " kafamı ona doğru çevirdim kafasını gömdüğü boynumda çıkardı yüzlerimiz birbirine çok yakındı burunları mız birbirine değiyordu gülümsedim
" Olur peki hem zaten sabahları türk kahvesi içmek daha iyidir "
"Hmmmm öylemiymiş" sırıtıyordu
" Evet öyleymiş "
" Ozaman sevgili müstakbel karıcım türk olduğunuza göre o güzel ellerinle yaparsın dimi "
" Hmmm eh iyi yapayım madem"
" Teşekkür ederim afetim şimdiden eline sağlık balkonda içelim istermisin?"
" İsterim tabi ama türk kahvesi fincanı varmı?"
" Var bak bu odanın küçük olduğuna bakma burası küçük bir ev gibi mutfakta her türlü ihtiyaç var güzelim tepsi sinden bardağından tut herşey önceden fazla yoktu ama sen yanıma geldiğinden beri bütün ihtiyaçları karşıladım"
" Tamam ozaman e beni bırak ta yapa bileyim dimi?"
" Ya güzelim ben senden ayrılmak istemiyorum sana sarılırken yapamazmısın afetim?"
" Ya draco saçmalama şu şekilde nasıl yapabilirim delirdin mi?!"
" E sen delirttin bide beni suçluyorsun "
" Ya draco!? "
" Ne kızıyorsun afetim ya!?"
" Bak şimdi gidiyorsun balkona oturuyorsun ve beni bekliyorsun tamam!?"
" Tamam tamam da bı şartla şu boynundan bi kez bı öpeyim be güzelim"
" Ya draco huylanıyorum diyorum sana !"
" Olsun güzelim bı kez şu nabzının üstünden öpeceğim "
" Of iyi tamam hem kısa bı saniye sürsün "
" Tamam hemen öpüceğim" cümlesini bitirir bitirmez dudaklarını boynumda nabzımın tam üstüne bastırdı nefesini çekerek öptü gıdaklanmanın etkisiyle güldüm
" Ya draco tamam ya huylanıyorum" dudaklarını boynumdan çekti
Fısıldayarak konuşmaya başladı
" Benimsin afetim sen sadece bana aitsin" gülümsedim
" Aynısı senin içinde geçerli yıldızım sen sadece bana aitsin "
" Biliyorum bebeğim sen bana ben sana aitim" dudağıma hızlıca küçük bir öpücük bıraktı
" Tamam şimdi balkona git iki dakikaya geliyorum kahve pişince "
" Tamam peki afetim" draco sonunda ne kopmayı başardı ve telefonunu alıp balkona çıktı be dolaptan kahve bardaklarını aldım suyu bardaklarla ölçerek yerinden çıkardım kahve makinesinin haznesine kattım ve üstüne toz türk kahvesini ekledim küçük buz dolabından buzluk çıkardın ve bir küp buzu kahvenin içine attım makineyi yerine yerleştirdim ve pişmeye bıraktım buzluğun kullandığım kısmını doldurup geri yerine koydum dolap tan su bardakları ve tepsi çıkardım yanlarına birer peçete koydum kahvenin pişmesini beklerken telefonumu aldım ailemle her ne kadar aramız bozuk olsa da mesafeli olsak ta onlar benim canımdı ve sonuçta başıma gelen olaylardan sonra benim için çok korkmuş ve endişelenmişler di hem sonuçta dracoyu sevmiştim ona aşık olmuştum hatta oda bana o yüzden artık bu konuda tartışmaya gerek yoktu
O yüzden ailemi de özlediğim için adı slytherin ailesi adlı aile grubumuza yazdım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kraliçe felaket Devri
Roman pour AdolescentsBen Maria afet slytherin Slytherin ve sır katili timinin varisi Çocukluktan beri belli yaşam tarzı ve sırlarla Büyüdüm çocuktum omuzlarıma yüklendim çocuktum Onların kaldıramadığı yükleri ben yüklenmiştim 20 yaş 20 yıl... 20 yıl boyunca birbirimiz...