#AyIşığı
"Allah" Eve adımını atar atmaz duyduğu silah sesiyle olduğu yerde kalakalan Dilan korkudan titreyen elini bir anda sıkışan kalbinin üzerine koyarken aklına gelen ihtimalle hiç düşünmeden arkasını dönüp çıktı evden ve Baran'ın olduğu yere doğru hızla koşmaya başladı.
" Baraaaaan. " Kısa zamanda vardığı yerde gördüğü manzara karşısında dehşete kapıldı genç kız. Yaşadığı acının verdiği güçsüzlükle derman kalmayan ayakları üzerinde duramadı daha fazla sonra ve dizleri üzerinde yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı çaresizce.
Zira ayağa kalkıp düşmanları tarafından atıldığından emin olduğu kurşunlar yüzünden paramparça olan araba da bulunan sevdiği adamın cansız bedenine bakmaya cesareti yoktu.
İşte bu yüzden oturduğu yerden kalkamayıp öylece ağladı sevdiği için. Ta ki dikkatini dağıtan bir ses duyarken onu omuzlarından tutup ayağa kaldıran ellerin varlığını hissedene kadar.
" Dilan." Kesilen silah seslerinden sonra aradan bir süre geçmesi ile kendinden geçen Baran kısa bir süre sonra duyduğu feryatla kendine gelince tüm gücünü kullanarak ayağa kalkıp arabadan indi ve yerde oturmuş başını önde ağlayan kıza doğru yaklaştı. Sonra da ona seslenirken ellerini uzatıp omuzlarından tutarak ayağa kaldırdı.
" Ba. Baran, s. sen. Sen yaşıyorsun. Yaşıyorsun değil mi? " Başını aniden kaldırmasıyla karşısında gördüğü adamla şoka girdi Dilan. Öldü sandığı adam tam karşısında durmuş yüzüne bakarken yaşadığı şokun etkisi ile kendinden geçerek sevdiği adamın kollarına yığıldı.
" Di. Dilan. Dilan, aç gözlerini nolur. Ay Allah'ım. " Silah seslerini duyup da koşarak yanına gelen insanları ve Yılmazer ailesinin meraklı sorularını görmezden gelerek yalnızca Dilan'a baktı Baran bey. Yaşadığı korku ve endişe omzundaki yarasını bile unutmasına sebep olmuştu. Onun için sadece Dilan vardı. O iyi olsun da gerisi önemli değildi, hiç değildi hemde.
Bir süre sonra gelen ambulansla hastaneye giderken de Dilan'ın nasıl olduğunu sorduğu görevliden iyi olduğu haberini almasıyla birlikte aklında sadece kendilerine bunu yaşatan her kimse ona yapacaklar listesi vardı öfkeli adamın.
1 saat sonra...
Dilan'dan...
Gözlerimi açtığımda kendimi bir hastane odasının yatağında yatarken bulurken bir süre sonra kendime gelip ayağa kalkar kalkmaz kapıya koştuğumda başucumda oturmuş uyanmamı bekleyen ve uyandığımı görüp hızla yanıma gelerek belimden tutup karşısına kendine döndürerek bana" Allah'ıma şükürler olsun uyandın kızım. Uyandın da hemen ayaklanman hiç doğru değil. Dinlenmen gerek. Hadi gel, yat dinlen şu yatağa. "
Diyen babamın ellerinden kurtulmak için debelenirken ona
" İyiyim ben baba, bırak beni gideyim. Görmem lazım onu. Böyle yatıp dinlemem. O orda acı çekerken dinlemem ben. Yakışmaz sevdalıya. "
Dediğimde bana
" Dilan, kendine gel kızım. Gel de dinle beni, sen uyurken ameliyata aldılar onu. Kurşun sıyırıp geçmiş omzundan. Ciddi bir durum olmadığı içinde ameliyattan sonra normal odaya aldılar hemen. Korkulacak bir durum yok yani. Doktor, dinlenmesi için sakinleştirici vererek uyutmuş. O yüzden yanına gitsen bile konuşmazsın. Uyuyor olacak çünkü. "
Diyen babamın kolları arasından zorlukla çıktım ve ona
" Olsun, yine de göreceğim onu ben. Konuşmazsam da göreceğim. " Onu görmeden içim rahat etmez çünkü. O yüzden izin ver, ona gideyim. "
Deyip bana
" Tamam, git hadi. Koridorun sonundaki oda da. Doktorun da haberi var. Sen uyurken almıştım izni. "
Diyen babama sarıldıktan sonra odadan çıkıp onun olduğu odaya girdim. Sonra da hasta yatağında yorgunlukla uyurken yanına yaklaşıp eğilerek her iki gözümden öpmemden sonra uyanıp bana gülümseyerek bakmaya başlayan adamla kocaman gülümsedim.
Baran'dan...
" Dilan. "
Ölüm ile yaşam arasında gidip geldiğim anlarda göz kapaklarımda hissettiğim titrek dudaklarla bir anda dururken burnuma gelen mis gibi karanfil kokusuyla kim olduğunu anlayarak gülümsedim ve gözlerimi açmamla bana ömrümü uzatacak kadar güzel gülen kıza her söyleyişte içimi titreten ismini söyleyip cevap vermesini beklemeye başladım.
" Allah'ım sana şükürler olsun, bağışladın bana onu. İyi misin? Bir şey söyle nolur, var mı ağrın falan? Doktor çağırayım ister misin? "
İlk anda söylediği sözler ile beni düşündüğünü bilmek iyileşmeme yetmişti zaten. Bu yüzden doktora gerek duymadan omzumda olan yarama dikkat ederek elimin birini beline koyup kendime doğru çektim onu. Sonra da kulağına doğru yaklaşarak asıl isteğimi dile getirdim belki anlar diye.
" Benim doktorum sensin öğretmen hanım, ne zaman anlayacaksın bunu acaba? Merhemim ise dokunuşun. "
İçimdekileri ona söylememle bir an bocalarken gülümseyip uzanarak şaşkınlıktan birbirinden ayrılan dudaklarına sokularak dokunmamla kendine geldi ve geriye doğru gitmeye çalışırken bana
" Na. Napıyorsun Baran, biri gelecek şimdi. Ayrıca ya. Yaran. Yaran var. Bırak beni lütfen... "
Deyip bir anda ağrıyan yaramın ağrımasından yararlanarak uzaklaştı benden. Sonra da bana
" Neyse, sen dinlen. Ben bir doktoru çağırayım. "
Diyerek hızla konuşup odadan kaçtı. Ben de ardından bakıp bir süre gülümsedikten sonra aklıma gelen düşmanla ona neler yapacağımı düşünmeye başladım...
Devamı bir sonraki bölümde...
Kısa olduğunun farkındayım. Fakat sizleri daha fazla bekletmemek adına burada kestim...
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayınız...
Sınır: 70 like 30 yorum...
Not: yeni dilbar hikayemi görmek isteyenler için 👇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BARAN BEY
FanfictionKaybedecek hiç bir şeyi olmayan biri aşık olursa ne olur? Mardin'in sahibidir Baran Bey. Asi, hırçın ve istediğini elde edebilecek kadar güçlüdür. Herşeye sahiptir. Fakat mahrumdur sevgiden. Ta ki onu görene kadar...