Bazen hayat oyun gibi olur. Yeniden başla tuşu olmayan bir oyun ...
Sadece 1 defa oynayabileceğin bir oyun
Cesaret edersen hayatta kalırsın.Ama cesaret bir işe yaramıyor bu akşamda, dünden tek fark ağzımdaki yarım yamalak bant yüzünden artık bağıramıyor olmam. Boş odada soğuk zeminde ellerim sıkıca soğuk kalorifere bağlı oturuyorum. Nerede olduğumu bilmiyorum,tek bildiğim ( sanırım) akşam olduğu çünkü uykum var . Ama uyumuyorum odanın köşesinde rutubetli duvara sabitlenmiş kameraya inat. Karnım gurulduyor . En son ne zaman yemek yediğimi hatırlıyorum, çalıştığım restoranda ki müşterilerin artıklarından ve biraz da bayat ekmeklerden yemiştim. Zaten ondan yarım saat kadar sonra mesaim bitmişti, önlüğümü lavabonun kenarına asıp çıkmıştım üzerimi bile değiştirmeden çıktığım anda omzunda hissettiğim elle beraber arkamı döndüğümde yüzüme sağlam bir yumruk yemiştim .. ve burdayım _aptal Alçin senin neyine 12'ye kadar mesai yapmak_ Kapıdan anahtar sesi duyduğum an dikkatimi o yöne verdim kapı açıldığında titrememeye çalıştım. Kimsem yoktu, kimse burda olduğumu bilmiyordu. olacaklardan korkuyordum.kapıdan turkuaz tişörtlü iri yarı 45 yaşlarında bir adam çıktı, saçları üç numaraydı ve gülümsüyodu ama bu iyi bir gülümseme değildi . Kapıyı arkasından kapattıktan sonra arka cebinden keskin görünen bir bıçak çıkardığında korku bütün bedenimi sardı.3 yılın ardından bir daha göz yaşı dökmeyeceğime dair sözümü yutmustum artık. Pis bakışları tam önümdeydi ve gözleri bedenimin her yerindeydi. Yalvarır gibi baktım gözlerine ama o sadece bedenime baktığı için bakışlarımı görmedi . Hayır der gibi güldü ve eğilip ağzımdaki bandı çıkardı hızlıca ,canımın yanmasiyla beraber tiz bir çığlık attım. Sesimi titrememeye çalışarak "ne istiyorsun benden?" Cevap vermedi ."paramı derdin vereyim ,kimseyede söylemem yemin ederim ne olur bırak beni .. lütfen "
Bıçağı suratıma doğru yaklaştırdı ,ucunu çenemin altına yasladı ve bıçağı kaldırarak suratına bakmamı sağladı,nefes alamıyordum ."asla unutmayacaksın " suratlarımızın arasında 2 santim falan vardı ve bu durumdan fazlasıyla rahatsız ediciydi.Ben geri çekildikçe yaklaşmıştı bana . Bıçağı indirdiğide boğuluyormuşçasına nefes aldım. Arkasını döndü ve kapıya vardığında çıkacağını sandım ama öyle olmadı.. anahtarı alıp kilidi çevirdi ve tekrardan bana doğru yürümeye başladı bir umut vicdana gelir diye tekrar yalvardım."lütfen" bu tek kelimelik yakarışım çok şey anlatıyordu . Biletlerime de derin bir kesik atarak ipi kesmesiyle olacakları tahmin etmeye başladım. Hayır, cesur değildim, hiçbir zaman da olmamıştım.. uzun kahve saçlarımı sertçe eline dolayıp beni yukarı doğru çekti ayağa kalkmam için. Ayağa kalktığım an dizimi bacak arasına geçirdim . Canı yandığı için saçlarımı bıraktığında kapıya doğru koştum ve açmaya çalıştım. Arkamda olduğunun farkında değildim ama fark etmem uzun sürmedi. Bir anda saçlarımı kavrayip kafamı demir kapıya sertçe vurdu. Sersemlemiştim sonra bir daha vurdu bu seferki daha sertti felçli gibi yere düştüm yüzüstü , kalçamin üzerindeki ağırlığı hissettiğimde oturduğunu anladım ve saçlarımı tekrardan kavrayıp yere vurduğunda bayılmanın eşiğindeydim. Boynuma doğru eğilip "bayılırsan zevk alamazsın seni *rospu" sapık nefesini boynumda hissedebiliyordum. alkol kokuyordu. Anne diye ağlayamazdım beni yetimhaneye bile yakıştıramayıp yetimhanenin çöpüne bırakan bir kadından yardım istiyemezsin "babaaa" o an hıçkırarak söylemiştim bu kelimeyi hayatımda ilk kez. O zaman birkaç saniyelik durdu ve kahkaha attı. Hemen sonra bir ses duydum ; telefon sesi, o da duymuştu ki saçlarımı tuttu ve tekrar dan kafamı yere vurarak "sonra devam edicez " dedi iğrençti ,inledim. Kalktı ve elini arka cebine atıp bir telefon çıkardı. Gelen aramayı açtığında ben yerde baş ağrısıyla inleyerek sağ tarafa döndüm."ne.... NE DEMEK İÇERİ GİRDİLER.. ALOOO EFEEE" telefondaki her kimse onu bayağı korkutmuşa benziyordu, telefonu kullandığım indirdiğini gördüm. Bana doğru ilerledi o pis elleriyle saçlarımı bilmem kaçıncı defa kavrayarak beni duvara doğru sürükledi. Arkama geçti ve bıçağı çenemin altına yasladı. Karşı koymuyordum çünkü bilincimi zor açık tutuyordum. Bıçağı tehdit kar şekilde boynuma bastırdığı sırada kapı bir tekme darbesi ile yere düştü. Siyah şapkadan ve maskeden yüzünü göremediğim 1.90 boylarında, tamamen siyah giyimli, iki eliyle silahı arkamdaki adamı doğrultmuş ,maskeli bir adam. Birkaç saniye sessizliğin ardından:
"Kızı bırak" dedi tok bir ses.
"Neden öldürecek misin beni ayaz. Unutma ben ölürsem kızı da yanımda götürürüm adamların peşini bırakmaz!"nefesini boynumda hissediyordum.
"Bırak dedim" dedi aynı ses.
Arkamdaki p** kahkaha attı.
"Ha-ha-ha ... Annen de senin gibiydi o *rospudada cesaret vardı ama geberdi yine de dikkat et seni de sonun onun gibi olmasın" kulağımı gerçekten sağır eden bir silah sesinin ardından arkamdaki acı içinde küfür etti."siktirr"yere düştü bıçak boynumdan çekildiğinde nefes nefese kalmıştım odanın öbür köşesine gittim dayadım sırtımı. Kulağım çınlıyordu. Ama artık hareket edebiliyordum en azından. Bacağından oluk oluk kan aktığını gördüm . Kıpkırmızı olmuştu yerler. Maskeli adam ona doğru hızlıca ilerledi ve suratını kavrayarak bir topuğuyla yaralı bacağına bastı sertçe." Annemi-birdaha- ağzına-alma..SAKIN" sapığın suratı kıpkırmızı olmuştu. Canı çok yanmış olmalıydı ama fark ettirmemeye çalışıyordu, bu yüzünden okunuyordu. Daha ben hesabımı almamıştım bunun intikamını alacaktım elbet. Bilinci kan kaybı yüzünden kapanmak üzereydi."unutma kızı ben alamadıysam ..kimsenin almasına izin vermem Ayaz ..Zemheri.."Ayaz denilen adamın hıncını alamayıp sapığın suratına sağlam bir yumruk geçirmesiyle artık bilincinin kapandığına emindim. Kaçmam gerektiğini fark ettim kapıya doğru yürümeye çalıştım ama aldığım hasardan dolayı başım sızlıyordu adımı attığımın düşecek gibi oldum ancak belimdeki el beni tuttu."BIRAAAK"hem elinden kurtulmaya çalışıyordum hem ağlıyordum hem de çemkiriyordum. Ama bütün çabalarıma rağmen daha sıkı tutuyordu. Karnı karnıma değiyordu. Nihayet kurtulma çabam son bulduğunda ellerim göğüslerindeydi. Hala kendimi geri ittiriyordum, fakat bal rengi gözlerle göz temasını kesmeden. Nihayet maskesi ve şapkasının izin verdiği kadar yüzünü görebilmiştim. Gerçi tek gördüğüm bal rengi iki çift gözdü. Ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bir ifadesi vardı kafasına hafif yan yatırmıştı, aradan geçen otistik 10 saniyenin ardından ben ne olduğunu anlayamadan ,eğilip bacaklarımı kavrayarak beni bildiğin omzuna atmıştı.
Kim sanıyordu ki kendini bu pezevenk. Doğru olabildiğim kadar doğrularak son gücümü omzunu yumruklamakta harcadım. Beni içinde bulunduğum binanın kapısından çıkarırken "bıraksana ya kim sanıyorsun kendini sen!"çanta taşıyormuş gibi davranıyordu resmen. Siyah vip bir minibüse doğru ilerliyorduk binadan çıkmıştık son çare biraz daha doğrulup omzunu koparırcasına ısırdığımda, nihayet onu durduramayı başarmıştım. Dişlerim oldu bundan çekmeden tepkisini bekledim. Sonra sanki omzunda onu ısıran bir kız taşımıyormuş gibi yürümeye devam etti.
Şaka gibi kim bu adam, omuzu kurşun geçirmez herhalde, sert ısırdığımı emindim ama kıymık batmış kadar bile tepki göstermemişti. Arabanın arka tarafına binerken nihayet omzundan inebildim fakat otistik bir şekilde dişlerim hala omzundaydı .(sanki bu çok normal bir şeymiş gibi) Hiç canı yanmıyormuş gibi (şüpheli) dizlerimin arka tarafından kolunu geçirip beni tekrar havalandırdı. Kendi bacaklarımın olduğunu söylemek istiyordum ama Halim kalmamıştı. Sakinleştiğim için aldığım hasar etkisini daha iyi gösteriyordu karşı koymayı kestim. bileklerimdeki kan kurumuştu. Ne olacaksa olsundu artık... Minibüsün koltuğuna oturduğumda hala kucağındaydım. 2 parmağını kullanarak nabzımı kontrol ettikten sonra karşı koltuğa sanki içinde kırılacak eşya olan kargo kutusuymuşum gibi nazikçene bıraktı beni. Son gördüğüm iki çift bal rengi göz oldu....Yazardan not: beni noktalama işaretlerini kullanmam konusunda zorbalayan Ahsen ablama kucak dolusu sevgilerimle...