1.2

225 22 40
                                    


──────

Aktemur'dan

Doktor ama geri zekalı olan Ferman'ı karakola götürdükten sonra direkt sorguya almıştık. Ve bizzat ben ifadesini almıştım o pisliğin. Tabi sorduklarıma salak salak cevaplar verip benim asabımı yine sinirlendirmişti ama onuda halletmiştik çok şükür. En son onu içeriye atmaya kanaat getirmiştik. Şerefsizi de paketledikten sonra rahatlan evime dönmüştüm.

Ha bu arada bizim çocuklarda beni telefonumda ki takip cihazıyla bulmuşlar.

O kadar keyifliydim ki anlatamam lan. Eve girdiğim an hemen mutfağa annemin yanına gidip ona sarılmıştım. Anam anam. Canım anam. Çok mutluydum ulan. Tabi ki birden yaptığım bu şeyle annem şaşırmıştı ve kafasını kaldırıp bana alttan alttan bakmıştı. Sonra birden yüz ifadesi değişip yerini kızgınlık ve endişe almıştı. "Bu yüzünün hali ne oğlum?" diye yüzümü ellerinin arasına almıştı.

Bende o an kendimi tutamayıp gülmüştüm. Doğru ya o haysiyetsiz Ferman, kaçırdığı yetmemiş yakışıklı yüzümü de mahvetmişti. Ben onu mahvedecektim zaten de neyse.
O an unutmuştum ama annem deyince aklıma dank etmişti tabi. Gülümsemiştim ve elini öpmüştüm. "Yok bir şey be annem. Kapıya çarptım sadece."

Bana kötü kötü bakmıştı. "Bence kapı sana çarpmış oğlum. Bu ne? Buna inanmamı mı bekliyorsun?"

Ofladım. Bu kadından da bişey kaçmıyor. Yalan söylemeden bu işten sıyrılmam lazım. Birde babamla kardeşim gelerek ne olduğunu sormuştu. Dürüst biri olaraktan mecbur olanları anlattım. Önce hepsi tepki gösterdi haliyle. Ama sakinleştirdim çok şükür. Sonra kardeşim yüzümdeki yaralara pansuman yapması gerektiğini söyleyince tamam dedim. Ve şuan ben kanepeye uzanmışım o da karşımda kaşımda ki yaraya dikkatini vermiş pansuman yapıyordu.

Birden çok acıdı ve yüzümü buruşturdum. Ağzımdan küçük bir inilti çıktı. Ceylan hemen başını kaldırıp endişeli gözlerle bana baktı. "Ay çok mu acıdı abi? Özür dilerim. Valla yalnışıkla oldu."

Gülümsedim. "Sorun yok güzelim. Bir anlık birşeydi zaten."

Emin misin der gibi baktı. Gözlerimi kapatıp açtım onaylarcasına. "İyi madem öyle olsun." deyip işine geri döndü.

Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum. Ceylan pansumanı bitirdikten sonra kapı çaldı. Ceylan kapıya bakmaya gittiğinde bende kanepeye uzattığım ayaklarımı yere indirdim ve sadece sırtımı kanepeye yasladım.

"Aa vişneli kekim gelmiş." diyen Ceylan'la bakışlarım kapıya kaymıştı.

Baktığım an kapının girişinde Ayça'yı gördüm. Ceylan'la sarılıyorlardı. Geri çekildiklerinde, "hoş geldin," dedi Ceylan.

Gülümsedi. "Hoş buldum."

Ah kalbim hızlandı sanki.

O nasıl gülmektir kızım.

Rahat dur lan başlarım aşkının ızdırabına.

Başımı başka tarafa çevirip gözlerimi kapattım. Of hayır ya. Neden geldin ki?

Bu kalbim için hoş bişey ama bakma daha fazla haram.

Ben kendi kendime içimde savaş verirken, "ben geçmiş olsun demeye gelmiştim, " diyen Ayça'yla gözlerimi açıp ona baktım. Ve göz göze geldik. Bana o okyanus gözleriyle, tüm denizlerden daha derin ve güzel bakıyordu.

Lan hayır olamaz öyle bakma işte be kızım.

Onlar birlikte içeri girerken ben hala Ayça'ya bakıyordum. Elinde bir kap vardı Biraz yanıma geldi. Önce Ceylan'a baktı sonra bana döndü. "Çok geçmiş olsun. Olanları duydum da."

Arkadaşımın Abisi | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin