Sevgilisinin gelişi için tamamiyle kapıya odaklanmıştı genç barmenin bakışları. Bir yandan insanların içkilerini hazırlarken bir yandan da özlediği sevgilisini düşünüyordu. 2 yıldır beraberlerdi, güzel bir birliktelikleri vardi. Ilk tanıştıkları zamanı sürekli düşünürdü genç barmen. Yağmurlu bir gecede, bir parkta ağlarken görmüştü onu. Genelde gece o parkta kimse olmazdı ve birinin olmasına oldukça şaşırmıştı. Hem de ağlayan biriydi bu. Yanına gitmekte kararsız kalsa da en sonunda yanına gitti ve ağlayan kişiyi sakinleştirmeye çalıştı. Yanına gittiği kişi şaşırsa da , sanırsa konuşmaya ihtiyacı vardi ve içini döktü. Saatlerce konuştular. Sonrasında genç barmenin telefon numarasını almasiyla ve daha sonraki günlerde bara davet etmesiyle her şey daha da ilerledi ve aylar sonra sevgili oldular.
“Yibo”
Genç barmen ismini seslenen sevgilisine döndü ve gülümsedi.
“Hoş geldin Xiao Zhan”
“Selam.”Deyip Yiboya yakın yere oturdu. Sonrasında etrafına göz gezdirmeye basladi. Yibo onun bir süre daha içecek istemeyeceğini bilerek diğer müşterilerin içkilerini hazırlamaya koyuldu. Xiao Zhan ne zaman bara gelse ilk önce etrafa göz gezdiriyor, sonrasında ise sadece kırmızı şarap içiyordu. Bunun nedenini sorduğunda ise, başka hayatların da olduğunu hatırlamanın ve kimin yarın ölüp kimin yaşayacağını hayal etmenin onu gerçekliğe götürdüğü cevabını alıyordu genç adamdan. Bu cevabı biraz karamsar bulsa da herkesin her an neşeli olmasına gerek olmadığını kendi kendine söylüyordu genç barmen.
Kırmızı şarabı adamın önüne koydu. Önüne konan kadehle gülümsedi Xiao Zhan. Bu adam onu çok iyi tanıyordu ve ilgisi acayip hoşuna gidiyordu.“Teşekkür ederim. Her seferinde nasıl iyi geliyorsun bana anlamiyorum.”
Sırıttı Wang Yibo.
“Sana her şekilde iyi gelebirim.”
Yarım ağız güldü Xiao Zhan.
“öyleyse yeteneklerinizi görmek isterim bayim. Barmen olmaktan başka ne gibi bir yetenekleriniz var merak ediyorum.”
Xiao Zhan'ın yüzüne oldukça yakın bir mesafeye geldikten sonra fısıldadı genç barmen.
“ellerimi cok iyi kullandığımı söylerler Bay Xiao, size göstermek isterim.”
“çıkışta eve gittiğimizde görmek için sabırsızlanıyorum bayım.”
Gülümseyip geri çekildi Wang Yibo.
“işin nasıldı? Bir aksilik oldu mu?”
Somurttu Xiao Zhan.
“Bir kişinin daha çıkışını vermek
zorunda kaldik. Neyse ki kendine bir iş bulmuş da işsiz kalmadi. Yine de
üzülmeden edemedim.”Çok garip bir şirkette çalışıyordu Xiao Zhan. Yıl içinde çokca işçi kaybedip bir o kadar da işçi kazanıyordu. Gidenler katı kurallardan bıktığı icin giderken, yeni gelenler ise gidenlerin abarttığını düşünerek şirkete kabul edilmelerini kutluyordu.
Yibo da şirketin bazi kurallarini anlamiyordu. Mesela işteyken dış dünyayla bağlantı kuramazsınız ama şirketten çıktığınız anda şirketi de unutacaksınız. En nefret ettiği kural buydu Yibonun çünkü sabahları Xiao Zhan ile istediği kadar konuşamıyorlardı.
Bir başka kural da herkesin aynı anda aynı şeyi yapmasıydı. Aynı zamanda yemek yemek, aynı zamanda mola vermek. Tamamen bir hapishane gibi işliyordu. Xiao Zhan'ın nasıl dayandığını bilmiyordu genç adam. Kendisi olsa daha ilk günden istifasini vermisti. Özgürlüğü severdi Wang Yibo, özgürlük adamıydi. Özgürlüğünü kısıtlayan her şeyden ve herkesten kaçardı. Lakin Xiao Zhan bundan gayet mutluydu. Belki de onun zıtlığını sevmisti Wang Yibo