Aile🐱

942 77 20
                                    

Parayı ödedikten sonra aldığı senetleri cebine sıkıştırdı. Kızını bir saat içinde buraya getireceklerini söylemişlerdi. Oturduğu yerde stres ve heyecan karışımıyla bacaklarını sallamaya devam ederken karşısındaki adamın bakışlarını görmezden geldi. Oturduğu yerde bile rahat değildi. Dayanamayıp ayağa kalktı. İleri geri yürüdüğü sırada attığı adımlar bile başını ağrıtıyordu. Kapıya doğru yürüdüğünde aynadaki yansımasına ilişti gözleri. Berbat görünüyordu. Yüzü gözü yara bere içindeydi. Leş gibi koktuğuna emindi. İçine işlemiş gibi hissediyordu. Sadece üstü başı değil, direkt olarak kendisi leş gibiydi.

Korkunç bir adamsın diye geçirdi içinden. Korkak ve berbat bir adamsın. Sevdiğin kadının yanında olmayı beceremeyen, çocuğuna sırtını dönen bir adamsın. Kendine bile yüz çeviren bir adamsın.

Kendisine bakmaya daha fazla tahammül edemeyip aynanın karşısından çekildi. Az önce oturduğu sandalyenin yanında ayakta beklemeye devam etti. Birazdan kızını görecek olmasının heyecanı, kızını annesine kavuşturacağı için duyduğu heyecanla yarışıyordu. Bir an önce kızını da alıp Asi'nin yanına dönmek istiyordu. Evine dönmek istiyordu. Kalbinin attığı yere dönmek istiyordu. Alaz, seneler sonra ilk kez yaşamak istiyordu.

Asi'nin karavanda söyledikleri kayıtlı bir kaset gibi başa dönüp dönüp kulaklarına doluyordu. Hatırladığı her bir cümle başının ağrısını da kendisine olan nefretini de iki katına çıkardı. Kendisi yüzünden başına gelmeyen kalmamıştı. O sahilde konuştukları günden beri işler yolunda gitmemişti. İçindeki boşluk Asi olmadan geçen her bir günde daha da içine çekmişti kendisini. O karanlıkta kaybolmuş, ışığını kaybetmişti. Hayatının ışığı yitip gitmiş, Alaz'ı sonsuz bir karanlığa mahkum etmişti. İçindeki karanlık his, sevdiği kadının gözlerindeki karanlıktan bile daha siyahtı.

Şimdi hangi birini düşüneceğini bilmiyordu. Kızının katili olmamasına mı sevinmeliydi yoksa Asi tek başına kızlarına sahip çıkmış olsa bile kendisi yüzünden yaşamaya mecbur kaldığı şeylere mi üzülmeliydi. Bilmiyordu. İçindeki sevinç çığlıklarının sesi acı haykırışların sesine karışıyordu. Çok mutlu olabilirlerdi. Olamamışlardı.

Sevmeyi bilmediğin sürece ne kadar sevdiğinin bir önemi yoktu. Sevmeyi bilmiyorsan duyduğun sevginin büyüklüğü açılan yaraları da büyütüyordu.

Ailesinin hastanesi vardı. Bir başına evde zorluklarla doğurduğu kızının bir babası vardı. Alaz, o gün Asi'yi bir kez daha hiç kimsesizlikle yüzleştirmişti. Şarkıda da söylediği gibiydi. Onun kaderinde ayrılıklar vardı. Yürekli davranıp Asi'nin yanında olsaydı bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Asi'nin de kızının da hayatından çalmıştı. Kendi hayatı umrunda bile değildi.

Ne düşüneceğini, ne hissedeceğini bilmiyordu. Katili olduğunu sandığı kızı birazdan karşısında olacaktı ve o bunu bile kendisine hak olarak görmüyordu. Bir yanı deli gibi kızına sarılmayı beklerken diğer bir yanı arkasına bile bakmadan kaçmak istiyordu. Nasıl yapacaktı? Ne yapacaktı? Hiçbir şey olmamış gibi kızını kucaklayıp buradan gidecek miydi? Tüm bu olanların asıl sorumlusu değilmiş gibi hem de. Yıllar önce ölmüş olan arsızlığına tam şu an çok ihtiyacı vardı. Elleriyle yüzünü kapatıp sakinleşmeye çalıştı bir süre. Kalbi ağzında atıyordu. Kalbi... Kızı ve Asi için atıyordu. Kendisi için değildi.

Açılan kapının sesini duymasıyla birlikte bakışlarını oraya çevirdi. Karşısında gördüğü kadınla kaşları çatıldı. Kızı neredeydi?

Kadın içeri girip bir adım sağa doğru kaydı. Ve film orada koptu. Tam karşısındaydı. Biricik kızı birkaç adım uzağında ayakta dikiliyordu. Siyah kıvırcık saçları ve kocaman siyah gözleri vardı. Asi'nin küçüklüğünü bilmese de şimdi tam karşısında duruyormuş gibi hissediyordu. Bu kadar benzerlik olamazdı. Parlak siyah gözleri içinde kaybolup gittiği karanlığa güneş misali doğmuştu. Korkuyordu. Şu an kesinlikle korkuyordu. Bu minicik kızın karşısında küçücük kalmaktan korkuyordu.

AsLaz🪸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin