"Bey amca nerede ki?" Diye sordum kruvasanımdan bir ısırık daha almadan önce. İçeriye girip ayağımla kapıyı arkamdan kapattım ve bir az önce oturduğum koltuğa oturdum."Ne bey amcası Ahu'm? Ne diyorsun Allah aşkına?" Diye yakındı babam. Ardından önünde duran suya uzandı ve içmeye başladı.
"Pars Alpdoğan gelecek dediniz ya? Gelmedi mi grand Godfatherım?"
Etrafta tekrar bakışlarımı gezdirdim ve biraz önce asansörde karşılaştığımız adamla göz göze geldim.
Şirince gülümseyip "Bey amca gelmeden gelebilmişsin , ben biliyordum zaten yavaş yürüyordur o." Dedim.
Babamın içtiği su boğazına kaçmış olacak ki öksürmeye başladı. Telaşla sırtına vurmaya başladım.
"Ayy babaa"
Babamın öksürükleri durduğunda , asansörde ki adam konuşmaya başladı. Yüzünde alayacı bir ifade vardı. Ve bu her saniye artıyordu.
"Pars Alpdoğan benim."
"Siktir! Cidden mi?"
~~~
"Bir daha seni getirmeyeceğim Ahu." Dedi babam alınganlıkla.
"Ama baba-"
"Ne ama baba ne?"
"Ben bilmiyordum ki? Kazayla adamda ölüyor,niye bu kadar abartıyorsun?"
"Kaza ile ne alakası var bunun Allah aşkına?"
Arabanın durmasıyla kapıyı açıp aşağıya indim ve eve doğru yürümeye başladım. Eve girdikten sonra odama çıktım ve kendimi yatağıma bıraktım.
Fazla abartılıyordu!
Telefonumu çıkartıp rehberden Batuyu bulup aradım. Telefon ikinci çalışta açıldı.
"Efendim Ahududum?" Diyen Batunun sesini duymamla yüzümde küçük bir gülümseme peydah oldu.
"Buluşalım mı Batu?"
"Olur Ahududum nerede?"
"Amcamın mekanlarından birinde buluşalım. Onun mekanlarının konsepti aşırı iyi."
"Tamamdır Ahududum, seçiyorum ve atıyorum konumu."
"Bekliyorum Batu."
Çok geçmeden gelen konumla birlikte üzerimi değiştirmeden ,pembe BMW 'me atlayarak mekana sürmeye başladım.
Mekana ulaştığım da Batununda arabasında beklediğini gördüm. Aynı anda arabadan inip arabayı valeye teslim ettik ve az ileriden üstümüze gelen magazincileri bekledik.
Pars Alpdoğan:
Buzlu viski kadehimi yudumlarken, içinde hiçbir fayda sağlayacak bir şey bulundurmayan televizyon kanallarını geziyordum.
Bir canlı magazin kanalında duyduğum ses ve görüntüyle duraksadım.
Ahu Demirtaş.
Yanında Kuzeni Batu Demirtaşla röportaj veriyordu.
Çoğu yerde aralarında kuzenlikten daha fazlası olduğu düşünülüyordu.
Nedendir bilmem bugünkü halleri fazlasıyla tatlı gelmişti gözüme. Şaşkınlığı,utancı...
Ahu Demirtaş her haliyle harika bir kadındı...
"Ahu hanım Rusya'ya tekrar dönmeyi düşünüyor musunuz?"
"İlerki zamanlarda fikrim ne olur bilemiyorum açıkçası ama şuan buradayım gibi ya."
"Ahu hanım hayatınızda biri var mı veya bir ilişki düşünüyor musunuz?"
"Şuan yok ama aşk kapıyı çaldığında neden açmayalım değil mi?" Dedi Ahu gülerek.
Elimdeki bardak çatırdadığında farketmeden kendimi ne kadar kastığımı hissettim.
Çocukluktan gelen bir söze değer vermek aptallıktı fakat Ahu senelerdir oralarda bir yerlerde varmış gibiydi.
İstemsizce ona çekildiğimde anlıyordum ki, Ahu senelerdir kalbimde hüküm sürüyordu ve bu geçecek gibi değildi.
Bu yüzdendir ki söyledikleri beni fazlasıyla sinirlendirmişti...
Başka birinin olmasına izin vermezdim.
Ona çıkan tek yol bendim ve tüm ihtimalleri silerdim.
Ahu Demirtaş :
Hoş geçen bir röportajdan sonra mekana giriş yaptık ve masamıza geçip sipariş verdik.
"Kuzi aşk kapıyı çalarsa neden açmayayım diyorsun. Aşk kapıyı yumrukluyor yine açmıyorsun amına koyayım. Doğru söyle birine mi platoniksin?"
"Bebeğim ben kapımı her çalana açmıyorum. Seçici olmasam , bir İstanbul Beyefendisiyle bir kıroyu ayıran ne olur?"
"Bir gün çok büyük bir ters psikoloji yaşayacaksın. İstanbul beyefendisini değil bir kıroyu seveceksin."
"Hiçte bir kere, oldu olacak tesbihi var de."
"Cık. Öyle değil, bizim alemin ağır abilerinden olacak. Hissediyorum ben."
"Ay birde mafya olacak!? İyice saçmaladın. Ben hanımcı bir bey istiyorum, kıro mafya değil."
"Zaman gösterecek Ahududum."
"Göreceğiz."
Gecenin ilerleyen saatlerinde ben tam sarhoş değilken yine bir konu hakkında batuyla konuşuyorduk. Oda sarhoş değildi , içip içip zehir gibiydi.
"Sonra dedim kendi kendime ne oluyoruz amına koyayım?" Dedi ve devam etti Batu. " Bi baktık , polis gelmiş. İşte sonra beni ve agalarımı aldılar,götürdüler karakola. Meğersem çocuğun abisi polismiş!"
Ağzımdan kaçan kahkahaya engel olamadım. Batu agalarıyla karıştığı kavgalardan birini anlatıyordu.
"Neyse işte, böyle oldu."
"Peki ben Rusyadayken ne yaptınız?"
"Ohooo neler yapmadık ki? Hayatımızın en güzel üç yılını yaşıyorduk. Neden biliyor musun? Neden olacak aptal? Çünkü sen yoktun!"
"Asıl sen onu bana sor! Hepinizden kurtuldum ,bırak hayatımın en güzel üç yılını, evrenin en güzel üç yılıydı!"
Yüzü bir anda düştü,modu kaçtı.
"Şaka falan filan ama, gerçekten kötüydü be Ahududu! Gitme bir daha."
"Artık istesem de gidemeyeceğim zaten."
"Aha biliyordum! Enişte buralı değil mi?"
"Ne alakası var Batu!? Yok enişte falan! Ben babama söz verdim ,gitmeyeceğim diye."
"Ve sen verdiğin her sözü tutarsın."
"Tutarım."
"Allah'ım gol! Alfa amcama bak be! Kimi nereden vuracağını nasılda biliyor Reis."
"Yaa sorma , bugün tripli bana."
"Ne yaptın lan adama? Ne yaptın da üç yıldır dilinden düşmeyen kızına trip atar oldu?"
Derin bir nefes alıp herşeyi anlatmaya başladığımda her bir kelimemle Batu daha bir hal oluyordu.
"Herşey böyle oldu işte." Diye bitirdiğimde Batunun böğürerek gülme sesleri geldi.
2 dakika boyunca gülmeleri bitmemiş, üstüne prime olarak mistik hareketler yüklenmişti.
Güleceğim derken yanındaki kişiye vurma gibi bir alışkanlığı vardı.
O sırada çapraz masadaki adamla bakışlarımız kesişti.
Pars Alpdoğan buraya bakıyordu!
Ve Batu şuan fazlasıyla mistik görünüyordu!
Bugün Tam Bir Rezaletti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESKİ BİR MASAL
RomanceÜnlü işadamının , prensesler gibi büyüyen kızı Ahu Demirtaş'ın sert mizaçlı bir Mafya Beyefendiyle yaşadığı aşk...