Güzel bir yaz günüydü. Yüzbaşı Emir yorucu günün ardından dinlenmek için evine gelmişti. Ramazan ayının son günlerindeydiler ve bu yıl yaz çok sıcak geçiyordu. İftardan sonra dinlenmek için televizyonun karşına geçti. Her zaman olduğu gibi çayını içtikten sonra televizyonun karşısında uyuklamaya başladı. Ama amacı sahura kadar televizyon izleyip sonra uyumaktı ve beklenen oldu. Her zaman ki gibi uyuyakalmıştı.
Ezana bir saat kala eşi Aysel onu uyandırdı ve beraber sahurlarını yapıp odalarına geçtiler. Emir o kadar yorgundu ki başını yastığa koyar koymaz rüya görmeye başlamıştı bile. Rüyasında da görev peşini bırakmıyordu. Bilmediği bir yerde beş arkadaşıyla beraber tam techizat son teknoloji silahlarıyla ilerliyorlardı. Ani bi saldırıya uğradılar ama saldırının nerden ve nasıl olduğunu anlamadan bi ikicisiyle karşılaştılar. Sayıları ikiye düşmüştü. Emir ne yapacağını bilmezken birden dışardan gelen bir patlama sesiyle uyandı rüyasından. Cama koştu hemen. Gözleri patlamanın etkisiyle oluşabilecek alevleri arıyordu ama nereye baktıysa göremedi. Belkide patlama falan olmamıştır diyip tekrar yatağına döndü.
Her sabah saat 7.00 da kalkar traşını olur ve üniformalarını giyer ve üsse doğru yola çıkardı. Bu sabahta aynısını yaptı ama içinde garip bir his vardı. Hala dün gece gördüğü rüyanın etkisindeydi. Üsse vardığında saat tam 8.00 i gösteriyordu. Odasına gitti ve işe koyuldu. Tüm gün kafasını üzerinde çalıştığı projeden kaldırmadı. Çünkü bu proje onun hayatıydı ve gecesini gündüzüne katıp onun üzerine çalışıyordu. Projesi çok gizli ve bir o kadarda önemliydi. Bu yüzden projeyi sadece Albay Selim ve Kolordu Komutanı Mehmet biliyordu. Bu proje aslında bir bilgisayar yazılımıydı.
Tüm gün çalıştıktan sonra mesai bitimine gelmişti saat. Emir üsten ayrıldı ve Aysel'in istediği şeyleri almak için alış veriş merkezine uğradı. Alış verişini tamamladıktan sonra elindeki torbaları arabasının bagajına yerleştirdi. Tam bagajı kapattığı sırada büyük bir patlama duyuldu. İnsanlar bağırmaya veçığlık atmaya başlamışlardı. Emir arabayı bırakıp hemen sesin geldiği yere doğru koşmaya başladı ve karşısındaki büyüm faciayla dona kaldı. Büyük bir yakıt tankeri ile yolcu otobüsü çarpışmıştı. Ama bu şaşırtıcı bir şekilde etrafta gerçekleşen olaylar karşısında basit bile kalıyordu. Otobüsten neredeyse sağ sağlim çıkan kimse olmaması gerekirken kaza yerinden insanlar çıkmaya başladı. Çevredeki insanları ve Emir'i dehşete düşürende buydu. Bu nasıl olabilirdi. Bir anda kazadan çıkanlar çevredeki insanların üzerine doğru koşmaya başladılar. Herkezi bir şaşkınşlık ve korku sarmıştı. Kaçışmaya başladılar ama o kadar hızlı koşuyorlardı ki bu şeyler onlardan kaçmak neredeyse imkansızdı. Emir gördükleri karşısında dona kaldı. Gözlerinin önünde kazadan üstü yanarak ve yüzü darmadağın olmuş biri koşarak bir kadının üstüne atlamış ve onu kemirmeye başlamıştı. Bu da neyin nesiydi böyle. Kadını öldürdükten sonra koşmaya devam edip başkalarına saldırmaya başladı. Ama Emir'in kanını asıl donduran olay ölen kadının saniyeler içinde tekrar ayağa kalkıp ona saldıran şey gibi etraftaki insanları kovalamaya başlamıştı.
Emir birden kendine geldi ve arabasına doğru koşup süratle eve doğru yol aldı. Yoldayken Aysel'i arayıp 'Ben gelene kadar tüm kapıları kilitle ve sakın dışarı çıkma!' dedi. Aysel bu ses tonunun ne kadar ciddi bir durumun belirtisi olduğunu anladı ve tüm kapıları kitledi. Emir eve geldiğinde Aysel televizyonda olanları izliyor ve ağlıyordu. Emir'in koltuğa oturdu ve düşünmeye başladı. Tıpkı yıllardan beri sinemalarda , televizyonlarda olduğu gibi şehri bir yürüyen ve koşabilen cesetlerle doluydu. Bunun tek bir açıklaması vardı: ZOMBİ.
