10.BÖLÜM

25 7 10
                                    

Herkese selamlar..

Nasılsınız gençler ?

Uzun bir süre oldu ilk baş okul bitsin dönerim dediğim kurgum maalesef Wattpadin Türkiye'ye erişim engeli yüzünden bu kadar gecikti. Hâlâ kurguyu bekleyenler varmış bunu görmek beni çok mutlu etti şuanda yoğun bir dönemde olsam bile elimden geldiğince bölüm atmaya çalışıcam. Destekleriniz için teşekkür ediyor ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum İyi okumalarr💜

Yazar anlatımından;

Genç adam hâlâ atlatamadığı siniriyle depodan çıkarken adamlarına tek bir baş hareketiyle içeride olan adamla -ki böylelerine ne kadar adam denir o da tartışılırdı ama- güzelce! ilgilenmelerini belirtmişti.

Her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki bir an Aslan ipin elinden kaçıp olayların daha da karışacağını düşünmüştü ama şuan her şey tamda istediği gibi ilerliyordu tek sıkıntı şuan evinde olan anne ve kızın her şeyden habersiz bu olaylara karışmış olmasıydı. Şimdi yapması gereken eve gidip sakinleştikten sonra Ceylan'la konuşup yaşadığı her şeyi öğrenip planlarını kusursuzlaştırmaktı.
O Aslan Karasinar'dı öyle iki düşmanın aptal planlarıyla yok olacak biri değildi sadece biraz durup düşünmeli ve bu yolda tek olmadığını anlamalıydı. Tek değildi çünkü bu sefer karşısındaki düşmanlarının hedefi kendisi değildi aynı zamanda evinde olan anne ve kızıda düşmanlarının hedefiydi. Şimdi durup sakin kafayla düşünmeli  Ceylan ve kızı Çilen'i bu durumun içinden kurtarmalıydı.

"Koçum arabayı hazırla konağa dönüyoruz." bulunduğu yerden ayrılmadan önce adamlarına şöyle bir göz atıp bu durumada el atması gerektiğini farkına vardı. Dostum dediği adam bile arkasından iş çeviriyorken sadece para verdiği bu adamların ne kadar güvenilir olduğu tartışılırdı. Her şeyi yavaş yavaş yapıcaktı ama yol uzun ve çetrefilliydi ama Aslan Karasinar bu engebeli yolda asla tökezlemeyecek bir güce sahipti sadece olaylar biraz karışmıştı onu da halletmesini bilirdi.

Hazır olan arabaya binerken hâlâ kafasında binbir düşünceyle Trabzon'un kendine has olan sisli gökyüzüne bakıyordu.

Ceylan Yavus'un anlatımından;

Yanağımda hissettiğim dudaklarla bilincim yavaş yavaş açılırken son olanlar aklıma gelmişti. Ben nasıl bir olayın içine düşmüştüm böyle?

"Annis uyan aytık şıkıydım" duyduğum cümleyle elimde olmadan gülümserken gözlerimi açıp yanı başımda gözlerini kocaman açmış Çilen'le karşılaşmak içimdeki sıkıntıları anında silmişti. Her eve lazımdı böyle bir tatlı bir kız çocuğu.

"Uyandım bebeğim."dediğimde yüzümü elleri arasına alıp "Ne tadar uyudun annis uytucu mu oldun şen başımıja hımm" söylediklerine içten bir kahkaha atarken beni taklit etmesine yalandan kaş çatıp ellerimi karnına atıp gıdıklamaya başladım.

" Demek anneyi taklit etmek he sen görürsün şimdi " diyip ellerimi koltuk altına ve bel boşluğuna atıp onun eşsiz kahkahalarını dinlemeye başladım.

Huzur buydu huzur bir kız çocuğunun gülümsemesinde hatta kahkahlarında gizliydi.

"Annis yeteyy yeteyy çot düldüm yeteyy" diye bağırıp hâlâ kahkaha atan kızımı sonunda serbest bıraktığımda yatakta sırt üstü durup elini karnına atıp kesik kesik gülmeye devam etti bense daha demin ki gülümsememin yerini alan ufak bir tebessümle onu izlemeye başladım.

"Eee aldın mı cezanı Çilen hanım bir daha anneyi taklit etmek yok değil mi?" Aslında bu sözlerimin boşa olduğunu ve onun her bir hareketimi ısrarla taklit edeceğini biliyordum. Alttan alttan yüzüme bakıp tatlı tatlı omuzlarını silkip " Edicem ki edicem kii " dediğinde elimi tekrar göbeğine atıcakken bir anda açılan kapıyla ikimizinde başı oraya doğru dönmüştü. Kapıda tüm heybetiyle Aslan Karasinar duruyordu. Gözlerinde anlamdıramadığım bir ifadeyle bize bakıyordu hayır hayır gözlerinde asla sinir yoktu,nefret hiç yoktu sanki biraz merhamet birazda asla anlam veremediğim bir bakışla bakıyordu rahatsız etmiyordu ama bende bu bakışları köşe bucak kaçıp saklanmayı,kabuğuma saklanmamı tetikliyordu. Daha da açık olmam gerekirse ben bu adamdan delicesine utanıyordum oysaki ortada utanabileceğim bir durum bile yoktu.

Yatakta hâlâ uzanır vaziyette olduğum aklıma gelince hızlı bir hareketle yataktan çıktım ve sert bir baş dönmesi yaşamamla elim başıma giderken ne zaman yanıma geldiğini anlayamadığım Aslan bey elini sırtıma koyarak ayakta durmamı sağlamıştı. Bu adam nasıl oluyorda her zor durumda kaldığımda yanımda olmayı başarıyordu?

"İyi misin?"  diyip gözlerimin içine bakan adamla birkaç saniye durup " Hı hım iyiyim teşekkür ederim." belimde olan elini bir türlü çekmediği için bu yakınlığa bir son vermek için bir adım geriye gidip elinin esaretinden kurtuldum ve yatağa dönüp öylece bizi izleyen kızıma bakıp " gel bakalım Çilen hanım" diyip tam kucağıma alıcakken Aslan beyin sesini duymamla durmuştum. " Dur sen ben alırım." Evet tam anlamıyla bunları söylemiş ve ben daha tek kelime edemeden kızımında ona kollarını uzatmasıyla kucağına almıştı.

" Aç mısın?" Tam cevap vericekken muhatabının ben değil kollarında gayet rahat olan Çilen olduğunu fark etmem çokta uzun sürmedi.

" Biyazcık açım çot deyil Aşlancım" dediğinde elimde olmadan " kızım büyüklere ismiyle seslenmiyoruz" sertçe uyarmıştım. Bize yardım eden Aslan beyin pekte kibar bir mizacı yoktu ve kızımın ona bu kadar alışması onun tek bir kötü bakışına ya da sözüne yerle bir olabilirdi o yüzden sınırları en baştan belirmek benim görevimdi biz burda uzun süre kalıcı değildik birbirimize ne kadar alışırsak o kadar iyi olurdu.

" Benlik sıkıntı yok Ceylan bırak nasıl seslenmek istiyorsa öyle seslensin." diyen Aslan beyle derin bir nefes alıp
  "Ama.." dediğimde arkasını dönüp tek bir bakış atan Aslan beyle elimde olmadan susmuştum.

" Tıjmajki annis bana Aşlancım o baba dibi deyil çot iyi hem şanada vuymuyo bana da hicc tızmadı biliyoymuşun o çoot iyi biyi çooot." Aslan beyin kucağında Aslan beyin nasıl iyi biri olduğunu anlatan kızıma tebessüm ederek bakarken Aslan beyinde aynı şekilde kızıma baktığını fark ettim.

Doğru söylüyordu Aslan bey asla Mert gibi değildi Mert dinlemezdi ama Aslan bey dinliyordu, Mert konuşmama izin vermezdi ama Aslan bey dinliyordu sinirli olsa bile sinirini benden ya da kızımdan çıkartmıyordu oysaki ben Mert için bir kum torbası görevindeydim.

Canı sıkılınca gelir döver,canı isteyince sarılır hatta canı isteyince rızamı almadan vücudumda hüküm sürerdi ben Mert için öylesine bir robottan bir farkım yoktu ama şu kısacık zamanda bile bu evde bir değerim vardı Aslan bey kızımın dediği gibi gerçekten çok iyi biriydi.

Mutfağa girdiğimizde Sema ablayı görememiştim bunda saatin geç olmasınında etkisi olabilirdi. Sahi ben bugün bayılmıştım ama sanki o anlar hiç yaşanmamış gibi şimdi mutfağa inmiş ve yemek mi yicektim. Emre'yi görmüştüm Mert'in yakın arkadaşını eğer o buradaysa Mert'te buralardadır ve galiba bizim kısa süreli özgürlüğümüzün sonlanmasına saatler kalmıştı ya da kalmamıştı bilmiyorum.










Evvet uzun bir aradan sonra geldiim

Nasılsınız gençlik hayat nasıl gidiyor

Yeni bölüm bekleyen tayfa yorumlarda buluşalım siz istediniz diye attım ve inşallah en kısa sürede bir bölüm daha atabilirim.

Beğenmeyi unutmayın😚🥰

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 3 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KADERİN ÇİZDİĞİ YOL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin