BÖLÜM 7: UMUDUN YOKUŞUNDAKİ KARARSIZ BEKLEYİŞ
Ay doğmuyorsa yüzüne,
güneş vurmuyorsa pencerene,
kabahati ne güneşte ne de ay da ara!
Gözlerindeki perdeyi arala!(MEVLANA)
“Ama istersen zekama sahip olabilirsin.”
Sırıttı. “İlgilenmiyorum.” Dedi. Yine, yine ve yine. Omzumu silktim. Bunu sen seçtin, madem kaçak dövüşeceğiz, peki buyur Toprak bey!
“Küçük bir kızısın, nasıl bir zekaya sahip olabilirsin?” Deyip Gürkan’la birlikte alayla sırıttılar. Peki düellonuz kabul edildi. Kavgada rakibini küçümsersen yenilginin sana gelmesi çok hızlı olur derlerdi, işte bu sözü sana yedireceğim!
“Deden…” deyip biblonun içindeki kalemi aldım, masaya vurup ritim tuttum.
Tık. Tık.
Deden dediğim anda bana baktı. “Depoyu senin yaktığını gerçekten bilmiyor mu?” Deyip dudaklarımı büzdüm.
Tık.
“Söylesene?” Anladığım ve hatta gördüklerim karşısında dedesine çok önem veriyordu, üzülmesini de istemezdi. Zafer gülümsememi yüzüme takındım.
Tık. Tık.
“Kime güveniyorsun da benimle böyle konuşuyorsun?” Dedi.
Masaya yaslandı ve bana iyice yaklaştı. Arabada bütün düğmeleri kapalı olan gömleğinin üstten iki düğmesi açılmıştı. Sanırım ben baygın yatarken çiftlikte işler kızışmıştı.
“Kendime.” Deyip kalemi, şımarık bir kız edasıyla fırlatırcasına masaya attım. Arkama yaslanıp kollarımı bağladım, bakışlarım kararlılıkla ikisinin üstünde gezindi. Karşımda oturan adam, kalkıp Toprağın yanına ilerledi ve ayakta masaya yaslandı. Kolları bağlı ve bir eli çenesinde bana bakıyordu lakin ben ona değil de Toprağın bana söyleyeceklerine odaklanmıştım.
“Hm” diye mırıldandı. Sırıtıp kafasını iki yana eğlenir gibi salladı. “Çok işim var,” beni ikna etmek istercesine gözlerini açıp bana yaklaştı. “Bir kız çocuğuyla oynayamayacak kadar fazla hemde…”
Öylece kalakaldım, yüzüm düştü çünkü bana cevap vermesi gereken yerde sürekli beni geçiştirip duruyordu. “Gürkan, hanımefendiyi evine kadar bırakalım.” Dedi, Gürkan’a emri vaki eder gibi. Eliyle bana kapıyı gösterdi.
“Ha bu arada, gitmeden önce iyice temizlen bu şekilde seni bu evden çıkarmam.” Bakışları Gürkan’a kaydı. “Misafir odasında…” dedi. Devamını getirmedi fakat Gürkan anlamıştı ne demek istediğini.
Gürkan bağlı kollarını çözüp, “Hemen abi.” Yanıma geldi. O da bana aynı şekilde işaret edip eliyle ben kalkana kadar beni destekledi. Bu adam da ‘hemen’, ‘tamam’ dan başka kelime bilmez miydi be? Neden hizmetçisi gibi her istediğini yapıyordu?
“İstemez! Senden sadece kim olduğunu bulmanı istiyorum, o kadar daha fazlasına ihtiyacım yok.” Dedim.
Kafasını salladı, “Elimden bu kadarı gelir.”
Korkak!
Bir hışım oturduğum deri koltuktan ayağa kalktım. Koluma dokundu sarı kafa. Hızla çektim kolumu ve ona döndüm. ”Dokunma.” Dediğimde elini havaya kaldırıp ‘tamam bir şey yapmıyorum’ der gibi havaya kaldırdı ardından Toprak’a döndüm,
“Alt tarafı yardım edeceksin, bunun neyi seni zorlayabilir aşağılık herif!” Deyip biraz önce korumalar girmeden kilitli olan, zorla açmaya çalıştığım kapıya saçımı savura savura savura yürüdüm. Her ne kadar dolaşık olsalar da parmaklarımla uyandığımda düzeltmeye çalışmıştım, yani umarım düzelmiştir çünkü bakabileceğim bir ayna yoktu etrafımda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
Teen FictionGözüm belinde parlayan silaha kaydı, bu adamlar normal değildi. Artık emin olmuştum cinayete dair birşeyler bildiği aşikardı. Bakışlarımı beline yerleştirdiği silahtan çekip korkumun sebebi, yüreğimin ağzımda olmasının sebebine baktım. "Sayımı yapı...