12. Bölüm: Hediye
“Belki de öyleyimdir...”
Kerem bir cesaret söylediğim karşısında duraksamıştı. Bandajımı açan eli havada kalmıştı. Onunda bakışları benim dudaklarıma kaydığında heyecanla dudaklarımı yaladım. İçi gidiyor gibi derin bir nefes aldığını gördüğümde gülümsedim. Kerem bakışlarını dudaklarımdan gözlerime çıktığında “Yapma doktor. Yanarız.” diye fısıldamıştı. Gözlerinin içine bakarken gülümsedim.
Kerem elini gamzeme yerleştirip yavaş yavaş okşadığında kararlıydım. Kerem'in bugün beni öpmesini istiyorum. Onun eline doğru sokulup fısıldadım. “Yanalım. Ne kadar yakabilirsin ki?” Gözlerini yüzümde dolaştırdı. Yüzümdeki anlamlı gülümsemeyi fark etmiş ve aynı gülümsemeyi kendi yüzüne yerleştirmişti. Üzerime doğru eğilip yüzümün bir kısmını kapatan saçlarımı geriye itti ve dudaklarını dudaklarıma sürttü. “Senin daha fazla yanmandan korkuyorum doktor. Canının yanmasından korkuyorum.”
Gözlerim istemsiz kapandığında Kerem'e doğru fısıldadım. “Canım yanmaz komutan." Derin bir nefes alıp devam ettim. "Ben güçlü bir kadınım.”
O da derin bir nefes aldı. “Biliyorum ama ben güçlü bir erkek olamayabilirim.” Onun yutkunduğunu duyduğumda gözlerimi araladım. Kerem de gözlerini aralamış geri çekilip ayaklanmıştı. Dikişlerim için malzemeleri almaya gitti. Derin bir nefes alıp ortamın gerginlik seviyesinin düşmesini bekledim. Kerem tekrar yanıma geldiğinde sessizce tişörtümü açıp dikişlerimi almaya başladı. Benim için Senem’den bunu öğrenmişti. Aklımdan geçenleri ona sormadan edemedim. “Seni kim alacakmış komutan?”
Komutan bakışlarını işinden çekmeden “Anlamadım?” demişti. Anladığını biliyordum. İstemsiz sırıtması sinir bozucuydu. Sanki aşığım dedik, ne var sadece sorduk. Kim seni alabilir ki, huysuz. Göz devirip “Anladığını biliyorum komutan. Cevap versene.” dedim. Komutan bakışlarını bana çevirdiğinde aynı muzur bakışlarla “Annemle konuşman gerek doktor." demişti. "Annem seçti çünkü.”
Saçlarımı gözümün önünden çekerken “Kıza acıdım çok huysuz birisin komutan. Kızı sinir hastası edersin sen.” demiştim. Komutan işini bitirdiğinde tişörtümü düzeltip bana su uzattı. O ayaklanıp mutfağa giderken bende suyu yudumlayıp kalkmaya çalıştım. “Yat oraya. Dinlen biraz.” Kerem’in gür sesini duyduğum gibi yattım. Kerem mutfakta bir şeyler yapıyordu ama kızacağı için yanına gidemiyorum.
Yarım saat sonra iyice sıkıldığımda derin bir nefes alıp kımıldandım. "Komutan sıkıldım." üstümdeki örtüyü düzeltip televizyonu açtım. Bir süre sonra elinde tepsiyle oturma odasına giren Kerem ile yattığım yerde dikleşip onun getirdiği tepsiye baktım. Tepside iki kase çorba, salata ve bir tabak dolusu sarma vardı. “Sen sarma mı sardın?” Şaşkınlıkla sorduğum soruyla Kerem güldü. Onun yapmadığını anlamıştım. “Hayır doktor annem göndermişti. Yanına gelirken sana da getirdim.” Tepsiden bir kaseyi ve kaşığı alıp bana yavaş yavaş içirmeye başladı. “Kendim içebilirim komutan. Dün komple ben tek başımaydım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elbruz
JugendliteraturBizim kaderimiz onun vurulmasıyla kesişmişti ve Allah korusun birimizin vurulmasıyla bitecekti. Sanırım bu onu ölene kadar seveceğim demenin başka bir şekliydi. İnstagram... elbruz_blackpearln